Kendilerini "Dünyanın değişik köşelerinden melodileri ve ritimleri bir araya getirerek modern bir formda sunan müzik arkeologları" olarak tarif eden müzik grubu Pink Martini, Türkiye'de de büyük bir hayran kitlesine sahip... Her albümü ile altın ve platin plak kazanan Amerikalı grup, Avrupa turnesi kapsamında Pasion Turca organizasyonu ile salı günü bir kez daha Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda Türkiye'deki hayranları ile buluşacak. En son yayınladıkları stüdyo albümleri Je Dis Oui'de birbirinden güzel ve unutulmaz eserlerle yepyeni şarkıları yorumlayan grup, Türk sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak Aşkın Bahardı şarkısına da yer vermişti.
Daha önce de pek çok kez ülkemizde konser veren topluluk, "Türkiye, Pink Martini'yi ilk keşfeden ülkelerden biri. O yüzden bizim için çok özel. Her geldiğimizde Türkiye'ye hayran kalıyoruz" diyor. Pink Martini'nin bu konserindeki sürprizi ise grubun ünlü solisti China Forbes ile Storm Large 'in ilk kez aynı sahnede İstanbullu müzikseverlerin karşısına çıkacak olması.
Samurayların aşk şarkılarından 1930'ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar geniş yelpazede şarkılar seslendiren topluluk ile konser öncesi konuşma imkanı bulduk. Grubun kurucusu ve piyanisti Thomas Lauderdale bize hem grubu, hem de onlar için Türkiye'nin önemini anlattı.
- Yaptığınız müzik günümüzde yapılan ve ticari olarak nitelendirilebilecek müzikten farklı. Pink Martini, müzik dünyası için neyi temsil ediyor?
- Bence müziğimiz kültürel çeşitliliği temsil ediyor. Özellikle Akdeniz coğrafyası, Avrupa, Ortadoğu ve bize uzak birçok ülkenin de müziklerine karşı aynı hassasiyetle yaklaşıyoruz. Repertuvarımız bizi dünya ile buluşturdu. Pink Martini kültürel çeşitliliği farklı dillerle ve kendi tarzıyla yansıtan bir grup. Zengin melodilerle nostaljik tınıları yakalayan ve büyük orkestralarla seslendirilen bir müzik tarzı.