Kılınç, yaptığı açıklamada, çocukların iştahsızlık sonucu gerekli besin ögelerini alamadığını, bu yaşlarda yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda, fiziksel gelişimin yanı sıra zeka gelişimi ve öğrenme yeteneklerinin de olumsuz yönde etkilendiğini söyledi.
Çocukların, yetişkinlerle aynı besinlere gereksinim duyduğunu ifade eden Kılınç, "Çocuklarda besine gereksinim duyulan miktarlar daha azdır. Çocukların iştahsız olduğu ve yeterli beslenip beslenmediği, sadece büyüme ve gelişmesi izlenerek saptanabilir. Anne ve babalar, çocuğa besin çeşitliliği fazla, besleyici değeri yüksek, az miktarla ihtiyacını karşılayabilecek yemekler hazırlamalıdır. Çocuğun ara sıra iştahsızlık yaşaması veya iştah dalgalanmalarının olması olağan karşılanmalıdır." diye konuştu.
Çocukların yemek yeme alışkanlıklarını dizayn eden anne ve babalara büyük sorumluluk düştüğünü aktaran Kılınç, şunları kaydetti:
"Çocukların öğün saatleri düzenli olmalıdır ve öğün atlanmamalıdır. Kahvaltı alışkanlığı kazandırılmalıdır. Günde 3 öğün yemek yenildiğinde ve her öğünde her gruptan besin önerilen miktarlarda tüketildiğinde, yeterli ve dengeli beslenme sağlanır. Çocuklar, günde 5 veya 6 öğün beslenmelidir. Çünkü midelerinin kapasitesi sınırlıdır. Öğünlerden önce paketli gıda tüketimi engellenmeli, öncelikle öğününü tüketmesi sağlanmalıdır. Öncelik her zaman besin değeri yüksek besinlerde olmalıdır. Çocuğa, yemek yeme saatleri ile televizyon ve oyun saatlerini ayırt etme davranışı kazandırılmalıdır.
Çocuk, aile ile aynı yemekleri yiyebilir ancak hazırlanan yemekler aşırı tuzlu, acılı, baharatlı ve aşırı yağlı olmamalıdır. İştahsız çocuğa besinler ve yemekler farklı sunumlarla verilebilir. İştahsız çocukların anne ile birlikte yemek hazırlamaya katılması sağlanabilir."
"BESLENME ALIŞKANLIKLARI BÜYÜK ÇOĞUNLUKLA ÖMÜR BOYU SÜRDÜRÜLMEKTEDİR"
Havva Kılınç, yemek seçen çocuğa, istemediği besinin farklı yemek içinde sunulabileceğini belirterek, anne ve babaların yemek yedirmek için ısrar, ödüllendirme ve ceza verme gibi tutumlarının çocukların yeme alışkanlıklarını olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Kılınç, şöyle devam etti:
"Çocuk, aile sofrasına oturtularak kendi kendine yemek yeme alışkanlığını kazanmalıdır. Çocuğun kendi kendine kaşık kullanması desteklenmelidir. Yeni lezzet ve yapıdaki besinler, beslenmeye eklenmelidir. Çocuğun mutfakta anne ve babaya yardım etmesi istenmelidir. Çocuk, sebze-meyve yıkama, sofra kurma gibi faaliyetlerde bulundurulmalıdır. Çocuğun kendi tabağına kendi servisini yapma olanağı sağlanmalıdır. Böylelikle tabağa tüketebileceği miktar kadar yemek konulmuş olur.
Çocuğun beslenmesi, ek zaman ve dikkat gerektirir. Sabırlı davranmalı, çocuk yüreklendirilmeli, yerken denetlenmelidir. Çocuğun günlük gereksiniminin karşılanması kadar, olumlu ve düzenli beslenme alışkanlıklarının da kazandırılması gerekmektedir. Çünkü bu yaş grubunda kazanılan beslenme alışkanlıkları büyük çoğunlukla ömür boyu sürmektedir."
"PERSENTİL ÇİZELGESİNE UYGUN SEYREDİYORSA ÇOK KAYGIYA GEREK YOK"
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Adnan Sarı da doğumla birlikte anne sütüyle tanışan bebeğin, ilk 6 ay gereksinimini anne sütü ile sağladığını belirterek, "Hayatının en hızlı büyüme dönemini ilk bir yılda yaşayan bebeğin, öncelikle D vitamini ve 4. aydan sonra da demir desteğine ihtiyacı vardır. Günlük D vitamini ihtiyacı 400 İÜ olan bebeklere doğumdan itibaren bir yaşına kadar verilmelidir." dedi.
Sürekli değişen ve gelişen çocukta bir yaşından sonra yürüme, diş çıkarma, konuşma gibi yeteneklerin belirgin olarak geliştiğini ifade eden Sarı, bu dönemin bebeğin aile yaşamında daha aktif olduğu bir dönem olduğunu söyledi.
Bu dönemde kilo alımının ilk bir yıldan yavaş olacağını aktaran Sarı, şunları kaydetti:
"Anneler, bu zamanlarda daha kaygılı ve endişeli olurlar. Çocuğun gelişimi persentil çizelgesine uygun seyrediyorsa çok kaygıya gerek yoktur. Annelerin en çok bu dönemde hekimlerinden vitamin kullanımı talepleri olur. Çocuğun beslenmesi, günlük gereksinimi ve bunun ne kadarını karşılayabildiği değerlendirilerek hekim tarafından karar verilir.
Vitamin ve mineral eksikliği özellikle belirli bir besin elemanının eksikliği şeklinde olduğunda (çinko, demir eksikliği, B12 ve D vitamini eksikliği) sorumlu vitamin ve mineral tek başına verilir ve gerekli diğer ilaveler yapılır. Bunun dışında kötü beslenme, büyüme geriliği düşünülüyorsa multivitamin şeklinde vermek gerekir."
"VİTAMİN DESTEĞİ DOKTOR KONTROLÜNDE SAĞLANMALIDIR"
Adnan Sarı, çocukları hastalıklardan korumak, büyüme ve gelişimlerini hızlandırmak ya da okul başarılarına katkıda bulunmak için vitamin desteğinin gerekli olabileceğini ancak vitaminin dozunun iyi ayarlanması gerektiğini söyledi.
Çocuklara gerektiğinden fazla verilen vitamin takviyelerinin bazı sağlık sorunlarına yol açtığını ifade eden Sarı, şunları kaydetti:
"Genel vücut sağlığı için gerekli olan vitamin ve minerallerin doğal besinlerden karşılanması önem kazanmaktadır. Çocuklar için çeşitli besin ögelerinden yeterli miktarlarda oluşturulan beslenme programları, hem okul başarısına hem de sağlıklı büyüme ve gelişime katkıda bulunmaktadır. Gerektiğinde vitamin desteği ise doktor kontrolünde sağlanmalıdır."