Hastalığa eğilimlisin!
Virüsü aldım sana verdim işte!
Sen de bir başkasına veriyorsun!
O başkası da yanındakine veriyor!
Derken Korona elden ele geziyor!
Salgını seninle büyütüyoruz!
Mesele bu kadar basit!
Aldığımız ve verdiğimiz nefesin büyük bir nimet olduğunu anlamak için hasta olmayı beklemeyin!
Virüs giren ciğere hava giremiyor!
Sokağa çıkma yasağı var diyenlere de inanmayın!
Gezi'ciler 'iç savaş çıksın' istiyor!
Kısa bir süre öncesine kadar, önemli işlerimiz, farklı gündemlerimiz vardı.
Ne büyük sıkıntılarımız, Ne büyük beklentilerimiz!
Hatta ne çok hayallerimiz...
Ne oldu?
Virüsle birlikte hepsini unuttuk.
Can derdine düştük, can!
Can ne tatlıymış gördünüz mü?
***
Allak bullak olduk!
Her şey ters yüz oldu!
Doğrular yanlış, yanlışlar doğru oldu!
Uykudayken bir sivri sinek kulağımızın dibinde vızıldamaya başladı, ne yaptıysak onu oradan gönderemedik!
Durumumuz kısacası böyle!
Herkesten kaçar olduk...
Eşimizden, çocuğumuzdan!
Sarılamaz, elimizi uzatamaz olduk.
Hatta elimizi yüzümüzden saklar olduk.
Hayallerimiz ve işimiz uçup gitti.
İmkansızlar gerçek oldu!
Söyleseler rüyadır derdik.
Uçuşlar da, maçlar da iptal oldu!
Her şeyimiz kısıtlandı.
Birbirimize düşman gibi bakar olduk!
Çevremizde ölüm kol geziyor.
Okullar kapandı, yollar boşaldı.
Petrol sudan ucuz hale geldi.
Allah'ın evi Kabe'ye bile kilit vuruldu.
Mümkün müydü bu?
Hem buna kimin gücü yeterdi ki?
Suudlar kapatsa tepesine binerdik!
***
Ölsek cenazemize gelen olmaz!
Düşünsene yoğun bakımdasın!
Ne oğlunu, ne kızını, ne eşini görebiliyorsun ya da ne anneni ne de babanı ve kardeşlerini!
Göremeden ölmek varmış!
İmam cenazeni uzaktan yıkayacak, belki ceset torbası ile gömüleceksin!
Düşünsene bunları!
Turistten de kaçar olduk!
Oysa bu yıl 'rekor' kıracaktık!
Uçuşlar iptal, kapıları da kapattık!
Her şey yalan oldu, yalan!
Elbiselerimiz bile bize düşman!
Albümlerdeki siyah beyaz fotoğraflar tek tesellimiz!
Güzel olan dünmüş meğer!
Aynı gemide hep birlikte bir meçhule gidiyoruz!
Durum Oğuz Atay'ın dediği gibi;
"Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber vermediler. Birdenbire 'Buraya kadar!' dediler. Oysa bilseydin nasıl dikkatli bakardın istasyonlara, pencereden görünen hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin."
***
Dünkü Sözcü gazetesi palavrayı manşet yapmış.
Hem de FETÖ'nün palavrasını!
Çin'den gelen kitlerin parasını Atatürk'ün ödediği yalanını onlar uydurdu!
Bidon kafalı Yılmaz'ın da, CE HA PE'nin başı Bay Kemal'in de Atatürk'le hiç alakası yok!
Onlar sadece Atatürk'ü ya zenginleşmek ya da pis işlerini örtmek için kullanır!
Muhabir kız Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya o soruyu sormuş!
"Çin'den gelen kitlerin parasını Atatürk mü verdi?"
Bakan; "Yok öyle bir şey paramızı biz verdik aldık" dedi. Gerçek olan bu!
Ama dangalak oğlu dangalaklar meseleyi çarpıtıyor!
Görüldüğü gibi; hem Koronavirüs ile hem de bu mikroplarla uğraşıyoruz.
Güvenlik uzmanı Abdullah Ağar;
"Sokağa çıkma yasağı kaos isteyenlere hizmet eder. Sokağa çıkma yasağı uygulansın diyenler; Üretim ve tedarik zincirlerinin kopması ve istikrarın bozulmasını istiyor olmalılar. Sokağa çıkma yasağı iç savaşa kadar gider!" dedi.
Darbe gecesi FETÖ de sokağa çıkma yasağı uygulamak istemişti!