Bana bir masal anlat

Masallar, çocuklara okuma sevgisini ve okuma alışkanlığının da kazandırılması için iyi bir başlangıç, ama masal deyip geçmeyin, doğru bir yol izlediğinizde çocuklar üzerindeki etkisi çok büyük. İşte, konunun uzmanlarından masalların önemi, seçimi, süresi, masal anlatıcılığı ve masal anlatımı ile ilgili bilgiler ve tüyolar.

Giriş Tarihi: 26.10.2017 11:57
Bana bir masal anlat

"Ve hep mutlu yaşayacağız"
Psikolog Yegan Özcan / Hedefe Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi

Masalların çocukların gelişimi üzerindeki etkileri nelerdir?

Masallar, olağanüstü varlıkların başından geçen olağanüstü olayların yer ve zaman belirtilmeden anlatıldığı öykülerdir; değerli sanat, eğitim ve öğretim araçlarıdır. Masalların olumlu etkilerini şöyle sıralayabilirim:
- Masallar anlatan ile dinleyen arasında kurulan ilişkiyi kuvvetlendirir.
- İlişkiler arasında bağ kurmaya çalışan küçük yaş çocuklarının soyut düşünme becerilerinin gelişmesine katkı sağlar.
- Sebep-sonuç ilişkisine dair pratik olanağı sunar.
- Okuma sevgisi ve okuma alışkanlığı kazanılması için iyi bir başlangıçtır.
- Anadil gelişimine önemli düzeyde katkı sağlar.
- Hayal gücünün gelişmesine yarar.
- Yaşama dair öfkenin boşaltılabileceği; olumsuz duyguların yansıtılabileceği objeleri barındırır (cadı, kötü adamlar, vb). Konumuz "masal sevdirmek", evet ama ben bunu "kitap okumayı" sevdirmek çerçevesinde değerlendirmek istiyorum. Çocukların kazanmasını umut ettiğimiz alışkanlık 'okuma' alışkanlığıdır. Okuma alışkanlığı ve davranışı; entelektüel kazanımın haricinde çocukların dil, duygusal ve bilişsel gelişimlerine dair ciddi katkı ve hatta iyileştirici etkiye sahiptir.

Dil gelişimine katkısı: Yapılan araştırmalar, henüz bebeklik döneminde kendisine masal okunan çocukların, konuşma yaşına (yaklaşık olarak 2 yaş) geldiklerinde, masal okunmayan akranlarına kıyasla en az 300 kelime daha zengin bir sözcük dağarcığına sahip olduklarını gösterir. Elbette ilerleyen yaşlarda devam eden bu alışkanlık; artan sözcük dağarcığı ve akıcı konuşma gibi birçok katkıyı da beraberinde getirir.

Duygusal gelişimine katkısı: Birçok ebeveyn tekrar ve tekrar aynı kitap ya da hikayeyi okumasını istemesinden yakınır çocuklarının… Başka hikayeler ve kitaplar okumaya teşvik etmeye çalışır ve çoğu zaman neden aynı şeyi tekrar ve tekrar dinlemek istediğini anlamlandıramaz. Aslında bu, çocukların oldukça sağlıklı ve kendinden menkul bir kendini iyileştirme sürecidir. Dışsal ya da gelişimsel sebeple endişe yaşayan bir çocuk, masal içeriğinde bir temayı endişe ve/veya korkusu ile özdeşleştirmiş olabiliyor çoğu zaman ve aslında o temayı tekrar ve tekrar dinleyerek zihninde o endişe yumağını çözümlüyor. Terapilerde de yapılmaya çalışılan ya da daha doğrusu çocukların ihtiyaç duyduğu şey budur ve terapistler de bu duruma oyun terapi unsurları, hikayeler vb araçları kullanarak destek olmaya çalışırlar. Birçok masalda biliyoruz ki kötüler, iyiler, doğrular, yanlışlar vardır, ancak hep mutlu sonla biterler. İşte asıl iyileştirici etki küçük yaş çocuğu için buradan geçer, 'Ve hep mutlu yaşadılar.....' o zaman der küçük çocuk ve aslında şöyle düşünür; 'Ve hep mutlu yaşayacağız......'

