Uzun bir hamilelik sürecinin ardından bebeğinizle kavuşma anınız hafızalarınızdan hiçbir zaman silinmeyecek. Onun mis kokusunu içinize çekip, "İşte bu!" dediğiniz günlerin sarhoşluğu içinde, lohusalık günleriniz de başlamış olacak. Lohusalık, anneler için çocuk sahibi olma maratonunda fiziksel ve psikolojik etkilerin devam ettiği son parkur diyebiliriz. Bu dönemi atlattıktan sonra geriye sadece emzirme hormonları ile baş başa günler kalıyor. Kimi anneler için çok kolay kimileri içinse zor, geçen lohusalık döneminde anneleri bekleyen olağan değişimleri ve nelerin risk sayılabileceğini Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Çağcıl Yetim'e sorduk. Psikolog Seza Danişment'ten, lohusalık döneminin en kolay şekilde nasıl geçirileceğiyle ilgili tüyolar aldık. Ebe ve Doula Serpil Varlık ise lohusalık döneminde nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili bazı önemli noktalara değindi.
Fiziksel değişimler
- Doğumdan hemen sonra rahim küçülmeye başlar. Bu küçülme işlemi yaklaşık 6 hafta devam eder. Doğumdan sonraki ilk birkaç günde rahim kasılmaları yaşanır. Bunlar çok doğum yapmış kadınlarda daha sık görülür. Bu kasılmalar özellikle emzirme sırasında hissedilir, çünkü emzirme sırasında salgılanan oksitosin isimli hormon, rahmin kasılarak küçülmesini ve eski halini almasını hızlandırır. Sırtüstü yatmak ve göbek deliği altındaki bölgeye hafif masaj yapmak rahmin toparlanma sürecini olumlu etkiler.
- Normal vajinal doğum sonrası, rahim ağzı genişler. Doğum sonrası ise lohusalıkta rahim ağzı giderek kapanmaya başlar. Vajina ise, bebeğin doğumu sırasında baskı altında kalır. Doğum sonrası ödemli olup yer yer oluşmuş olabilir. Koyu kırmızı görünür. 4. haftanın sonunda eski normal yapısına döner.
- Doğumdan sonraki dönemde loşi adı verilen bir tür kanama görülür. Loşi akıntısı 3-6 hafta sürer. Loşinin miktarını; emzirme, enfeksiyon, rahim ağzı ve vajina yırtıkları etkiler. Loşi değerlendirilirken renk, miktar ve süresine bakılır. Başlangıçta loşinin miktarı fazla olup gittikçe azalır; lohusalık boyunca renginde değişiklikler görülür. Akıntı en başta parlak kırmızıdan pembeye ya da kahverengiye son olarak ise sarıdan beyaza değişir. İlk gelmeye başladığında koyudur, ama sonra rengi açılır.
- Göğüslerde şişlik gelişebilir. Göğüsler süt ile dolarken ağrılar olabilir. Bu ağrıyı dindirmek için en iyi yöntem bebeği sık emmeye alıştırmaktır. Ne kadar sık ve uzun emzirilirse o kadar çabuk süt üretimi başlar. Eğer göğüslerde çok ağrı varsa ve bebek tekrar beslenmek istemiyorsa, soğuk kompres uygulanabilir. Emzirme süresince göğüslerdeki şişlik devam eder. Göğüsleri sıkmaktan ve sıcak suyla temas ettirmekten kaçınılmalıdır.
- Hamilelik döneminde oluşan sıvı artışı, lohusalığın başlangıcından itibaren idrar ve terleme yolu ile vücuttan atılır. Bebek emzirilirken terleme daha fazla olur.
- Dolaşım ve boşaltım sistemi gibi sistemlerde olan değişiklikler 6. hafta sonunda normal haline döner. Kısa bir süre için idrar tutamama görülebilir. Sık sık idrara çıkılmalı ve kegel egzersizleri uygulanmalıdır. Kasları güçlendiğinde bu problem son bulur. Aynı zamanda kabızlık, hemoroit ve bağırsaklarda rahatsızlık yaşanabilir. Beslenmeyi değiştirmek, ağrı kesici almak ve yatakta daha fazla vakit geçirmek yardımcı olabilir. Bağırsak problemleri yaşanıyorsa bol bol sıvı almak, kepekli besinler ve erik tüketmek iyi gelebilir.
- Deride oluşan pigmentasyon (hamilelik maskesi vb.) solar. Stria gravidarumların (çatlaklar) renkler açılarak yerlerinde sedef gibi beyaz, parlak ve geçmeyen izler kalır. Hamilelikte aşırı gerilip gevşeyen karın duvarı 6. haftada yavaş yavaş toparlanmaya başlar.
Gelişebilecek komplikasyonlar Doğumdan hemen sonra ciddi ve ani problemler görülebilir. Bu yüzden lohusa en az 24 saat gözlem altında tutulmalıdır.
