Kadınların içgüdüsel bir hisle annelik duyguları kabarıktır. İşte bu hisle koşulsuz sevgi ve yardım yapabilirler. Tıpkı süt annelikte olduğu gibi… Bebeğini kimi zaman sağlık sorunları kimi zaman da sütünün yetersizliği nedeniyle emziremeyen bir annenin yardımına yine kendi gibi yeni bir anne yetişebilir. İçine sevgisini de kattığı sütünü bir başka bebeğe şifa olması ümidiyle gönüllüce bağışlayarak... Dünyada genellikle profesyonelce Anne Sütü Bankaları aracılığıyla yapılan bu yardımlaşma, ülkemizde ise annelerin yakın çevrelerine verdiği destekle ilerliyor. Sütü olmayan veya az gelen annelerin bebekleri için başka bir annenin sütünün faydalı olabileceğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, sütanneliği hakkında merak ettiğimiz soruları yanıtladı.
Sütanneliği nedir?
Doğum yapmış ve sütü fazla olan bir annenin kendi bebeği dışındaki bir bebeğe sütünü bağışlaması, sütanneliği olarak tanımlanır.
Herkes sütannesi olabilir mi?
Türkiye'de Anne Sütü Bankası olmadığı için, sütanneliğinin yazılı kuralları yoktur. Amerika'daki Anne Sütü Bankası'nın kuralları ise şu şekildedir;
• Annenin sağlık sorunu olmamalıdır.
• Anne düzenli olarak ilaç kullanmamalı veya bitkisel destek almamalıdır (tiroid ilaçları, insülin, prenatal vitaminler, astım inhalasyon ilaçları, nasal spreyler, cilde sürülen ilaçlar, göz damlaları, tek progesteron veya düşük doz östrojen içeren doğum kontrol ilaçları hariç).
• Anne Sütü Bankası'nın istediği kan tetkiklerini yaptırmalıdır.
• Anne Sütü Bankası'nın talep ettiği en az süt miktarını karşılamalıdır (en az 3000 ml).
• Uyuşturucu bağımlısı olmamalı, sigara veya tütün ürünü içmemeli, son 4 ay içinde kan veya kan ürünü almamalı (Rhogam dışında), son 12 ay içinde organ transplantasyonu yaşamamalı, her gün düzenli olarak 60 ml'den fazla alkol tüketmemeli, HIV, HTLV, sifiliz (frengi), hepatit B, hepatit C virüs testleri negatif olması ve seksüel partneri HIV virüsü taşımamalıdır. Not: Bağışlanan süt, potansiyel bakteri ve virüsler için pastörize edilebilir.
Türkiye'de neden Anne Sütü Bankası yok?
Anne Sütü Bankalarının kuruluş amacı, prematüre ve hasta bebekleri beslemektir. Türkiye'de ise Anne Sütü Bankası kültürel nedenlerden dolayı mevcut değil.
Farklı bir annenin sütü bebeği besler mi ve yararları var mıdır?
Farklı bir annenin sütü, başka bir bebeği annesinin sütü veya maması kadar olmasa da besler.
Bebekle, sütannesi arasında duygusal bağ kurulması gerekir mi?
Böyle bir bağın kadın tarafından kendi çocuğuymuş gibi kurulmasına gerek yoktur. Faydalı bir şey yaptığını bilmesi ve çocukları sevmesi yeterlidir.
Sütannelik yapan kadınların psikolojileri nasıl etkilenir?
Sütannelik yapan kadın bunu kendi isteğiyle yapıyorsa negatif etkilenmez, ancak bebeğini kaybetmiş bir annenin süt vermesi anneyi travmatize edebilir. Tabii tam tersi şekilde anneye iyi de gelebilir. Bunun bir psikolog tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Süt alan anne kendini yetersiz hisseder mi?
Süt alan anne, kendini yetersiz hissedebilir, ancak bu kültürel değerlerle de ilintili olabilir. Süt alan ve veren annelerin psikolojileri yakından izlenmelidir.
İlk anne sütü bankası
1909 yılında, Avusturya'nın Viyana şehrinde açılmıştır. E. Coli bakterisini bulan Theodor Escherich; anne sütü haricinde besin verilen bebeklerde ölüm oranlarının yüksek olduğunu fark edip, Anne Sütü Bankası'nı kurmuştur. Para karşılığı sütannelik yapan emzikli kadınlar için bir ev olarak düzenlenmiştir.
