Anne veya babadan birinde alerji varsa çocukta görülme oranı yüzde 30, hem annede hem babada varsa çocukta alerji görülme oranı yüzde 50-70 arasıdır. Çevresel faktörler de alerjilerin görülme oranını yükseltir. Özellikle alerjik bünyeli çocuklar mevsim değişimi ile oluşan polenler nedeniyle nefes almakta zorluk çeker, kaşıntı ve ciltte kızarıklıklar gibi sorunlar yaşarlar. Sadece bahar etkisiyle oluşmayan, besinden ilaç kullanımına, tozdan bazı hayvan tüylerine kadar birçok etkene bağlı olarak oluşan alerjilerle ilgili annebabaların nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sinem Karaca Atakan'a sorduk.,
Alerji nedir?
Alerji, vücudun aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da aşırı tepki göstermesidir. İnsan vücudunun dış dünyayla ilişki kuran sistemleri, örneğin; cilt, mide bağırsak sistemi ya da solunum sistemi ortamda olup biten şeylere karşı tepkisiz kalmaz. Kendisini korumaya yönelik tepkiler verir. Bu tepki bazı insanlarda aşırı olur, bu da alerjidir. Alerji, son yıllarda giderek artan sağlık sorunlarından biridir. Doğal yaşamdan uzaklaşmak, sanayileşmeyle birlikte çevre kirliliğinin de artması, kimyasal maddelerin hayatımıza girmesi, özellikle çocuklarda alerji görülme oranlarını artırıyor. Öyle ki dünyaya bakıldığında Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerin bulunduğu kıtalarda alerji görülme oranı ülkemize göre çok daha yüksektir. Ailede alerjik hastalık hikayesi olması, yani genetik faktörler alerji görülme riskini artırır. Aşırı reaksiyona neden olan şeylere de alerjen adı verilir. Çevredeki her şeyin alerjik reaksiyona neden olma riski, ihtimali mevcuttur. Tozlar, yiyecekler, takılar, ilaçlar, parfümler, hayvanlar, bitkiler, temizlik malzemeleri vb... Listeyi uzatmak mümkün.
İlkbahara dikkat!
Çocukluk çağında solunum, deri ve mide-bağırsak sistemiyle ilgili her bir yakınma, alerji bulgusu olabilir. Çocuklukta alerji, her yaş içinde (özellikle 5-6 yaşlarından sonra) burun tıkanıklığı, hapşırık, burun akıntısı, burun kaşıntısı, damakta kaşıntı gibi bulgularla ortaya çıkabilir. Alerjik rinit, yıl boyunca değişik sürelerde alerjik nezle gibi şiddeti artıp azalarak seyredebilir veya sadece belli mevsimlerde, sıklıkla ilkbahar ayında göz ve burun alerjisi ile birlikte görülebilir.
ATOPİK DERMATİT Atopik Dermatitler'in yüzde 65'i ilk bir yılda, yüzde 90'ı ilk 5 yaşta başlar. Tekrarlayıcı, kaşıntılı, kırmızı, şiş, kuru, kabuklanmaya eğilimli deri döküntüleri ile kendini gösterir. Süt çocukluğunda; 2-3. ayda başlar. Öncelikle yanaklarda görülür. Ağız, göz çevresi ve burunda olmaz. Daha sonra ense, kol ve bacakların dış yüzlerinde ve bileklerde oluşur. Bebeklerde yaygın olduğunda saçlı deride konaklar eşlik edebilir. Cilt kuruluğu olur. Ailede alerji hikayesi vardır. Bazı bebeklerde beslenmeye inek sütü, buğday, soya, fıstık, yumurta gibi besinlerin eklenmesi ile alevlenir. Besinler kaldırılınca azalır. 1 yaş civarında tamamen düzelir veya çocukluk çağı atopik dermatit'i olarak devam eder. Bu durumda döküntüler özellikle dirsek içi, diz arkası gibi büklüm yerlerinde daha belirgindir, ancak kulak arkası ve bileklerde de oluşur. 5 yaşından sonra hafifler, geçebilir. Kuru, pullu görünümdedir. Zaman zaman alevlenir, kırmızı sulu kanamalı bir hal alır. Kaşıntı ve tekrarlayıcı özellik hep vardır. 10-12 yaştan sonra ise erişkin tip olarak devam edebilir. Özellikle elde döküntüler vardır. Hastalığın erken başlaması, aile öyküsü, tipik döküntülerin varlığı ile tanı konur. Kanda alerji gösteren değerlerin yüksekliği ve deri testlerinde belli maddelere alerji saptanması tanıyı destekler.
