Akademik başarıları yüksek, çevresinde sevilen, dikkatli ve çözüm odaklı nesiller yetiştirmenin temelinde çocukların duygusal zekasındaki gelişim büyük önem taşıyor. Ailelerin bu konuda sorumluluk payları yüksek! Çocuklarının duygusal gelişimlerini destekleyecek aktiviteler ve ortamlar sağlamak, ailelere düşen önemli görevler olarak gösteriliyor. Uzmanların bu konuda en çok rahatsızlık duydukları nokta, ailelerin genellikle duygusal zekanın gelişimine yeterince önem vermemeleri. Ve bunun sonucunda da çocuklarında duygusal ve sosyal anlamda sorunlar ortaya çıkması! Elbette anne-babaların bu tür sorunlar ortaya çıkmadan önce önlem alması çok etkili olacaktır. Ayna Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nden Psikolog Dr. Ayşegül Önk Eray'ın duygusal zeka ile ilgili verdiği bilgilerin size yardımcı olacağına inanıyoruz.
Duygular neden önemli?
Duygular, hassas ve gelişmiş bir içsel rehber olarak hizmet eder ve karşılanması gereken ihtiyaçlarımız konusunda bizi uyarırlar. Mesela kendinizi yalnız hissettiğinizde, insanlarla ilişki kurmaya ihtiyacınız olduğunu fark eder ve arkadaşlarınızı arayarak yalnızlık duygusunu gidermek için harekete geçersiniz. Eğer kişi, karşısındaki insanın davranışından rahatsız oluyorsa duygularını belirterek hemen onu uyarır. Böylece kendisini korumak için gerekli olan sınırları oluşturur.
Ayrıca duygular bir barometre gibi kendimiz, başkaları ve çevremizdeki çeşitli durumlar ile ilgili de çok önemli bilgiler verir. Örneğin; yapacağınız bir sunum ile ilgili endişe duymak yeterince hazır olmadığınızı ve sunum ile ilgili daha çok bilgiye ihtiyacınız olduğunu size hatırlatır. Bu yüzden kendinizin ve çevrenizdekilerin duygularını tanımayı ve onları etkili bir şekilde yönetebilmeyi öğrenmeniz son derece önemli ve avantajlıdır.
Duygularınız kiminle evleneceğiniz, nasıl bir ebeveyn olacağınız, çocuklarınızı daha iyi nasıl yetiştireceğiniz ve okul başarılarını nasıl arttırabileceğiniz gibi birçok konuda karar vermenizde önemli rol oynar. Duygusal yaşam matematik ve okuma gibi beceri gerektiren ve kendine özgü yeteneğe ihtiyaç duyan bir alandır.
Duygusal zeka ne demektir?
Duygusal zekayı kısaca duyguların farkında olabilme ve uygun biçimde idare edebilme, kendini harekete geçirebilme, empati yapabilme ve başkalarının duygularını idare edebilme becerisi olarak özetleyebiliriz. Eşlerin duygusal zekasının yüksek olması, onlar için iyi bir evlilik atmosferi yaratacaktır. Böyle bir ortamda geçen hamilelik ve ebeveynlik süreçleri de aileye yeni katılacak bebek için de aynı sağlıklı ortamı devam ettirir.
Duygusal zekanın geliştirilme yollarından en önemlisi, annenin çocuğuna ilgi ve sevgisini gösterme ve bakım verme sürecidir. Çocuğun bebeklikten itibaren fiziksel (emzirilmesi, doyurulması, altının değiştirilmesi gibi) ve duygusal (dokunma, ninni söyleme, konuşma gibi) ihtiyaçlarının karşılanması belirleyicidir. Bebeğin bakım veren kişiye güvenmesi, dünyanın güvenli bir yer ve kendisinin değerli bir varlık olduğunu öğrenmesi çok önemlidir. Buna "güvenli bağlanma" diyoruz. Çoğu araştırma, kendisine bakım veren kişiye güvenli bağlanan bebeklerin kendilerinin ve diğerlerinin duygularını daha iyi okuyabildiğini, yetişkinlikte sosyal ilişkilerinde daha sevilen, kendine güvenli ve güven duyulan kişiler olduklarını gösterir.
