Süt çocukluğu dönemi olarak da bilinen 6 ay-3 yaş arasındaki çocuklar, diş çıkarma sonucunda ateş problemi yaşayabiliyorlar. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Semra Güngör, bu nedenle anne-babaların altıncı hastalık ile diş çıkarma belirtilerini karıştırabildiklerini söylüyor. Altıncı hastalığa karşı, anne-babaları uyaran uzmanımız, hijyen kurallarına dikkat etmeleri gerektiğini belirterek, altıncı hastalık ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Hangi yaşlarda görülür?
Süt çocukluğu döneminde sık rastlanan iyi huylu genellikle döküntülü ve bulaşıcı bir hastalık olan altıncı hastalık (Ekzantem subitum veya rozeola infantum) genellikle 6 ay-3 yaş arası çocuklarda sık görülür. Hastaların yüzde 95'i 3 yaş altındadır ve en sık 9 ay civarında görülür. İlk 6 aylık dönemde anne karnında göbek bağından geçen antikorlar bebeği korumaktadır. Yenidoğan döneminde yüzde 90'larda olan bu antikor düzeyleri 4-6 ay döneminde yüzde 40-50'lere düşer. Hastalık, çocukluk çağı döküntülü hastalıklar grubuna girer ve bulaşıcıdır. Etkeni genellikle HHV-6 (Human herpes virüs-6 ) olup, bazen HHV-7 de bu hastalığa sebep olabilir. Bulaşma, virüs içeren solunum yolu aracılığıyla olur. Çocukluk çağındaki diğer döküntülü hastalıkların aksine altıncı hastalığı olan çocuklarda diğer çocuklarla temas öyküsü nadirdir ve salgınlar sık değildir.
Hayat boyu bağışıklık oluşur
İlkbahar ve sonbahar aylarında daha sık olmakla birlikte tüm yıl görülebilir. Hastalığa sebep olan virüsler A ve B olmak üzere iki tiptir ve çoğunda etken tip B'dir. Tip B; hastalık bir kez geçirildikten sonra tekrarlamaz, hayat boyu bağışıklık oluşur. Tip A; bağışıklık baskılandığında tekrar vücutta aktifleşebilir. Hastalık nadiren de olsa farklı bir tiple tekrarlayabilir.
En iyi ipucu ateş
Hastalığın kuluçka süresi 9-10 gündür ve genellikle yüksek ateşle başlar. Ateş 40 dereceyi bulabilir. Ateşli dönem sırasında hastaların yüze 5-10'u nöbet geçirir. Ateş dönemi 3-4 gün sürebilir, ateş birden düşer ve döküntü başlar. Döküntüler gövdede başlayarak boyun, kol ve bacak bölgelerine yayılır. Pembe 2-3 mm çapında basmakla solan kaşıntısız döküntülerdir. Genellikle 2-3 güne söner. Hafif boğaz kızarıklığı, burun akıntısı, göz kapaklarında şişlik, hafif ishal bazen de bu hastalığa boyunda lenf bezi büyümesi eşlik edebilir. Sık olmamakla birlikte boğazda yaralar da görülebilir. Bu hastalık nadiren, beyin zarı ve beyin dokusu, akciğer, karaciğer iltihabı yapabilmektedir.
Belirtiler karıştırılabilir
Yapılan çalışmalarda bu virüsün ateşli havale ile de ilişkili olduğu gösterilmiş ve bu tür vakalarda görülen hastalık tablosu, döküntüsüz altıncı hastalık olarak adlandırılmıştır. Döküntüden önceki dönem ateş dönemi olduğu için ateşe sebep olan birçok hastalıkla (diş çıkarma, üst solunum yolu ve idrar yolu iltihabı gibi) karışabilir. Süt çocukluğu döneminde olduğu için döküntü öncesi ateş dönemi daha çok aileler tarafından dişe bağlı ateş gibi düşünülebilmektedir. Döküntünün olduğu dönem ise diğer çocukluk çağı döküntülü hastalıkları (kızamık, kızamıkçık, kızıl gibi), ilaç alerjisi veya meningokoksik menenjitle karışabilmektedir. Bu nedenle önemli hastalıkların atlanmaması açısından döküntüsü olan hastanın doktor tarafından görülmesi gerekir. Altıncı hastalık olan çocuklara döküntü öncesi ateşli dönemde sıkça antibiyotik verilir, oluşan döküntü yanlışlıkla ilaç alerjisi olarak yorumlanabilir. Ancak döküntünün farklı şekillerde olabilmesi, kaşıntı olması ve suçlanan ilacın kesilmesinden sonra döküntünün kaybolması ilaç döküntüsü olduğunu düşündürür.
Antibiyotik yerine bol sıvı
Hastalık 1 haftaya kadar sürebilir. Tehlikeli olmayan ve spesifik bir tedavi gerektirmeyen bir hastalıktır. Ancak 3-4 günlük şiddetli ateş döneminde yüzde 6-15 sıklığında ateşli havale görülebilir. Bu dönemde antibiyotik kullanmak yerine bol sıvı alımı ve istirahat önemlidir. Ateşi düşürmek ve ateşli havale riskini azaltmak amacıyla ateş düşürücüler kullanılabilir ve ılık banyo yaptırılabilir. Bağışıklığı baskılanmış bireylerde veya akciğer, beyin veya karaciğer iltihabı olan olgularda ileri merkezde yatırılarak antiviral tedavi uygulanmalıdır. Henüz bir aşısı yoktur. Bulaşıcılığı çok fazla olmadığı için izolasyon önerilmez. Hijyen kurallarına uyma ve sık el yıkama uygun korunma yöntemleridir.
Hazırlayan: Şenay ÇELİK