Gülhane Parkı'nın kapısından içeri girer girmez bizi dev ağaçların üzerine tünemiş yüzlerce kuşun cıvıltıları karşılıyor. Birkaç saniyeliğine dikkat kesilen Buray, "Bunlar corella sesleri" diyor. Bahsettiği bir çeşit küçük, beyaz renkli papağan. En çok Avustralya'da görülüyor. Buray'a da binlerce kilometre uzaklıktaki ülkede yaşadığı dönemi hatırlatıyor... Parktan çıkıp Arkeoloji Müzesi'ne çıkan yolda ilerlerken bu kez müzenin önünde biriken gençlerin sesi geliyor kulağımıza. Bu kez dikkatli olmalıyız. Çünkü Buray'ı tanımaları halinde yaşanacakları tahmin etmek zor değil. Neyse ki gözlüğü ve şapkası var. Küçük bir kamuflaj müzede rahatça dolaşmamızı sağlıyor. Ama sadece bir süreliğine... 13-14 yaşlarında bir genç kızın, çevremizde iki tur attıktan sonra "Buray" çığlıkları atmasıyla gençler arasında hareketlenme başlıyor. O an aklımıza ilk gelen senaryoyu hayat geçiriyoruz: "Arkadaşlar misafirimiz yabancı, Buray değil. Tedirgin oluyor!" İşimiz zor. Buray'ın İngilizce konuşması bile onları ikna etmeye yetmiyor. Çaresiz müzeden uzaklaşıyoruz. Buray'ı sadece gençler sevmiyor. 7'den 70'e her yaştan hayranı var. İlk albümü Bir Şişe Aşk'la yakaladığı başarıyı sürdürmek için sürekli üretiyor. Geçen günlerde de üçüncü albümü Kehanet'i yayınladı. Aşkın en güzel hallerini ondan dinlemeye alışmıştık. Üçüncü albümde ise karanlık sulara kulaç atmayı tercih eden bir Buray var karşımızda. Kendi deyimiyle daha isyankar, daha hırçın...
- 2015'te yayınladığınız ilk albümünüz Bir Şişe Aşk'tan bu yana neler yaşadınız?
- Zaman o kadar hızlı geçti ki ben de anlamadım. İlk albüm çıkar çıkmaz apar topar Avustralya defterini kapatıp Türkiye'ye geldim. İstanbul'daki yeni evime taşındım ve orada kurduğum stüdyoda hemen ikinci albüme başladım. İkinci albüm çıktığında da üçüncü albüme...
- Bu kadar sık albüm yapmanızın nedeni nedir?
- Artık bir şarkının ömrü maksimum üç-dört ay. Eğer bir yere geldiyseniz orada kalabilmek için sürekli dinleyicilerinizi beslemeniz gerekiyor. Neyse ki şarkıları birlikte yaptığım, yol arkadaşım Gözde Ançel ile üretim sıkıntımız yok.
YENİ AŞKLARA FIRSAT VERMELİ
- İlk iki albümün ilk sırasında mutlu aşk şarkıları vardı. Bu albüm ise daha karanlık bir şarkıyla, Aşk Bitsin ile açılıyor. Bu bilinçli bir tercih miydi?
- Kehanet, bir kış albümü. Slow şarkılar daha
güçlü. Agresif, hırçın ve daha isyankar bir Buray var
bu albümde. Bir yandan da yaş kitlemiz büyüyor
ben de olgunlaşıyorum.
-
Albüme hakim olan duygu aşk. Aşk sizi nasıl etkiliyor?
- Aşk benim için güzelse, keyif veriyorsa vardır.
İki insan birbirine mutluluk vermeli. İlişki birbirini
üzmeye, kırmaya dönüşmüşse bitmesi gerektiğine
inanırım. Sürekli kapıları açık tutup yeni aşklara fırsat
bırakmak lazım. Aşkın güzelini
yaşamak önemli ama acısı da
kaçınılmaz. Ben ilişkilerimden
aldığım dersi, çektiğim acıyı müziğime
aktarıyor, o nefreti kusuyorum.
Yas sürecini uzun tutmak
kimse için iyi değil.
33 EV DEĞİŞTİRDİM
- 22 yaşında Kıbrıs'tan, ailenizden ayrılıp İngiltere, İspanya ve Avustralya gibi farklı ülkelerde yaşamaya başlıyorsunuz. Çok hasretlik çektiniz mi?
- Hiç olmadı. Sevenlerim her zaman bir telefon
uzağımdaydı. Ben zaten sürekli bir yere bağlı kalabilen
bir insan değilim, sıkılırım. İkizler burcunun bir
özelliği belki de. Gezip yeni yerler keşfetme, yeni bir
yerde sıfırdan başlamanın zorluğunu yaşama bende
hobi haline geldi. 34 yaşımdayım. Geçenlerde hesap
ettim, sanırım bugüne kadar 33 ev değiştirmişim.
Sürekli oradan oraya... Ama son üç yıldır İstanbul'a
sabitlendim.
- İstanbul'da daha ne kadar yaşarsınız?
- Kısmet. İşin açıkçası o kadar yoğun çalışıyorum
ki İstanbul'da, sıkılacak kadar kalamıyorum. Sürekli
yollardayız. Arka arkaya sekiz-dokuz konser verdiğim
oluyor. Eve gelip kirli giysilerimi çıkarıyorum,
bavula temizlerini koyup tekrar yola çıkıyorum.