Bilişsel gelişime katkısı: Yeni nesil çocuklarda mı sıkça rastlanıyor, yeni nesil ebeveyn ve sağlıkçılar mı bu gözle bakıyor ve beklentilerini bu doğrultuda yapılandırıyor büyük bir tartışma konusu, fakat sıklıkla karşılaşılan durumlardan iki tanesi 'dikkat eksikliği' ya da 'öğrenme güçlüğü'. Okuma alışkanlığı, okul çağı öncesinde ciddi bir önleyici hizmet ve sonrasında da iyileştirme aracı olarak işlev gösterir. Okumak ya da küçük yaşlarda dinlemek kendinden menkul sabır, öz denetim mekanizmalarını aktive eder ve geliştirir. Bu iki mekanizmanın, dikkat eksikliğine dair problem yaşanmaması için geliştirilmesi önemlidir, yaşandığında ise destekle yükseltilmesi gereken becerilerdir.

Öğrenme güçlüğüne dair ise zihinselleştirme, kavramsallaştırma; yani sözcükler arası ilişki kurma, fikir yürütme, tahminde bulunma, okuduğunu anlama gibi bilişsel işlemlerin geliştirilmesi gerekir. İşte okuma/dinleme tüm bu bilişsel işlemler için bir hazine değerindedir demek yanlış olmayacaktır.

"Onu masal dinlemeye teşvik edin"

Masallar çocuklara nasıl sevdirilebilir? Bazı çocuklar masal okunmasından hoşlanmıyor… Bu çocuklar için nasıl bir yol izlemek gerekir?
Çocuklara masal ve/veya kitap okumayı sevdirmenin en direkt yolu, gerçekçi olmak gerekirse ebeveynin gerçekten okumayı sevmesi ve gerçeklik çerçevesinde davranışı ile de örnek olmasından geçiyor. Sonuçta evinde kütüphane olan, kitaplara değer verilen, kitap için para harcanan ve bu alışkanlık için özenle zaman ayrılan bir evde büyüyen bir çocuk, çaba sarf etmeksizin bu davranışı keyifle kazanacaktır.Ama erken yaşlar itibari ile çocuklarla beraber kitapçıya gitmek, orada nasıl davranılması gerektiğine dair önceden keyifli bir sohbet etmek, kitapları incelemek ve önceden kararlaştırılmış bütçe dahilinde kitap satın almak, çocukların odasında erişebilecekleri yükseklikte kitaplara ait bir yer organize etmek, onların okuma alışkanlığını kazanmaları için doğru adımlar olacaktır.