Tedavi: Tedavide en önemli olay cildin nemli tutulmasıdır. Banyoda ve temizlik için, antibakteriyel özellikli sabunların kullanılmaması ve banyodan hemen sonra nemlendiricilerin sürülmesi önerilir. Yoğun dönemlerde doktor kontrolünde kortizonlu kremler kullanılabilir. Kaşıntıyı azaltmak için antihistaminikli şuruplar kullanılır. Alerjiyi artırdığı gözlenen besinlerden kaçınılır. Hastalar büyüdükçe deri sorunları gerilerken astım ve alerjik nezle gelişebilir.
ALERJİK RİNİT Alerjik hastalıklar içinde en sık rastlananıdır. Yapılan çalışmalarda çocuklarda yüzde 10, ergen ve genç erişkinlerde yüzde 10-20 oranında rastlanır. En önemli bulguları burun akıntısı, burun tıkanıklığı, burun, damak ve boğaz kaşıntısı, aksırık, geniz akıntısıdır. Gözlerde kanlanma, sulanma, göz altında koyu renk halkalanma olabilir. Ağızdan solunum yaptıkları için alınan hava kurudur, bu nedenle sinüs ve kulak sorunları bu çocuklarda sıktır. Tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları, burun ve sinüslerde polip gelişimi olabilir. Alerjik rinit'in iki tipi vardır. Mevsimsel olanı genellikle çayır, çimen, ağaç, çiçek polenlerine karşı alerji varlığında olur. 1-2 saat süren yoğun aksırık nöbetleri olabilir. Alerjik rinitin ev tozu akarları, havyan kıl ve tüyleri gibi alerjenlere bağlı tipinde ise bulgular tüm yıl boyu devam eder. Bu hastalarda koku alma da zayıflar. Sürekli tıkanıklık, uyku kalitesini de bozabilir. Ailede alerji hikayesi, bebeklikte atopik dermatit varlığı tanıyı destekler. Yine kanda alerjenlere yönelik testler ve deri testleri ile tanı konur.
Tedavi: Öncelikle alerjenden sakınmak gerekir. Polen mevsiminde yayılma saatlerinde dış ortamdan uzak kalınmalıdır. Hayvan tüy ve kılına karşı alerji varsa eve bu hayvanlar sokulmamalıdır. Ev tozu akarlarına karşı çocuk yatak odalarında mümkün olduğunca tüylü oyuncaklar, tüylü halılar, kat kat perde ve örtüler kullanılmamalı, gün içinde 3-4 kez odalar havalandırılmalı, günlük ayrıntılı temizlik yapılmalı ve temizlikten 2 saat sonrasına kadar çocuk odaya sokulmamalıdır. Alerjinin yoğun olduğu durumlarda akarsitler de kullanılabilir. İlaç olarak kaşıntı, aksırık, akıntı bulgularını yok etmek veya azaltmakta antihistaminikler etkilidir. Yeni kuşak olanlar uzun süreli koruyucu tedavide de etkililerdir. Tedavide en etkin ilaçlar, kortizon içeren burun spreyleridir. Etkileri sadece burun mukozası ile sınırlı olduğu için yan etkileri oldukça az, tedavi edici etkileri ise yüksektir. İlaçlarla rahatlama sağlanamıyorsa veya istenmeyen yan etkileri ortaya çıkıyorsa deri testleri sonucu saptanan alerjenlere yönelik aşı tedavisi de uygulanabilir. Alerjik rinit'te tam iyileşme nadirdir. Yıllık izlenimlerde hastaların yalnızca yüzde 10-20'sinin bulguları tamamen düzelir. Yüzde 10-20'sinde ise ileride astım geliştiği gözlenmiştir. Mevsimsel rinit'te iyileşme daha fazladır.
Sezaryenle doğum, alerji olasılığını arttırıyor mu ?
