ERMAN TOROĞLU - GÜNÜN KAHRAMANI İSMAİL KARTAL
Öncelikle dün gecenin kahramanı mı desem veya mimarı mı desem, kesinlikle İsmail Kartal... Takımını hem fiziksel olarak hem de beyin olarak çok iyi hazırlamış. Takımında top tekniği yüksek oyuncular var. Ona da güvenen Konyaspor defanstan çıkarken, hiç topa vurarak çıkmadı. Hep pas yapıp, çıktılar.
İlk başta Fenerbahçe, rakibini hafife aldı, baskı yapmadı. Fakat vakit ilerledikçe baktılar ki işin şakaya gelir tarafı yok, bu sefer 60'tan sonra panik başladı ve şemsiye tersine döndü. Sahada son derece rahat bir oynayan Konyaspor ve topu almak için topun peşinden koşan bir Fenerbahçe çıktı sahneye. Maç oynanırken Konyasporlu futbolcular büyük keyif alıyordu, oynadıkları oyundan, top yapmaktan. Fenerbahçeli oyuncular da kahroluyordu, topu kapamamaktan.
Şöyle de diyebiliriz; maçın büyük bölümünde Konyaspor rakibiyle kedi-fare oyunu gibi oynadı. İlerleyen dakikalarda 'Fenerbahçe, baskı yapar, topu kapar, hücuma gider' dedik. Onu da yapamadılar. Caner ile Gökhan, çok orta attılar. Bakın 'orta yaptılar, asist yaptılar' demiyorum, orta attılar. Yüzde 95'i aut çizgisine inmeden şişirme ortalardı.
Caner çalışıyor gözüküyor ama onun önceki işi defans. Gol yemeyecekin sonra gol atmaya yardım et. Fenerbahçe'nin yediği ikinci golde ofsaytı bozan Caner, yerinden çıksa gol olmayacak. Hakeme en fazla itiraz eden de Caner... Konyaspor defansı çıktı çıktı, hepsine vurdu. Konyaspor bu maçı bileğinin hakkıyla hak etti.
İki tane çok güzel gol vardı. Biri Fenerbahçe'nin Pelkas ile attığı, diğeri de Jevtovic'in attığı... Gollerin biri sayıldı, diğeri sayılmadı. Fenerbahçe'nin sayılmayan golünde top oyuncunun göğsünden (böğrümden) mi yoksa kolundan mı el olarak sayıldı? Yayıncı kuruluş, birkaç yerden gösterdi ama ben seyrederken tatmin olamadım. Bana kola gelmiyor gibi geldi ama bir türlü net görüntüyü alamadık.
