Onun adını ilk kez bundan 10 yıl önce internette yayınladığı şarkılarla duymuştuk. Elinde gitarıyla seslendirdiği nahif ve hoş şarkılarla tanıdığımız Ece Dorsay, sekiz yıl aradan sonra
Kırmızı Karanlık adlı yeni albümüyle tekrar karşımızda. Albüm vesilesiyle konuştuğumuz Dorsay her zaman müzisyen olma hayaliyle yaşadığını aktarıyor. Sekiz yıl boyunca boş durmayıp müzikle ilgilenmeye devam eden, günlük bir gazetede köşe yazıları yazan ve arada
Mor Rüya adlı bir şiir/şarkı kitabı da çıkaran Dorsay, "İlk albümüm
Kum Saati hem krize denk gelmişti, hem de bugünkü kadar çok müzik kanalı ve tanıtım olanağı yoktu. Bu sefer albümüm belki daha fazla kişiye ulaşabilir. Bundan umutluyum. Türkiye'de müzik piyasasının durumu ortada. Beğeniler ya da bize sunulanlar, yavan işlerle dolu her yer. Ama bu ülkede müzik alanındaki beğenileri anlamında gizli çoğunluk denilen bir kitle de var. Samimi işleri ayırt edebilen, bir yanıyla muhalif, gündemi takip eden, o gizli çoğunluğa ulaşmak istiyorum," diyor. 12 şarkılık
Kırmızı Karanlık albümündeki bütün şarkı sözleri ve besteler de genç müzisyene ait. Albümün bütçesi ve prodüktörlüğünü de yine kendisi üstlenmiş. Ece Dorsay, "Albüm konsepti giderek yok olduğu için üzülüyorum. Bir şarkı oradan öbür şarkı oradan. Kimseyi suçlamıyorum ama bir yandan da bu kadar emek veriliyor, yatırım yapılıyor, peki karşılığı ne olacak, diye sormak lazım," diyerek albüm çıkarmanın Türkiye'de hiç de kolay olmadığını söylüyor. Üstelik kadın müzisyen olarak bunu başarmanın işleri daha da zorlaştırdığını anlatıyor: "Erkek egemen bir yapı, rock müzikte de var. Kendimi başta bir yere koyamadım ve bunun sıkıntısını yaşadım. Ama şimdi kaçtığım yerden eminim. Bize yüklenen rollerden soyutlanmamız gerekiyor. Onların dışına çıkma hakkımız olmalı. Bir kadının böyle bir albüm yapması, bu yolu seçmesi bile bence politik bir şey. Bu albümdeki sözler de daha cesur oldu. Albüm çıkartmak, zannedildiği kadar kolay bir iş değil. Gerçek bir mücadele gerektiriyor. Bence kadınlar bu işte daha cesur olmalılar." Yaptığı müziği folk rock olarak tarif etmenin daha doğru olacağını belirtiyor Dorsay.
Kırmızı Karanlık'ı dinlediğinizde de Dorsay'ın ozan şarkıcı tavrı hemen kendini belli ediyor. "Bizler sonuçta virtüöz değiliz. Şarkı sözünün ne kadar önemli olduğunu anladım. Sözler genelde kafiye olsun diye yazılıyor," diyen Dorsay, Türkiye'de çıkan yeni grupların genelde duruş problemi yaşadıklarını ve bu tarz müzisyen sayısının da bir elin parmaklarını geçmediğini düşünüyor.
MÜZİSYENİN DURUŞU OLMALI
Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olan genç müzisyen, Shakespeare sonelerinden Amerikan Edebiyatı'na, Virginia Woolf'tan, beat şairlerine kadar pek çok ismin etkisinde kaldığını söylüyor: "Düşün insanları ve edebiyatçılardan aldıklarınız, direkt şarkı sözlerimize yansımıyor belki ama hayattaki duruşunuza ciddi etki ediyor. Albümde de bu var. Bir yandan da içimden ne geliyorsa onu yaptım ve üzerimdeki ağırlıklardan kurtulmaya çalıştım." Dorsay, müziğinin Tanita Tikaram ve PJ Harvey gibi isimlere benzetildiğini anlatıyor: "Albümdeki batı sound'u biraz böyle düşündürtüyor. Tabii etkilendiğim isimler var. Marianne Faithful, Patti Smith, ilk dönem U2 albümleri müzikal olarak beni bir hayli etkiledi. Ama bir idolüm var demek, tehlikeli geliyor bana." Sound'unu ilk başta yadırgayıp, daha sonra çok seven olduğunu söyleyen Dorsay, büyük başarıların da böyle geldiğine inandığının altını çiziyor: "Bu anlamda Hayko Cepkin önemli bir iş başardı. İnsanlar başta onun sound'unu yadırgadı ama sonra büyük bir hayran kitlesi edinmeyi başardı." Sinema yazarı Atilla Dorsay'ın kızı olduğu ve sanatla dolu bir evde büyüdüğü için gurur duyduğunu belirten Ece Dorsay, "Ama tabii ki Ece Dorsay olarak var olmalıyım. Müziğim ve duruşumla da ezberleri bozmak istiyorum," diyor.