Dünya anne sütü bankacılığı ne durumda?
Avrupa ülkelerinde, Anne Sütü Bankacılığı oldukça gelişmiştir. Bunun en önemli sebebi; başta Fransa, Almanya veya İskandinav ülkeleri olmak üzere birçok ülkenin Anne Sütü Bankacılığını ulusal sağlık politikalarının ve düzenlemelerinin bir parçası olarak ele alması ve alıcı ailelerin, çocukları için böyle bir hizmete harcama yapmak zorunda kalmamalarıdır. 20 Avrupa ülkesinde 186 tane Anne Sütü Bankası mevcuttur. Fransa, İtalya, Norveç, İsveç, İsviçre, İngiltere ve Slovakya'da, Anne Sütü Bankası çalışma ilkelerini belirleyen, onlara ilişkin konuların tartışılmasına imkan sağlayan ve ülkenin Sağlık Bakanlığı'nın amaçlarıyla da uyumu sağlayan merkezi bir organizasyon olarak çalışan ulusal birlikler söz konusudur. İspanya, Almanya, Finlandiya, Yunanistan, Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti'nde ise Sağlık Bakanlığı ile işbirliği için ulusal koordinatör olarak görev alacak kişiler belirlenmiştir.
Sütannemiz. hem sütünü ve sevgisini hem de anne yüreğini bizlerle paylaştı
- Atv Europe Program ve Planlama Müdürü Ceren Şenyurt Yalgın ve 11 aylık kızı Beren
Bebeğim için sütannesi fikri, aklımda olan bir şey değildi. Sosyal medyada, emzirme ile ilgili gruplarda süt paylaşımı yapan anneleri görüyordum, ama kendim için hiç düşünmemiştim. Kızım 5 aylıkken işe başladım. Sadece anne sütü alıyordu. Çalışan anneler için süt stoğu yapmak oldukça zor. Öncelikle göğüslerinizin sağmaya alışması gerek. Ama bir yandan da emzirmeniz gerek. Kızımla birlikteyken sütüm yeterli oluyordu, ancak ben yokken içeceği sütü stoklayamıyordum. Gece-gündüz sürekli sağmak çok yoruyordu ve yeteri kadar süt çıkmıyordu. Doğum sonrası ilk iş günüm çok zordu. Bebeğimden ilk kez ayrılmıştım ve çok özlemiştim. Çalışan annelerin kendileriyle baş başa kalıp belki de en duygusallaştığı alan süt odaları. Bebeğime daha sonradan sütanneliği yapmaya başlayacak olan Sema da beni ağlarken yakalamıştı. Sonrasında çok moral verdi, kendi tecrübelerini anlattı. Karşılaştıkça sohbet etmeye başladık. Onun sütü çok fazlaydı ve ziyan olmaması adına çözüm bulmaya çalışıyordu. Ben de süt yetiştirmek için kendimi paralıyordum. "Ben alırım fazla sütü" dedim. Sonrasında fırsat buldukça Beren için süt sağmaya başladı. Kendi sütümün yanı sıra Sema'nın sütleriyle takviye yaptık. Biyolojik bir emzirme gerçekleşmese de Beren'in sütannesi oldu. Tabii böyle bir karar almadan önce doktorumuza danıştım. Anne; sigara, alkol ve herhangi bir ilaç kullanmıyorsa faydalı bir paylaşım olacağını söyledi. Çünkü, anne sütünün her damlası çok değerli. Sema da kızının alerjik durumundan dolayı çok dikkatli beslenen ve çocuklar konusunda çok hassas bir anne. O da anne sütünün önemine inanıyordu. İlk denemede de herhangi bir reaksiyon olmadığı için gönül rahatlığıyla devam ettirdik. Herkesin aklına farklı bir annenin sütünün yararlı olup olmadığı sorusu geliyor. Ben çok faydasını gördüm. Şu an kızım 11 aylık. 1-2 hafif ateşlenme dışında herhangi bir hastalık yaşamadı. Anne sütünün bağışıklık sistemini güçlendirdiğine inanıyorum. Sema'nın süt desteği sayesinde süt sağmak için kendimi hırpalamadığımdan dinlenme fırsatı buldum, süt yetiştiremiyorum stresi yaşamadım. Dinlendiğim için kendi sütümü arttırabildim. Hala emziriyorum. Sütannelik ya da sütkardeşlik eskiden beri duyduğum, bildiğim kavramlar. Beren'in de sütannesi ve sütkardeşi oldu. Çok güzel bir ilişki bu… Umarım yıllar sonra da aralarındaki bu bağ vesilesiyle görüşürler. Bebeğini emzirmek bir anne için ilk başlarda zor, ama sonrasında çok keyifli bir süreç. Beren'in hala emiyor olması beni çok mutlu ediyor. Bu nedenle başka bir annenin sütünü bebeğime vermek bende bir eksiklik hissi yaratmadı. Emmese de yaratmazdı sanırım. Çünkü öncelik, bebeğimin sağlıklı bir şekilde beslenmesi... Bu vesile ile sevgili Sema'ya tekrar çok teşekkür ediyorum. Sütünden de öte sevgisini ve anne yüreğini bizlerle paylaştı. Seni hiç unutmayacağız sütanne.