Masalların çizgi filmlerini izlemekle ilgili düşünceleriniz neler? Örneğin; internette Alaaddin'in Sihirli Lambası hikayesinin çizgi filmini açıp izlediğinizde, sanki kısa yoldan zengin olmanın güzel bir şey olduğu anlatılıyor gibi hissediyorsunuz… Bu konudaki fikirleriniz neler?
Öncelikle değil masal, hiçbir metnin filmlere aynı mesaj ile aktarılabildiğinden emin değilim. Çünkü kitaplar okuma boyunca bizlere zihinselleştirme, çıkarım yapabilme ve fikir yürütebilme olanağı sunar. Filmler ise ayrı bir değer olmaları ile birlikte özellikle küçük yaş grubu için çok daha hazır ve yapılandırılmış bir şekilde hikayeyi sunarlar. Elbette filmlerde çok değerli alt metinler var, ama küçük yaş grubu; yani soyut düşünme becerisi gelişmemiş/gelişmekte olan çocuklar için gördüklerinin ötesinde bir şeyi hayal ve/veya tahayyül etmek gelişimsel süreç sebebiyle pek mümkün olmuyor. Bu sebepledir ki izlemekten ziyade klasiklerin önce okunması taraftarıyım. Alaaddin'in Sihirli Lambası'na gelecek olursak, internetteki çizgi film nasıl bir anlatım yolu seçmişti bilmiyorum elbette, ama benim hatırımda kaldığı kadarı ile verilmeye çalışıldığını düşündüğüm mesajı kısaca paylaşmak isterim. Aslında bu okuma stili ile de çocuklarla çalışıyoruz diyebiliriz... Tüm olaylar çerçevesinde aslında ana fikir; sevgiye, sevilen kişiye, huzura ancak sevgi ile ulaşabilirsin. Çünkü kolay ulaşılan maddi kazanımların kaybı da bu denli çabuk olabilir ve sevenler aslında bu güçlükleri aşabilirlerse huzur ve mutluluğa erişebilirler. Kazanılanların kalıcı olması için hak edilmesi, kazanmak için çaba sarf edilmesi ve iyi niyet, sabır, sebat ile hareket edilmesi gerekir. Ancak masallar çokça evriltildiği ve kısaltıldığı için algılanan mesajlar da karışabiliyor. Naçizane önerim; küçük yaş çocuklarına kısa ve bol resimli halleri okunacak olsa dahi, öncesinde evin kütüphanesine orijinal masalın alınması, gelecek yıllarda okuması için muhafaza edilmesi ve elbette keyif alıyorsa anne-babanın hatırlamak için önden uzun/orjinal halini okuması keyif verici ve zenginleştirici bir süreç olacaktır. Ben çocuğum olmadan önce de, okuduğum ve okumadığım birçok çocuk masalını edinip keyifle okudum. Masallardaki sembolizasyonu okumak, gerçek hayatta ilişkilere dair de birçok alt mesajı okuyabilmeye dair önemli katkı sağlıyor zihinlerimize...

Peki, klasik masallarla ilgili görüşleriniz neler? Örneğin; bir ara Kırmızı Başlıklı Kız gibi, kurdun büyük anneyi yediği türden masalların anlatılmasının sakıncalı olabileceği ile ilgili makaleler yazıldı. Bu doğru mu?
Masallar gerçeküstü hikayelerdir, okuyucuya sembolizasyon yolu ile mesajlar iletirler ve mutlu biterler, bu sebeple klasik masalların doğru ton ve masalı doğru algılayan bir yetişkin tarafından okunması ve belki çocuk istekli ise üzerinde sohbet edilmesi bence işlevsel ve sağlıklıdır.

Masal okuma saatleri nasıl ayarlanmalı? Günde ortalama kaç dakika masal okumak ideal?
Uyku öncesi rutini olarak belirlemek bence uygun. Ama onun haricinde de gün içerisinde sık sık (çocuğun daha sakin olduğu saat dilimlerinde, çünkü hareketli etkinlik ihtiyacı olduğu bir zaman diliminde teklif ederseniz, sıkıcı bir fikir olarak nitelendirecektir) teklif etmek, istediğinde de, istediği kadar okumak yararlı olacaktır.

Çocukların masal anlatmasını sağlamalı mıyız?
Çocukların hayatı zaten masal. Hayal dünyası onlara öğretilecek bir şey değil, zaten bu güce sahipler. Ancak anlattıkları hikayeleri keyif alarak, heyecan ve merakla dinlemeleri ve ardından hayal kurarak ve bunu bir kurgu dahilinde anlatmaları motivasyonlarını pekiştirecektir.

Masal seçiminde bunlara dikkat edin!

Çocuklara okunacak masallar yaşa uyumluluğa göre titizlikle seçilmeli. Çünkü uzunluğu ve içeriği yaşa göre farklılaşabiliyor. Yani çok güzel ve değerli bir kitap, uzunluğu ve az resim içermesi sebebi ile 3 yaş çocuğu için sıkıcı olabilirken, fazla resimli ve okuyucunun hayal gücüne yer bırakmayan ve çok kısa hikayeler 5-6 yaş çocukları için keyif vermeyen tercihler olabiliyor. Çok fazla yıkıcılık içeren masallardansa daha naif masallar tercih edilebilir. Ancak kitap okumak, yemek yemek gibidir; sevmediyseniz devam edemezsiniz. Dolayısıyla çocuğunuza kitaplara dair seçim hakkı tanımanız hem sizi keyif ve sabırla dinlemesi hem de ileride okumayı seven, okuma bilinci olan bir birey olması için önemli! Klasikler ile başlanması önerimdir. Çocuğun da hayal gücünü kullanmasına olanak tanıyan masallar özellikler tercih edilebilir.