KANAMA: Lohusalığın en önemli komplikasyonu kanamadır. Löşi adı verilen normal kanamalardan fazla yaşanan kanamaların komplikasyon olabileceğinden şüphelenmek ve doktora danışmak gerekir. Bu kanamalar çoğu zaman atoniye bağlıdır. Atoni kanamaları (rahim kaslarının kasılmamasına bağlı) son derece acil bir durum olup müdahale edilmediğinde şoka, ardından ölüme yol açabilir.
EMBOLİ: Anne hayatını tehdit eden başka bir durum da amniyon mayi embolisidir. Burada bebeğin amniyon sıvısı, annenin kan dolaşımına geçerek akciğerler ve beyin gibi organlara giden damarlarda tıkanıklığa yol açar. Anne çok kısa bir sürede hayatını yitirebilir. Göğüs ağrısı, öksürük, taşikardi ve bacak ağrısı tromboemboli olarak değerlendirilmelidir.
PUERPERAL ENFEKSİYON: Doğumdan sonraki ilk 24 saatten sonra ortaya çıkan ve yüksek ateşle seyreden bir durumdur. Tedavide yatak istirahati, sıvı desteği ve uygun antibiyotik kullanımı önerilir.
İDRAR YOLLARI ENFEKSİYONU: İdrar yaparken yanma, yüksek ateş, kasık ve bel ağrıları idrar yolu enfeksiyonlarının belirtileridir. Tedavide antibiyotikler kullanılır.
BAŞ AĞRISI: Preeklampsi (yüksek tansiyon) varlığı ya da gelişimi açısından dikkatli olunmalı ve kan basıncı kontrol edilmelidir. Spinal veya epidural anestezi ile doğum gerçekleşmiş ise "spinal baş ağrısı" ortaya çıkabilir.
Ne zaman banyo yapılabilir?
Normal doğumdan sonra hemen, sezaryen sonrası ise 2. günden itibaren ayakta duş şeklinde banyo yapılabilir. Banyo sırasında dikiş bölgesi liflenip ovulmamalıdır, banyodan sonra temiz bir havluyla tampon yaparak kurulanması gerekir.
Cinsel ilişki nasıl olmalıdır ve korunma yöntemleri nelerdir?
Cinsel aktiviteye, hastanın cinsel organının normale döndüğü, kanamasının sona erdiği 6. haftaya kadar başlanmamalıdır. Bu dönemde mikroplar kolay ürediğinden cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır. Korunmasız ilk ilişkide hamile kalınabileceği unutulmamalıdır. Anne ve bebek sağlığı için 2 yıldan daha kısa sürede hamilelik sakıncalıdır. Emzirme döneminde doğurganlık (fertilite) azalır. Emzirmeyen kadınlarda en erken yumurtlama doğum sonrası 33. günde, emzirenlerde ise en erken yumurtlama 49. günde gerçekleşir. Bu nedenle düzenli ve tam emziren kadınlarda, hamilelikten korunma, doğum sonrası 3. ayda kısmen, hiç emzirmeyenlerde veya ek mama takviyesi kullananlarda ise 3. haftada başlamalıdır.
- Prezervatif; hamilelikten koruduğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da korur.
- Diafram (vajinaya uygulanan esnek kap); doğumdan sonra 6 haftadan önce kullanılamaz.
- Vajinal tablet (spermisit); emzirme döneminde oluşan vajinal kuruluğu arttırır.
Beslenme nasıl olmalıdır?
- Normal doğumdan 2 saat sonra; sezaryenle doğumdan 4-8 saat sonra oral beslenmeye geçilebilir. Lohusanın yeterli ve dengeli beslenmesi, kendisi ve bebeği açısından son derece önemlidir. Doğumda kaybedilen kanı ve enerjiyi yerine koymanın, iyi bir doku onarımı sağlamanın ve rutin besin gereksinimini karşılamanın yanı sıra süt yapımı için de iyi beslenmek gerekir. Lohusa anne, gaz yapıcı yiyecekler yememelidir.
- İdrar yolu enfeksiyonlarından korunmak ve sütünün yeterli miktarda salgılanması için bol sıvı alınması gerekir. Emziren annelerin günlük kalori ihtiyacı 2500-3000 kkal, emzirmeyenlerin ise 2000 kkal'dir. Lohusanın diyetinde protein, bol miktarda meyvesebze ve süt ürünleri bulunmalıdır. Lohusa yeterli ve dengeli beslenme konusunda eğitilmelidir.