Sezaryenle doğumların yüzde 50'den fazlası anne isteği ile gerçekleşir. Ve bu yöntem maalesef çocuklarda astım görülme sıklığını yüzde 20 artırır. Araştırmalarda, besin alerjisi sıklığının da sezaryenle doğuma bağlı arttığı gösterilir. Bu ilişki alerjik anneden doğan bebekte daha güçlüdür. Normal her insanın bağırsaklarında kolonize olmuş bir bakteri florası vardır. Bebeğin ileride besin alerjisi geliştirmemesi için bağırsaklarındaki zararsız bakteri florasının ilk oluşum aşamasındaki yapısı çok önemlidir. Bebek doğduğunda bağırsakları sterildir. Doğum sırasında annenin bakteri florasıyla ilk temasını gerçekleştirmek suretiyle kendi bağırsak florası da oluşur. Yapılan çalışmalar sezaryenle doğan bebeklerin bağırsak florasında yararlı bakteriler olarak bilinen Bacterioides ve Bifidobakterium'un alerjik olmayan çocuklara kıyasla daha az olduğunu gösterir. Bu yararlı bakteriler, bebeğin erken dönemde besinlere tolerans geliştirmesini sağlarken, ileri yaşlarda da alerji ve astım görülme riskini azaltır.
ALERJİK ASTIM
Astım alt hava yollarının çeşitli uyaranlara aşrı duyarlılığı sonucu gelişen tekrarlayıcı tarzda öksürük, hırıltılı solunum, hareketle artan güç nefes alma, sık nefes alma, göğüste sıkıntı hissi ile görülen bir hastalık tablosudur. En önemli özelliği, hava yollarını gevşeten ve oluşan reaksiyonları azaltıcı özelliği olan ilaçlarla tamamen düzelmesi ama tekrarlayıcı olmasıdır. Astım her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Hastaların yüzde 30'unda başlangıç 1 yaş civarındadır. Yüzde 90'ını ise 5 yaş öncesi bulgu verir. Astımda kalıtsal özellikler önemlidir. Ailesinde astımlı olanlarda olmayanlara oranla 3 kat daha sıktır. Bebeklik döneminde atopik dermatit öyküsü olan çocuklarda daha sık görülür. Ayrıca çevresel faktörler de gelişiminde önemli rol oynar. Sigara dumanı ve uçucu kimyasal maddeler, astım ataklarını uyarıcıdır. Bazen egzersiz, astım krizini uyarabilir. Çeşitli enfeksiyon hastalıkları sırasında astım krizi tetiklenebilir. Çocuklardaki astım ataklarının yüzde 70'inde beraberinde viral enfeksiyonlar saptanır. Özellikle ilk 2 yaşta geçirilen sık bronşiolitlerin bu riski artırdığı düşünülür. Aspirin bir diğer uyarıcı etkendir. Heyecan ve stresin de uyarıcı rolü olabileceği söylenmekle birlikte kesin değildir. Polen ve mantar alerjisi olan astımlı hastalarda bulgular mevsimsel özellik gösterir. Bütün yıl boyunca etkili olabilen alerjenlerden en yaygını ev tozu akarlarıdır. Hayvan kıl ve tüyleri ile gelişen alerji de tüm yıl boyu sürer. Ağız yoluyla alınan besinler de astım ataklarına neden olabilir. Yumurta, süt, balık, tahıllar, çikolata ve kuru yemişler en sık nedenlerdir. Astım nöbetleri ani başlayabildiği gibi sinsi de seyredebilir. Solunum güçlüğü, nefes verirken çıkan ötme, düdük sesi diye tariflenen sesli solunum, terleme, yorgunluk ile aile hastalığı fark eder. Bazen öksürük, karın ağrısı ve kusmaya neden olabilir. Öksürük yapışkan
Bahar gelmeden tedaviye başlamalı
Baharla birlikte mevsim alerjisi olan olgularda alerji daha ön plana çıkar. Polen ve mevsim alerjisi olanlar, bu dönemlerden bir ay önceden medikal tedavilerine başlamalıdır. Bahar aylarında alerjik çocuklar açısından pikniğe gitmek; risk faktörleri yüksek olgular için sorun oluşturabilir. Ancak ilaçların zamanında başlanması ve düzenli kullanımı, riskleri azaltır.
Kortizonlu kremler zararlı mı ?
Atopik dermatit tedavisinde bazen kortizonlu krem gerekebilir. Kortizon vücutta böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Özellikle bebeklerde oluşan pişikte kortizonlu kremler uzun süre kullanıldığında cushing sendromu denilen ciddi hastalık ortaya çıkabilir. Cushing sendromu vücutta kortizon artışına bağlı olarak "aydede" yüzü denilen yuvarlak yüzlü, kilolu, görünüm akla gelir.
