Medya kuruluşlarının temel görevi, insanlara 'haber' vermektir. Ayrıca yasama, yürütme ve yargının yanında 'dördüncü erk' olarak denetleyici görevini de üstlenirler. Ama bizim gibi okuma alışkanlıklarının yüksek olmadığı, ekonomik sebepler yüzünden halkının kültür ve sanat faaliyetlerine uzak kaldığı ülkelerde toplumun kültür düzeyini yükseltmek ve sanata destek olmak gibi 'görünmez' bir misyonları daha vardır. Bu nedenle bünyesinde çalıştığım Turkuvaz Grubu'nun son yıllarda kültür ve sanata verdiği samimi destekten büyük mutluluk ve gurur duyuyorum.
Bu yıl ana medya sponsoru olduğu Antalya Film Festivali'nin çıtasını yükselterek büyük başarı sağlayan Sabah ve atv, son yıllarda medyada iyice 'öksüz/ yetim' kalan İstanbul Film Festivali'ne bu yıl 'tema sponsoru' olarak sınırsız bir destek verdi. Eczacıbaşı ve IKSV ile beraber tüm imkanlarını seferber eden Turkuvaz sayesinde festival, eskiden olduğundan çok daha ışıltılı bir şekilde insanların gündemine girdi.
Ben de ilk gösterimleri izlemek için koşa koşa Beyoğlu'na gittim. Önce Fitaş'ta Köpeğin Kalbi adlı son derece sıra dışı belgeseli izledim. Ardından soluk soluğa Atlas Sineması'ndaki seansa yetişip merakla beklediğim 11 Dakika filmini büyük bir keyifle seyrettim. Çıktığımda dudaklarımdan "Film işte böyle yazılır, böyle çekilir, böyle oynanır" sözleri döküldü.
En büyük mutluluğum ise çoğunluğu sinema okuyan öğrencilerin, salonları hıncahınç doldurmasıydı. Teşekkürler Sabah, tebrikler atv...