- Emzirirken iştah artışı normaldir. Bebeğin aldığı besinlerin kalitesi annenin yediklerine bağlıdır. Bu dönemde günde fazladan 500 kalori alınması gerekir. Rejim yapılmamalıdır. Hazır ve kalorisiz yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Her gün mutlaka et, tavuk veya balıktan biri tüketilmelidir. Günlük 3 litreden fazla su tüketmenin sütü artırıcı bir etkisi olmadığı gibi, şekerli içeceklerden de uzak durulmalıdır. Protein ve kalsiyum açısından süt, yoğurt, peynir ve yumurta gibi besinler tüketilmelidir.
Sağlıklı şekilde nasıl kilo verilir?
Anne doğumda; fetüs, plasenta, amniyon sıvısı, plasenta ayrılma kanaması ve terlemelerle 6 kilo kaybeder. İlk hafta ise artan idrar ve terlemelerle 3-5 kilo verir. Lohusalık boyunca loşi adı verilen kanama ve rahmin küçülmesiyle 1.5 kg kadar kilo kaybı buna eklenir. Ortalama olarak 3-6 ayda egzersiz ve düzenli beslenmeyle doğum öncesi kilolara dönmek mümkündür. Beslenme; proteinden, demirden ve demir emilimini sağlamak için C vitamini açısından zengin olmalıdır. Düzenli bağırsak hareketlerinin sağlanması için bol sıvı alımı ve posalı beslenme önerilir. Doğum sonrası kilo verme hızı ve zamanı, hamilelik süresince alınan kilolara bağlı olur. Hızlı kilo kaybı için yapılan düşük kalorili diyetler, annenin süt verimini olumsuz yönde etkileyip sütü azaltır.
Egzersiz ve spor yapılabilir mi?
Lohusa ağır kaldırma, aşırı ıkınma ve zorlu hareketlerden kaçınmalıdır. Dinlenmeye zaman ayırmalıdır. Uzman doktorun tavsiye edeceği egzersizlere, normal vajinal doğumdan sonraki ilk günlerde başlanabilir. Bunlar zayıflayan kasları toparlamaya yarayacaktır. Günde 1 defa, uzun uzun ve yoğun bir şekilde yapmaktansa egzersizleri günde birkaç defa azar azar, fırsat buldukça yapmak gerekir. Tabii normal doğum yerine sezaryenle doğum olduysa en az 7 gün geçmesini beklemek önemlidir ve yapılabilecek egzersizler doktora danışılmalıdır. Doğum sonu egzersizlerinin etkileri yalnız hareket sistemi üzerinde değil, organların fonksiyonlarında ve lohusanın psikolojisinin desteklenmesinde de önemli bir yere sahiptir. Egzersizler, basitten zora doğru giderek artan sayıda uygulanır. Anneyi aşırı yoran ve zorlayan hareketler yapılmamalıdır. Haftada en az 3 kez 20-30 dakika süreyle egzersiz yapılmalı ve en az 6-8 hafta sürdürülmelidir. Egzersizler bebeği emzirdikten sonra yapılmalıdır. Lohusalık egzersizleri, karın ve pelvis kaslarının güçlenmesini sağlar, uterusun (rahmin) sarkmasını ve mesane sfinkter yetersizliğine bağlı idrar kaçırmalarını önler. Metabolizmayı aktive eder.
Psikolojik değişimler
Annenin psikolojisi nasıl etkilenir?
Annelerin doğum sonrası yaşadığı problemlerin başında cinsel isteksizlik gelir. Göğüs kaslarının kasılmasıyla artan prolaktin hormonu, cinsel isteksizliği artırıcı etkiye sahiptir. Bu nedenle kadınlarda cinselliğe karşı soğuma meydana gelir. Doğum sonrası bir süre cinsel isteksizliğin olması doğaldır, ancak sürecin uzaması risk yaratır. Ayrıca doğum sırasında alınan kilonun fazlalığına bağlı olarak anneler ciddi kaygı yaşayabilir. O kiloları geri veremeyeceğini, eskisi kadar iyi görünemeyeceğini düşünebilir. Eşi tarafından artık beğenilmeyeceği hissine kapılabilir. Bu noktada anneye verilecek destek çok önemlidir. Bu kiloların zamanla verilebileceği, eski formuna kavuşabileceği hatırlatılmalıdır. Özellikle eşi tarafından duyacağı iltifatlar annenin bu süreci daha kolay atlatmasına yardım sağlayacaktır. Doğum yapan kadına kesinlikle kilolarından bahsedilmemeli, özgüvenini zedeleyecek cümleler sarf edilmemelidir. Anne, aynaya baktığında kendini beğenmese bile onun hala çok güzel olduğunu ve fazla kiloları için kaygılanmaması gerektiğini hatırlatmak gerekir.
Lohusalık depresyonu nasıl anlaşılır?