Çocukluk çağında besin ve hayvan alerjisi
- Besin alerjileri de çocukluk çağı alerjileri arasında sık görülür. Belirtileri; dudaklarda, ağızda, boğazda aşınma, şişlik, kızarıklık, ciltte döküntü, bulantı, kusma, ishal, burun akıntısı, nefes tıkanıklığı, astım, öksürük, hırıltılı solunum ve kramp tarzında karın ağrısıdır. İnek sütü, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünleri, soya, buğday, yerfıstığı gibi kabuklu yemişler ciddi reaksiyonlara neden olabilir.
- Çocuklarda daha sık görülen hayvan alerjilerinde, kişinin ailesinde alerjiye yatkınlık bulunuyorsa, edinilen evcil hayvana karşı alerjik tepki görülebilir. Evcil hayvan alerjileri, burunda akıntı ve tıkanma, gözde kaşıntı ve sulanma, astım, egzama ve kurdeşen gibi belirtilerle ortaya çıkar. Chincilla (kedi cinsi) ve kısa tüylü fino köpeği, at, kedi dahil evcil hayvanların çoğu alerji belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Hayvanlardan uzak durmanın yanı sıra ilaçlar ve aşıyla da evcil hayvan alerjileri tedavi edilebilir.
balgam nedeniyle sürekli ve yorucu olabilir. Bazen tek bulgu bu kesilmeyen öksürükler olabilir. Öksürük atakları genellikle gece ve sabaha karşı olur. Yapılan solunum testleri tanıyı kesinleştirir. Kan ve deri testleri, nedeni bulmaya yöneliktir.
Tedavi: Astımda tedavi, atak döneminde ve koruyucu olmak üzere ikiye ayrılır. Atak tedavisi, çocuğun bulgularına göre hafif ise ayakta, solunum güçlüğü fazla ise hastanede yapılır. Asıl önemli olan, atak geçtikten sonra koruyucu tedaviye başlanmasıdır. Öncelikle kortizon olmayan ilaçlar denenir. Daha sonra doz ayarlanarak alerjik rinit'te olduğu gibi lokal etkili kortizonlu ağız spreylerine başlanır. Çok ağır olgularda ağızdan kortizon kullanılabilir. Eğer giderek artan dozlarda ilaçlara rağmen iyilik sağlanamıyor, atak sıklığı azaltılamıyorsa, deri testi sonuçlarına göre aşı uygulamasına geçilebilir. Astım, tedavi ile düzelen ancak tekrar eden bir hastalıktır. Amaç, korunma olmalıdır. Astım tanısı alan çocukların sigara dumanından uzak kalması gerekir. Evde evcil hayvan bulundurmamalı, odanın döşenmesinde ve temizliğinde ev tozu akarlarını yok edecek önlemlerin alınması ve koruyucu tedaviye, doktor sonlandırana kadar devam edilmesi önemlidir.
Alerjik göz hastalıkları
Atopik göz sorunları, genellikle alerjik rinit ile birlikte olur ve ani başlar. Toz, polen, küf gibi alerjen madde ile temastan birkaç dakika sonra bulgular kendini gösterir. Gözde kaşınma, sulanma, yanma, göz kapaklarında şişme, kızarıklık olur. Beraberinde göz bebeğinde de alerji oluşursa ışığa bakamama şikayeti de gelişir.
Tedavi: Öncelikle bol su ile yıkanarak etken, mekanik olarak uzaklaştırılır. Sodyum kromoglikat içeren damlalar tedavide ilk seçilen ilaçlardır. Daha ciddi durumlarda göze uygulanan antihistaminikli ve kortizonlu damlalar kullanılır.
Çocuğun alerjik olup olmadığı nasıl anlaşılır? Şikayetlerin öyküsü sorgulandıktan sonra yapılan muayene ile önce hastalığın ne olduğu tanınır, daha sonra bu hastalığın alerjik olup olmadığına bakılır. Kanda alerji düzeylerinin yüksek olması ve deri testi hastalık konusunda kesin sonuç verir. Engellenemez, frenlenebilir
Alerjik hastalıklar genetik, çevresel ve immünolojik unsurdan oluştuğu için tamamen ortadan kaldırılamaz. Ancak ortaya çıkış yaşı ve şiddeti değiştirilebilir. Çevresel faktörler ve ortam değiştirilerek immün sistemin yanıtını değiştirmek mümkün olabilir. Çocukta alerjiyi ilaçsız tedavi etmek mümkün değildir. Alerjik hastalıklarda tamamen şifa anlamında tedavi yöntemi yoktur. Kullanılan ilaçlar, semptomları kontrol altında tutmaya ve yaşam kalitesini yükseltmeye yöneliktir. Ancak çocukluk çağı alerjileri erişkinlerden farklı olarak; çocuk adölesan çağa girdiğinde uykuya dalar, yani semptomlar kaybolur, ilaç ihtiyacı azalır ve kaybolur.