Duygusal zeka becerileri birbirleriyle bağlantılı
Çocuğunuza bir beceriyi öğretmeniz, diğer duygusal zeka alanlarında da değişikliğe neden olacaktır. İşbirliği becerilerini öğretmeye çalışmanız, öfkeyi kontrol etmeyi öğrenmelerine yardımcı olabileceği gibi yeni arkadaşlıklar geliştirmesini de sağlayacaktır. Ya da kendi kendini sakinleştirebilme becerisini öğrenmek sadece duygusal denetime yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda çocukları fiziksel hastalıklardan korumak için bağışıklık sistemini de harekete geçirir.
Duygusal zeka eğitimi bazen annebabaların sezgilerine ters düşebilir Birçok ebeveyn çocuklarını üzüntüden (veya her türlü zorluktan) korumaları gerektiğini zannederler. Oysa ihtiyaç hissetmedikleri anlarda çocukları korumak, faydadan daha çok zarar getirir. Kendi ihtiyaçlarımızla (korumak), çocuğumuzun ihtiyaçlarını (korunmak) birbirine karıştırmamamız gerekir.
Çocukla olumlu ilişki, geleceklerini belirler
Araştırmalar, anne-babaların çocuklarıyla olumlu bir ilişki oluşturmalarının onların gelecekleri için ne kadar önemli olduğunu gösterir. Üniversitede okuyan ve 20'li yaşlarında olan öğrencilerle yapılan bir çalışmada, anne-babalarının ne kadar ilgili ve destekleyici oldukları sorulmuştur. Bundan 35 yıl sonra yapılan izleme çalışmasında aynı katılımcılar incelendiklerinde, ailelerini olumlu değerlendirenlerle olumsuz değerlendirenler arasında ciddi farklılıklar gözlenmiştir.
Ebeveynlerini adaletsiz olarak algılayan gençler diğerlerine oranla en ciddi fiziksel hastalıklardan muzdarip orta yaşlı insanlar olmuşlardır. (L. Russek ve G. Schwartz, 1990). Bu tür incelemeler anne-babaların çocukların ruhsal ve fiziksel sağlığında oynadıkları rolün önemine dikkat çekmektedir. Virginia Satir (1994) "Peoplemaking" adlı kitabında, aileyi insan üreten bir fabrikaya benzetir. Ona göre, ortaya çıkacak "ürünün" nasıl olacağı ailedeki yetişkinlerin duygusal anlamda ne kadar destekleyici olduklarına bağlıdır.
Çocuklarının duygusal zekalarını geliştirebilmek isteyen ailelerin öncelikle kendileri için bu adımı atmaları gerekir. İlk iş, doğru bilgiye ulaşmak ve öncelikle kendi hayatlarında bunu uygulamaya başlamaktır. Çocuklarınızın öncelikle hayata sizi model alarak hazırlanacağını unutmamalısınız.
Duygusal zekasını yükseltmek için öneriler
Çocukların başarısı için önemli!
Çocuklar duygusal okur-yazarlık konusunda ne kadar deneyim kazanırlarsa; diğerlerini anlama ve onlarla iyi geçinebilme yetenekleri de o kadar artacaktır. Beyin küçük yaşta hızla geliştiği için ilk yılların geleceğe etkisi oldukça önemlidir. Bu yıllarda sahip olunan deneyimler, yaşantılar ve ilişkiler çocuğun duygusal gelişimini, öğrenme yeteneğini ve gelecekteki yaşamında nasıl bir insan olacağını kalıcı olarak etkiler. Bu nedenle anne-babalar, duygusal zekanın erken çocuklukta geliştirilmesinin oldukça önemli olduğunu bilmeliler. Basit bir değişiklik bile çocukların hayatında derin etkiler yaratabilir. Örneğin; zorluklara katlanabilen çocuklar yetiştirmek isteyen anne-babalar, okula başladıklarından itibaren çocuklarının başarılarını değil de çabalarını ödüllendirerek onların iyi çalışma alışkanlığını kazanmaları olasılığını daha da arttırabilirler.