Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 3'ünde asemptomatik beyin anevrizması olduğunu aktaran Yılmaz, "Tüm anevrizmaların yüzde 0,5 ile 4,6 oranını pediatrik anevrizmaların oluşturduğu düşünülmektedir. Anevrizmalar rüptüre olduklarında hayati tehlike oluştururlar. Bu nedenle, serebral anevrizmanın belirtilerini tanımak ve çocuğunuz için ne zaman bir uzmana başvurmanız gerektiğini bilmek önemlidir. Çocuklarda anevrizmanın en yaygın yerleşim yerleri internal karotid arter ve orta serebral arterdir. Bu iki arterde görülen anevrizma pediatrik anevrizmaların yaklaşık yüzde 50 ila 60'ını oluşturur." değerlendirmesinde bulundu.
"ENDOVASKÜLER KAPALI YÖNTEM AÇIK CERRAHİYE GÖRE DAHA SIK KULLANILMAKTA"
Tedavide endovasküler kapalı yöntemin, açık cerrahiye göre daha sık kullanıldığına işaret eden Yılmaz, "Çocuklarda intrakraniyal anevrizmalar genellikle orak hücreli anemi, marfan sendromu gibi bilinen bazı hastalıklarla ilişkilidir. Ancak herhangi bir kronik rahatsızlığı olmayan çocuklarda da anevrizma görülebilir. Pediatrik anevrizmaların yüzde 40'ı bir yaralanmanın ardından veya cerrahi bir işlemden sonra beyindeki travmadan kaynaklanır." ifadelerini kullandı. Yılmaz, çocuklarda anevrizma tedavisinin yetişkinlerde olduğu gibi normal kan akışını bozmadan anevrizmaları kan dolaşımından dışlamayı amaçlamakta olduğunu bildirdi.
ÇOCUĞUN SAĞLIK DURUMUNA GÖRE...
Kanamış anevrizmalar için tedavi seçenekleri arasında açık mikrocerrahi ve endovasküler tedavinin yer aldığını belirten Yılmaz, "Yırtılmamış anevrizma için anevrizmanın konumu ve büyüklüğüne, çocuğun sağlık durumuna göre konservatif tedavi kabul edilebilir. Çocuklar için, kendilerinden beklenen yaşam süresi, kalıcı tedaviyi destekleyen en önemli faktördür. Çocuklarda anevrizma tedavisinde endovasküler kapalı yöntem açık cerrahiye göre daha sık kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalarda kapalı ve açık tedavinin uzun dönem sonuçları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır. Hangi yöntemin uygulanacağı anevrizmanın konumu, kanamış olup olmaması, ek prosedür gerekliliği, hematom olup olmaması, cerrahın tecrübesi gibi birçok etmene bağlı olarak belirlenmektedir." yorumunu yaptı.