Alerjik çocuğu olan ailere tavsiyeler
Hastalıktan korkmayın: Alerjik çocuğu olan aileler; hastalıktan korkmamalıdır ve onunla birlikte yaşamayı öğrenmelidir.
Psikolojinizi bozmayın: Çocuğunuzdan daha fazla hasta psikolojisine girip kendi yaşantınızı ve çocuğunuzunkini yaşanmaz hale getirmemelisiniz. Çocukluğunu yaşatın: Onun çocukluğunu yaşamasına izin vermelisiniz.
Yasaklarla bunaltmayın: Yasaklar, alerjik çocuğun hastalığını ağırlaştırabilir. Aileler bu anlamda çocukların neredeyse tüm hayatlarını kısıtlıyorlar; dışarı çıkmayacaksın, oynamayacaksın, kumda oynamayacaksın, koşmayacaksın, spor yapmayacaksın, kalın giyineceksin gibi...
Oysa oluşturulacak yasaklar listesi; çocuğu anksiyeteye sokup var olan yakınmalarının artmasına ya da uykuya dalmış olan hastalığını uyandırıp alerji atağı geçirmesine yol açabilir. Spor yaptırın: Spor yapmasına izin verin. Çocuk ilacını kullandığı sürece istediği sporu yapmakta serbesttir .
Uzmana gidin: Bir çocuk alerji ve immünoloji uzman doktorundan bilgi alın.
Tedaviyi aksatmayın: Çocuğunuzun kontrollerini ve tedavisini zamanında yaptırın.
Alerji tedavisinde çevre kontrolü büyük önem taşır. Küçük önlemler etkili sonuçlar alınmasını sağlar. Bunlar;
• Tüylü ve yünlü giyecek ve eşyaları uzaklaştırın.
• Filtresi olan bir klima kullanın.
• Filtresi olan süpürge tercih edin.
• Akan, sızdıran muslukları ve duvar çatlaklarını tamir edin.
• Polen mevsiminde özellikle sabah saatlerinde camları kapalı tutun.
• Seyahat ederken otomobilinizin camlarını açmayın.
• Çim biçme, ağaç budama ve bahçe bakımı gibi işlerden uzak durun.
• Polen mevsimini, polen yoğunluğunun daha az olduğu deniz kenarı gibi yerlerde geçirin.
• Dışarıda giydiğiniz giysilerinizi, çalıştığınız ya da yattığınız ortamlardan uzak yerlerde değiştirin.
• Cildinizdeki ve saçlarınızdaki polenleri temizlemek için kısa bir duş alabilirsiniz.
• Kuru ve rüzgarlı havalarda mümkün olduğu kadar dışarıya çıkmayın.
• Havadaki polen miktarının sabah erken saatlerde daha yoğun olduğunu unutmayın. Dışarıya çıkmak için en ideal zamanlar; öğleden sonraları ve yağmur sonrasıdır. Yağmur, havadaki polenleri temizler.
• Dışarı çıkarken burun kanatlarına ve bıyık bölgesine vazelin ya da bu iş için üretilmiş jellerden sürebilirsiniz. Bu jeller polenleri tutarak, solunum yoluna giden polen sayısını azaltabilir.
• Havadaki polenler üzerine yapışacağından çamaşırlarınızı açık havada kurutmayın.
• Kürklerinde polen biriktirdikleri için evdeki hayvanlarınızı yatağınızdan ve koltuklarınızdan uzak tutun.
• Yastık, yorgan, çarşaf ve nevresimlerinizi alerjik olmayan toz geçirmeyen hurçlarda muhafaza edin. Çarşaf ve nevresimlerinizi 60 derecede yıkayın. • Halılar, özellikle uzun tüylü olanlar ev tozu, mayt ve polenler gibi çeşitli alerjenleri biriktirir. Bu yüzden halılarınızı yıkanabilir kilimlerle değiştirin.
Hazırlayan: Aytülike KESKİN