Haberlerde izleyince şoke oldum. Adam, kendisinden boşanmak isteyen karısının üzerine uyurken bir tencere kaynar su dökmüş. Haşlanan kadın hastanede tedavi altına alınmış, durumu ağırmış.
Peki adama ne yapmışlar? Çıkarıldığı mahkemenin ardından serbest bırakılmış!
Dehşetle ve ibretle izlediğim haberin devamında o koca müsveddesinin 'sabıkası' sıralanıyordu. Meğer kadının şikayeti üzerine evden uzaklaştırma cezası almış. Bir süre önce de 16 yaşındaki kızı, babası tarafından bıçaklı saldırıya uğradığı için evden kaçmış. Ve hakim, bu adamı(!), serbest bırakmış...
Yahu adam kanun nizam tanımıyor. Uzaklaştırma kararına rağmen karısının evinde kalıyor. Onu 'vahşice' yaralıyor.
Daha önce de 16 yaşındaki kızını bıçakla kovalıyor. Kız, çareyi evden kaçmakta buluyor.
(Umarım şu anda güvendedir.) Peki o hakim, o kişiyi hangi gerekçeye dayanarak serbest bıraktı? Karısını ve kızını bir kez daha öldürmeye kalkmayacağına nasıl ikna oldu? Onun, sadece yakınları değil, toplum için de bir tehlike yaratmayacağının güvencesini nasıl verdi? O kadın ile kızı, yarın 'katledilen kadınlar' istatistiğine dahil olursa, o mahkemenin üyeleri yastığa başlarını koyup huzur içinde uyuyabilecekler mi?
Hemen arkasından bir haber daha: 95 yaşındaki dede, tartıştığı karısına bastonuyla vurup kafasını çizmiş.
Yargılayıp içeri atmışlar.
Adli Tıp Kurumu, dedenin kemik yaşını araştırmış. 111 yaşında olduğu anlaşılınca 3 yıl 7 ay sonra salıvermişler. O hapisteyken, eşi de vefat etmiş zaten...
Ben de hukukçu bir aileden geliyorum. Rahmetli babam yıllarca hakimlik yaptı. Çocukken bir gün kütüphanesindeki o tuğla kalınlığındaki hukuk kitaplarını gösterip "Bunların hepsini ezberledin mi?" diye sormuştum. "Eğer sağlam bir vicdanın, gelişmiş bir adalet duygun varsa; o kitapların içindeki kanun maddeleri sadece sağlama yapmak içindir evladım" demişti.. Yani... Önce vicdan terazisi...