En kötüsünü düşünelim:
Fenerbahçe'nin otobüsü, saldırıdan sonra şarampole yuvarlansa ya da karşı şeride geçse, -Allah korusunteknik ekip ve futbolcular yaşamını yitirse ne olurdu? Ailelerinin ve sevenlerinin büyük acılarının yanı sıra ülkeye tam bir kargaşa, kaygı, tedirginlik ve istikrarsızlık hakim olurdu...
Türkiye'nin yurt dışındaki sallantılı imajı ise tam anlamıyla yerle yeksan hale gelirdi.
Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve sosyal geleceğine çok ağır bir darbe indirecek bu büyük faciayı, otobüs şoförü Ufuk Kıran ile güvenlik görevlisi Serdar Kılıç'ın cesareti ve soğukkanlılığı önledi.
Şimdi yapılacak iki şey var:
Birincisi, devlet tarafından bu iki cesur yüreğe kahramanlık ve üstün hizmet madalyası vermek.
İkincisi; Fenerbahçe'nin Topuk Yaylası'ndaki yeni tesislerinde yer alan iki sahaya kahramanların isimlerini vermek.
İnsanları onurlandırmak için ölmelerini beklemeden...