Meslek hayatımda pek çok sosyal sorumluluk kampanyası ve 'farkındalık gecesi' takip ettim. Ama hiçbiri beni, cuma akşamı Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Sekizinci Renk Otizm Farkındalık Gecesi kadar etkilemedi.
Üç sorumlu kadın, üç şefkatli anne; Emine Erdoğan, Sema Ramazanoğlu ve Fatma Şahin bir araya gelip gönül gönüle vermiş.
Arkalarına da Hasan Kalyoncu Üniversitesi'nin akademik gücünü ve Sağlık Bakanlığı'nın bürokratik deneyimini alarak tek kelime ile 'şahane' bir organizasyonun altına imza atmışlar.
O dört otistik çocuk sahnede zeybek oynarken, tüm salon gibi önümdeki sırada oturan atv'nin Aile İşi dizisinin oyuncuları da 'tam kadro' gözyaşı döküyordu.
Acımaktan ya da hüzünden değil, o çok 'özel' çocukların hayata katılmalarından dolayı duydukları mutluluktan...
Protokol konuşmalarından önce otistik Kaan kardeşimizin annesi Özlem Hanım geldi kürsüye. Öyle şeyler söyledi, öylesine anlamlı bir empatiye vesile oldu ki; adına otizm denilen bu özel durum hakkında kafamızda tek bir soru işareti bile bırakmadı. Dedi ki, "Önceleri alışmam çok zor oldu.
Hep içimden Allah'ıma sordum, 'Niye ben, niye ben?' diye... Ama Kaan'ın son derece özel bir çocuk olduğunu anladıktan sonra bu kez farklı bir anlamla sordum aynı soruyu; 'Niye ben, niye ben?' diye..
Çünkü kendimi o kadar şanslı hissediyorum ki..." Otizmin hastalık değil, gökkuşağındaki 'sekizinci' renk olduğunu bize anlatan herkesin yüreğine sağlık...