Sütanne olduğum için kendimi şanslı hissediyorum
- Sabah Gazetesi Yazı İşleri Editörü Sema Engez ve 19 aylık kızı Duru
Anne sütü kızım için çok önemliydi, çünkü inek sütü ve hayvansal protein alerjisi vardı. Bu yüzden normal mama alma şansı yoktu ve ek gıdası da çok sınırlıydı. Alerjik mamaları yemediği için de tek şansı anne sütüydü. Çalışırken azimle günde 3 kez sağım yaparak sütümü artırdım. Artık o kadar çok sütüm olmuştu ki derin dondurucuda yerimiz kalmamıştı. Kadınlar anne olduktan sonra kendi çocuğuyla birlikte çevresindeki bebek ve çocuklara karşı da hassaslaşıyor. Haberlerde annesini kaybeden bebekleri gördükçe keşke yakınımda olsa da kızım Duru'nun sütlerini verebilsem diye düşünürdüm. Aynı dönemde Ceren'le süt odasında tanıştık. Bebeğini anne sütüyle beslemek isteyen çok duyarlı bir anneydi. Ancak sütü azdı... Ceren'in evi gazeteye yakın olduğu için bir gün Beren'i süt odasına getirmişti. Tesadüf eseri karşılaştık. O gün sütanne fikri doğdu. İslam dinine göre sütkardeşler evlenemiyor. İkisi de kız olduğu için ileriye dönük dinen de bir sakınca yoktu. Süt veren çalışan anneler çok iyi bilir; akşam evde bebeğinizle buluştuğunuz anda göğüsleriniz sızlar, halk arasında "süt iniyor" denilen olaydır bu durum… Ben de o gün Beren'i kucağıma aldığımda tıpkı Duru ile buluştuğumuzda yaşadığım tatlı sızıyı hissettim. O dönem Duru 14 aylık, Beren ise 6-7 ay civarındaydı. Beren'in anne sütüne çok daha fazla ihtiyacı vardı. Kızım için gösterdiğim hassasiyetin aynısıyla Beren'e süt sağıp göndermeye başladım. Sütanne olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü bana göre kadın olarak dünyaya gelmek mucize silsilesinin başlangıcı… Kadının hamile kalması ayrı bir mucize, 9 aylık serüveni ayrı bir mucize, doğum yapıp bir canlı dünyaya getirmesi ise en büyük mucize… Hele bir de bebeğine süt verebiliyorsa, bir mucizenin daha hazzını yaşıyor demektir. Ben şanslıyım, çünkü aynı anda iki bebeği sütümle besleyebilmenin, tarifi imkansız huzurunu da yaşıyorum. Yazı işleri editörlüğü temposu yüksek, sorumluluğu çok fazla olan bir meslek. En yoğun ve boğucu gündemler arasında Beren için 15 dakikalık bir süt arası verirken ben de anneliğimi hatırlayıp kendime terapi molası vermiş oluyorum. Keşke vaktim daha fazla olsa da Beren'e daha fazla süt sağabilsem…
Hazırlayan: Aytülike KESKİN