Erol Evgin o yarışma programını yeniden sunsa ve yüz kişiye sorsa 'arabesk müzik' denince yüz kişinin aklına gelecek bekli de ilk isimdir Müslüm Gürses. 7 Mayıs 1953’te Urfa’nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde dünyaya geldi. Ufak yaştan itibaren bağlamaya ilgisi olan Müslüm Gürses, 14 yaşındayken Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katıldı ve birinci oldu. Albüm için taşı toprağı o vakitlerde altın olan İstanbul'un yolunu tutan Müslüm Gürses ilk plağıyla üç yüz bin satararak şöhret basamaklarının ilkini başarıyla tırmanmış oldu. O yıllarda çıktığı bir turnede kaza geçirdi ve öldü zannedildi. Müslüm Baba verdiği röportajda o anları şöyle anlattı: ‘O kazada şoför öldü… Beni de öldü sanmışlar zaten… Sonra alıp hastaneye götürmüşler… Ben ölümü yaşadım aslında… Bana göre yeniden hayata dönmüş olmam, Allah’ın bir lütfudur. Alın kemiğim un ufak olduğu için en küçük bir darbede ölebilir ya da kör kalabilirim… Ameliyatta alnıma beynimi koruyacak plaka gibi bir şey taktılar… O korkunç kazadan sonra koku alma duyumu yitirdim… Hiçbir kokuyu alamıyorum ne yazık ki şimdi… Çok kuvvetli parfümler ispirto kokusu veriyor bana… Ayrıca işitme duyumu da yüzde elli yitirdim… Çok ağır işitirim… Neyse, buna da şükür, yaşıyoruz işte…’’ Sanki onu hep müzik dünyasında ve elinde mikrofonla hatırlasak da 1979 yılında 'İsyankar' ilk kez kamera karşsısına geçen Gürses, 38 sinema filminde rol aldı. Müslüm Gürses'in geçmişinde de çok büyük aile trajedileri de var. Daha önce ağabeyi öldürülen Müslüm Gürses, o olayın ardından ailesinden ayrılıp İstanbul'a geliyor. Ailesi de memleketi olan Şanlıurfa'dan Adana'ya göç ediyor. Ancak Adana'da başlarına beklenmedik bir trajedi geliyor. Müslüm Gürses'in babası Mehmet Aktaş, Adana'da eşini yani Müslüm Gürses'in annesini öldürüyor. Bu olayın ardından baba-oğul uzun yıllar boyunca yanyana gelmiyorlar. Aradan geçen sürede baba Karataş, cezasını çekip demir parmaklıklar ardından çıkıyor ve Şanlıurfa'ya dönüp yeniden evleniyor. Çocukluğunda filmlerini kaçırmadığı ve hayranlık duyduğu sinema oyuncu Muhterem Nur'la bir turneye birlikte çıkınca bu fırsatı kaçırmadı ve 1985 yılında hayatını Muhterem Nur Hanım'la birleştirdi. 90'lı yıllarda zirve yapan ve 'Müslümcüler' lakabıyla tanınan eli jiletli Müslüm Baba hayranları sanatçının belki de en çok eleştirdildiği ve en çok yıprandığı yıllar oldu. Neden bu mudur başka bir şey midir bilinmez, ama Müslüm Baba, tarzını değilse bile söylediği parçaları değiştirdi bu yıllardan sonra... Bu 'Müslüm Gürses arabeski bıraktı' yorumlarına yol açınca sanatçıdan şu açıklama geldi: ‘‘Son günlerde bir de Arabesk mevzularında 'değişime uğradı' gibi görüşler türedi! Biz değişmedik… Özümüzde aynıyız… Ufak tefek alt yapı hadisesinde farklılık göründüyse de biz özümüzü muhafaza ediyoruz.Müsterih olsunlar, bir yere kaybolmadık. Tarzımızdan uzaklaşmak gibi bir gayretimiz, çabamız olmadı, olmaz da. Biz o pop şarkıları kendimize has bir şekilde okuyoruz. Herkes müsterih olsun.’’ O ne kadar yaptığımız müzik değişmedi dese de onun daha geniş en azından daha başka kitlelere ulaştığı bir gerçekti. Nilüfer’in Olmadı Yar isimli şarkıyla başlayan süreç, Teoman’ın Paramparça ve Tarkan’ın İkimizin Yerine adlı çalışmalarıyla ivme kazandı. 2006’da yazar Murathan Mungan’la ortak projesi “Aşk Tesadüfleri Sever” Pasaj Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Mungan’ın sözlerini yazdığı, David Bowie’den Garbage’a, Leonard Cohen’den Jane Birkin’e birçok yabancı müzisyenin bestesini yaptığı şarkıları seslendirdi. Sonra 2009 yılında yine ayni firmadan çarpıcı bir albüm 'Sandık' ile Müslüm Gürses sahnelere geri döndü. Müslüm Baba'nın 2010 yılında Kasım ayında yeniden Pasaj Müzik ile 'Yalan Dünya' isimli bir albüme imza attı.