Prof. Dr. Kebudi, kanserin dünyanın en önemli sağlık sorunlarının başında yer aldığını söyledi.
Erişkinlerde, sigara, sağlıksız diyet ve enfeksiyonların her yıl yaklaşık yeni 4 milyon kanser tanısının oluşumundan sorumlu faktör olduğunu dile getiren Kebudi, "Çocukluk çağı kanserlerinde ise erişkinlerdeki gibi yerleşmiş tarama testleri yoktur. Çocuklarda kanseri düşündürebilecek bulgu ve belirtilerin bilinmesi ve erken tanı çok önemlidir." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Kebudi, çocukluk çağı kanserlerinin tüm kanserlerin yüzde 2-4'ünü oluşturduğunu, Türkiye'de her yıl yaklaşık 2 bin 500-3 bin çocuğun kanser tanısı aldığını anlattı.
Çocukluk çağı kanserlerinin doğumdan ergenliğe kadar her yaşta görülebileceğini belirten Kebudi, "Ancak çoğu ilk 5 yaşta görülür ve hızlı gelişir. Kemik tümörleri gibi bazı kanserler 10-15 yaşta daha sık görülür. Kanser tanı ve tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler sonucunda, günümüzde çocukluk çağı kanserlerinin yaklaşık yüzde 60-70'i tamamen iyileşebilmektedir. Türkiye'de çocuk kanser kayıtlarına göre 5 yıllık sağkalım, yaklaşık yüzde 67'dir. Bazı merkezlerde daha da yüksektir, örneğin İstanbul Üniversitesinde bu oran yüzde 75'tir." ifadelerini kullandı.
"ÇOCUKLUK ÇAĞI KANSERLERİNİN YÜZDE 70'İ LÖSEMİ"
Prof. Dr. Kebudi, çocukluk çağı kanserlerinin yüzde 30'unun lösemiler (kan kanserleri), yüzde 70'inin de solid tümörler (organ ve çeşitli dokulardan gelişen kanserler) olduğunu kaydetti.
Kanser oluşumuna neden olan çeşitli yapısal ve çevresel risk faktörleri olduğunu dile getiren Kebudi, bazı kromozom bozukluklarının, doğumsal bazı bozukluk ve hastalıkların, bağışıklık sistemini bozan hastalıkların, çeşitli virüs enfeksiyonlarının, radyasyon ve bazı kimyasal maddelere maruz kalmanın, hamilelikte kullanılan bazı ilaçlar ve alkolün, ailede kanser olgularının fazla olmasının, bazı kalıtsal hastalıkların kanser riskini arttırdığını anlattı.
Kebudi, çocukluk çağı kanserlerinde, en sık görülen uyarıcı bulgu ve belirtileri bilmek ve bunların varlığında hızla doktora başvurmak gerektiğini vurgulayarak, bu belirtileri şöyle sıraladı:
"Boyun, koltuk altı ve kasık bölgesinde lenf bezelerinde şişlikler, vücudun herhangi bir bölgesinde şişlik, solukluk, halsizlik, sık ateşlenme, ciltte morluklar, çürükler, burun, dişeti kanamaları, baş ağrısı, kusma, ateşsiz havale geçirme, dengesizlik, yürüme ve görme bozukluğu, kemik, eklem ağrıları, enfeksiyon tedavisine rağmen sebat eden öksürük, nefes darlığı, gelişme geriliği, aşırı tartı kaybı, idrarda kan, idrar ve dışkılamada zorlanma, göz bebeğinde parlaklık, gözde kayma. Göz bebeğinde parlaklık, bebek ve küçük çocuklarda görülen bir göz tümörü olan retinoblastomun belirtisidir. Erken saptandığında yalnız hayat değil, görme de kurtulabilir."
Türkiye nüfusunun yüzde 21'inin ergenlik çağında olduğunu hatırlatan Kebudi, gelişimsel ve psikososyal yönleriyle özellik gösteren bu dönemde, kanser tanısının tıbbi, psikososyal yönleriyle ele alınması gereken önemli bir sorun olduğunu vurguladı.
Ergenlik çağında kanser görülme oranının 15 yaş altına göre iki kat fazla olduğunu dile getiren Kebudi, şöyle devam etti:
"Ergenlik döneminde görülen kanser tipleri de erişkin dönemine göre farklılıklar gösterir. Ergenlik döneminde en sık görülen kanserler, Hodgkin lenfoma, Germ hücreli tümörler, beyin tümörleri, Non Hodgkin lenfoma, tiroid kanserleri, cilt tümörleri (malign melanom), lösemiler, yumuşak doku sarkomlarıdır. Ergenlerde malign melanom görülme oranın son yıllarda arttığı dikkati çekmektedir. O nedenle ultraviyole ışınlarından korunma, güneş ışınlarına aşırı maruz kalmama, koruyucu kremler sürme gibi önlemler hatırlanmalıdır."
"KANSER TEDAVİSİ EKİP İŞİDİR"
Kebudi, kanser tedavisinin bir ekip işi olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Kanser tedavisinde üç ana tedavi şekli vardır, cerrahi, ilaç tedavisi (kemoterapi), ışın tedavisi (radyoterapi). Cerrahi ve radyoterapiye, kemoterapinin eklenmesiyle çoğu çocukluk çağı kanserlerinde sağkalım önemli ölçüde artmıştır. Günümüzde kansere yakalanan çocukların yüzde 70'i tamamen iyileşebilmektedir. Son yıllarda, bazı tümör türlerinde biyolojik tedaviler, hedeflenmiş tedaviler de kullanılmaktadır. İstatistiklere göre günümüzde gelişmiş ülkelerde her 900 erişkinden biri çocukluk çağı kanser sağkalanıdır. Bu çocukların toplumun sağlıklı birer bireyi olarak uzun bir hayat yaşayabilmeleri için hem etkin tedaviyle çocukları kanserden iyileştirmek hem de tedaviyi geç yan etkilerin en az olacağı şekilde planlamak gerekir. Kanser tedavisi uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte çocukların psikolojik ve sosyal yönden de desteklenmeleri gerekir."
Çocukluk çağı kanserlerinin tedavi şanslarının yüksek olduğunu belirten Kebudi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Tüm çocukların, gerek büyüme gelişmelerinin takibi, gerekse genel muayeneleri açısından düzenli doktor kontrolüne gitmeleri önemlidir. Çocukluk çağı kanserlerine ilişkin bulgu ve belirtiler gözlendiğinde ise derhal hekime ve kanser şüphesi varsa tam teşeküllü sağlık kurumlarına başvurmak gerekir. Erken tanı ile başarı daha da artmaktadır."