Anneler kendileri ve çocuklarıyla ilgili sorularına sosyal medya platformlarında cevap bulmaya çalışırken, bir yandan da ihtiyaç duydukları sosyal desteğe, benzer sıkıntı ve sorulara sahip annelerle buluşarak kavuşuyorlar aslında. Sosyal medya kullanımının annelik açısından en destekleyici ve koruyucu yanı, belki de bu. Çocuk bakımında ve özellikle doğum sonrası dönemde annenin sahip olduğu sosyal desteğin, hem fiziksel hem de psikolojik olarak toparlanmasında ne kadar önemli bir role sahip olduğunu biliyoruz. Sosyal medya kullanımının anneliğe bir diğer olumlu katkısı da annenin çocuk yetiştirirken ihtiyaç duyduğu "onaylanma ve takdir edilme" ihtiyaçlarını bu yolla gidermesi oluyor. Paylaştığı gönderide aldığı her beğeni ve olumlu yorum ne kadar iyi bir anne olduğunun onaylandığı ve sergilediği ebeveynliğin takdir edildiği anlamına gelebiliyor. Öte yandan, sosyal medyadaki olumlu geribildirimin etkisi ne kadar destekleyici olabiliyorsa, olumsuz geribildirimin etkisi de o kadar yıkıcı olabiliyor.
Çok beğeni alan bir gönderi sonrasında kendini mükemmel hisseden anne, başka bir gönderide eleştirilerle karşı karşıya kaldığında kendini yetersiz hissetmeye başlayabiliyor. Bu yetersizlik hissinin çocuğa yansıtılması neredeyse kaçınılmaz hale geliyor. Çocuğunun gelişimini sosyal medyada gördüğü "mükemmel gelişen" diğer çocuklarla karşılaştıran anne, çocuğunun kendine özgülüğünü ve biricikliğini unutup, daha iyi veya yetenekli olmadığı için çocuğuna öfkelenebiliyor. Bu durum özellikle bebeklik ve erken çocukluk döneminde gelişmekte olan sağlıklı anneçocuk bağlanmasını olumsuz etkileyebiliyor. Ayrıca annenin kendi yetersizlik hislerinin ve öfkesinin çocuğa aktarılmasına neden olabiliyor. Yeterince iyi bir çocuk olmadığı için kendisine öfkelenen bir anneyle karşı karşıya kalmak, çocuğun kendini yetersiz ve suçlu hissetmesine neden olabiliyor. Yetersizlik ve suçluluk duyguları da çocukluk döneminde görülebilecek birçok duygusal probleme zemin hazırlıyor.