Doğum sonrasında annede oluşan kaygı, üzüntü, aşırı sinirlilik, ağlama krizleri, bebeğe yetersiz gelme korkusu gibi olumsuz duyguların 15 günden fazla sürmesi durumu lohusalık depresyonu olarak adlandırılır. Hormonların hızlı değişimi, uykusuzluk, bebeği emzirmede çekilen güçlük gibi faktörler lohusalık depresyonuna neden olur. Doğumdan sonra annelerin büyük kısmı bu durumu yaşar, lohusalık depresyonunun 10-15 gün sürmesi normaldir.
Bebeğe alışma süreci nasıldır?
Özellikle ilk kez anne olan kadınlarda bebeğe alışma süreci zaman alabilir. Çünkü hayatı tamamen değişir, bebekle nasıl bir yaşam süreceğini kestiremez. İlk haftalarda annenin kendi sağlığına, dinlenmesine dikkat etmesi ve kendini toparlamasına önem vermesi gerekir. İlk haftalardan sonra ise anne, bebeğe alışmaya başlar, daha rahat emzirir, bebeği tutarken ilk zamanlardaki kadar tedirgin olmaz. Anneyle, bebek arasında duygusal bir bağ gelişir. Doğum sonrası süreçte özellikle bebeği emzirme konusunda sıkıntı yaşayan anneler diğerlerine göre psikolojik açıdan daha zorlu bir süreç geçirir. Bebeğini doyuramadığını düşünen anne, sadece bebeğin emmesine odaklanır.
Rahatlatıcı öneriler...
Lohusalık dönemini annenin rahat bir şekilde geçirmesi büyük önem taşır. Stres yaratacak şeylerden uzak durmalıdır. Burada en büyük görev ise eşlere düşer, desteği çok önemlidir. Özellikle babanın anneyi, bebek bakımında yalnız bırakmaması ve hep yanında olduğunu hissettirmesi annenin bu zorlu süreci daha kolay atlatmasına fayda sağlayacaktır. İlk kez bebek sahibi olan annelerin lohusalık depresyonu yaşama olasılığının daha yüksek olduğu gözlenmiştir. Annenin yanında, bebeğe yetemediği izlenimi verecek konuşmalar yapılmamalı ve asla kıyaslamaya girilmemelidir. Doğumdan sonra yaklaşık 1.5 ay kadar eve çok fazla misafir gelmemelidir. Anneyle bebeğin yanında, 1 ya da en fazla 2'den fazla kişinin olmaması daha sağlıklıdır.
İyi hissetmek için neler yapılabilir?
- Lohusalık dönemine adapte olabilmek ve bu geçişleri daha yumuşak geçirebilmek için anneler yaşamlarını düzene sokmalıdır.
- Lohusalıkta annelerin kendilerine özel vakitler ayırmaları da önemlidir. Kendilerine iyi gelecek aktiviteleri düzenlemelidirler; rahatlatıcı bir banyo, sevilen diziyi izlemek ve ev dışında vakit geçirmek gibi…
- Yaşanan duygular bastırılmamalı, eşle, aileyle veya arkadaşlarla konuşulmalıdır.
Erken lohusalıkta destek önemli
Doğum sonrası, ilk on günü kapsayan sürece, erken lohusalık denir. Bedensel ve ruhsal büyük geri dönüşümler ön plandadır. Aynı zamanda doğum sonrası komplikasyonların daha sıklıkla görülmesi nedeni ile annenin daha fazla desteğe ihtiyacı vardır. "Baby Blues" denilen ve hormonların değişimine bağlı görülen ruh değişimleri ile karakterizedir. Dikkat edilmezse ve yeterli destek sağlanmazsa, özellikle negatif doğum hikayeleri olanlarda, kolaylıkla doğum sonrası depresyona dönüşebilir. Bu yüzden bu dönemde verilecek profesyonel destek önemlidir. Örneğin; Almanya'da doğum sonrası her annenin evine ilk 40 gün boyunca en az 16 kez mutlaka ebe ile ev ziyareti yapılarak, bu dönemi daha güvenli geçirmeleri garanti altına alınır. Annenin bebeğiyle hemen başlayan "ten tene teması" sayesinde, bu hassas uyum döneminde anne-bebek ilişkisi mutlaka güçlendirilmelidir. Neyse ki ülkemizde de yurtdışındaki gibi serbest ebeler tarafından lohusa ziyareti ve bakımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Yeni anne, bu ziyaretler sayesinde ev ortamından ve günlük rutinlerinden çıkmadan tüm sorunlarına cevap, çözüm veya sadece onay alır. Doğum öncesi ve sürecinde olduğu gibi doğru bilgilenme ve organizasyon sayesinde, yeni annenin bu dönemi daha rahat geçirmesi sağlanır. Lohusanın hayatındaki bu en hassas dönemin geçiş aşaması; aile desteği, psikoloji ve bakım konusunda profesyonel destekler ile çok daha kolaylaştırılmış olur. -
Ebe Serpil Varlık
Hazırlayan: Aytülike KESKİN