- Peki sıkılsanız bir anda her şeyi arkanızda bırakıp gider misiniz?
- Aslında o maceraperest ruh 20'li ve 30'lu yaşların
başında vardı. Şimdi sakinleştim, artık huzurlu,
yuva diyebileceğim bir yer arayışına girdiğim dönemdeyim.
Bu yüzden sabit kalmak daha iyi
.
İLİŞKİDE DENGE ÖNEMLİ
- Müzik dünyasında önplanda olup magazinden uzak kalmayı nasıl başardınız?
- Aşk hayatımla önplana çıkmadığım için magazinden
de uzak göründüm. Bundan iki-iki buçuk yıl
önce, Avustralya'da beş yıl süren evliliğimi sonlandırdım.
Ondan sonra müzik kariyerime yoğunlaştım,
aşka ayıracak vakit kalmadı. Öte yandan aşk aramayla
olacak bir şey değil. Ama bir gün gelirse hazır
bekliyor olacağım. Yoksa da yoktur. Dostlarım var,
müzik var. Gezilecek görülecek çok yer var...
-
Yalnızlıkla aranız nasıl?
- Yalnızlığı çok severim. İkili ilişkilerin de keyifli
olduğu dönemler var elbette. Ama 7/24 biriyle bir
arada yaşayamam. İlişkide denge olması lazım, özlemek
lazım. Doğru dozajda güzel bir ilişkiye hayır demem
tabii ki. Ama yalnız kalmayı da severim. İnsan
yalnızken mutluysa hayat güzeldir.
- Müzik dışında vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?
- Her gün en az yarım saat düzenli spor yapıyorum.
Vücut geliştirme, pilates, Uzakdoğu sporları,
dans... Doğa aşığıyım. Avustralya'ya gitme
nedenlerimden biri de balık tutup kamp yapabilmekti.
Deniz en büyük ilham kaynağım. Yakınımda
deniz hep olmalı. Boşluk bulduğumda atlayıp
Kıbrıs'a gidiyorum, orada arkadaşlarımla balığa
çıkıyorum, kamp yapıyorum.Yoğun tempo içindeyken
arada bir ruhu dinlendirmek, o dinginliğe
erişmek gerekiyor.
TAC MAHAL'İN KUŞLARI ALBÜMDE
- Albümde her şarkının başında ortam sesleri var. Kuş, bebek sesleri, kamp ateşi çıtırtıları gibi... Neden koydunuz?
- İki şarkı arasındaki sıkıcı boşluğu aradan kaldırmaktı amacım. Bu yüzden şarıkların başlarına şarkıların hikayelerini yansıtan ses efektleri koydum. Tac Mahal'in başındaki gerçekten de Tac Mahal'in bahçesinde öten kuşların sesleri.
- Şarkıların aranjelerinde Tolga Erzurumlu ismine sık sık rastlıyoruz. O da sizin gibi Kıbrıslı değil mi?
- Tolga ile beraber büyüdük. Kendisi çok yetenekli bir caz müzisyeni. Son dönemde elektronik müziğe merak saldı ve İstanbul'a gelip prodüksiyonlara başladı. Albümde çok emeği var. Normalde aranjelerimi baştan sona kendim yaparım. Her şeye kendi karar veren, dominant biriyim.
- Haykırasım Var'da Kezzo rap yapıyor. Rap sevdiğiniz bir tür mü?
- Gündelik hayatta dinlediğim ve keyif aldığım bir tarz. Yükselişte son dönemde. Haykırasım Var'ın nakaratının bir hiphop şarkısına uyabileceğini görünce bunu fırsat bilerek Kezzo'yla çalıştık. Çok da güzel oldu.
ŞARKILAR KISALIYOR
Sadece hayat değil, müzik bile artık hızla akıp gidiyor. Nasıl mı?
Alman besteci Johann Sebastian Bach'ın eserleri 50 yıl öncesine göre yüzde 30 daha hızlı çalınıyor. Universal Music Group tarafından yapılan bir araştırmaya göre bestecinin Çift Keman Konçertosu'nun 1961 yılı kaydı 17 dakika sürerken, 1978'de bu süre 15 dakikaya iniyor. 2016 kaydı ise sadece 12 dakika. Buna bir trend demek ne kadar doğru olur bilemiyoruz ama popüler müzikte de durum farksız. Hit parçalar giderek kısalıyor. 1980'lerde hit parçaların girişi ortalama 20 saniyeyken artık 5 saniye sürüyor. Hatta şarkı isimleri bile kısalmış. Bunu da konuyla ilgili araştırmayı yapan Musicae Scientiae dergisi söylüyor. Uzmanlar şarkıların kısalmasına neden olarak online müzik dinleme oranlarının her geçen gün artmasını gösteriyor.
HERA KİMLERİ DİNLİYOR?
Pop müziğin genç yeteneklerinden Hera, bu ay yeni single'ı Vole'yi yayınlamaya hazırlanıyor. Peki bu sırada en çok neler dinliyor? Kendisine sorduk: Dua Lipa-I DGAF
Michael Jackson-Love Never Felt So Good
Katy Perry-Chained to the Ryhthm
Whitesnake-Is This Love?
Kenan Doğulu-Boğazımdan Geçmiyor