Masal anlatıcılığı

Masallar bizleri özellikle de çocukları büyülü, zamanın ve makanın olmadığı bir diyara götürürler. Kendimizi o kahramanlarla özdeşlestirir, onlarla yaşarız tüm maceraları. Masalları, masal anlatıcılarından dinlemek ise bir başkadır.

Bu coğrafyada hikaye anlatma kültürü, yüzyıllar boyu devam eden bir gelenektir. Bu hikayeler, çoğu zaman insanların hayatlarından alınan kesitler, tarihi olaylar, mitler, efsaneler ve destanları konu edinmiştir. Hikaye anlatma geleneği yüzyıllar boyunca gelişerek ve yeniliklere ayak uydurarak ilerlemiş, modern hayata geçişle birlikte iz ve etkilerini görsel sanatlarda da göstermiştir. Sözlü anlatım aynı zamanda önemli bir kültür aktarma aracıdır. Anlatmak, bireyin sosyalleşmesini sağlayan en önemli enstrümanlardan birisidir. Sosyalleşme de insanın hayatını birçok bakımdan kolaylaştırır ve daha zevkli hale getirir. Masallar da sosyalleşme aracı olduğu kadar çocukların sosyalizasyon süreçlerinde de kullanılmıştır. Daha birkaç kuşak öncesine kadar özellikle büyükbaba ve büyükanneler çocukların sosyalizasyon süreçlerinde masalları yaygın olarak kullanmışlardır. Metropol hayatı ve gelişen teknoloji ile masal anlatıcısı büyüklerin yerini, hızla dijital masalcılar aldılar. Artık anne ve babalar daha az masal bilir ve aktarır oldular. Oysa uzmanlar çocukların hayatında masalların hala çok önemli olduğunu söylüyor. Masallar çocuklar ile yetişkinler arasındaki bağ/köprü olabilir. Yeter ki doğru kurgulanıp doğru şekilde aktarılabilsinler. Masal ve masal anlatıcılığına ilgi son yıllarda yeniden canlanmaya başladı. Birçok usta masal anlatıcısı farklı ortamlarda dinleyicisi ile buluşuyor. Pek çok kişi masal anlatma teknikleri üzerine çalışmaya başladı bile… Biz de Anadolu kültürünün unutulmaya yüz tutmuş, en eski sanatlarından biri olan "Hikaye Anlatma Sanatı"nın Türkiye'de modern bir yorumla yeniden canlanması için çalışmalar yürüten, bu alanda Türkiye'deki ilk kurumsal yapı olan Seiba'nın kurucularından her biri Hikaye Anlatıcısı ve Eğitmeni olan Tiyatro ve Dans Pedagogu Nazlı Çevik Azazi, Sınıf Eğitmeni Şeyda Çevik, Hareket ve Ses Eğitmeni Ayşe Senem Donatan ile sizler için konuştuk.

"Masallar sayesinde çocukların hem empati becerileri hem de kendi çözümlerini bulma deneyimleri çalışır"

Çocukların masal dinlemesi neden gerekli sizce?
Şeyda Çevik:
Çocuklar, masal dinlerken biz yetişkinlerin geçirdikleri süreçleri çok daha derinlemesine yaşarlar. Çünkü masallar çocukların dilini konuşur. Onların hayallerinde kurdukları birçok şey masallarda gerçektir. Kahramanın karşısına çıkan devler, yaratıklar, periler, sihirli anlar çocuklara tanıdık gelir. Bu yüzden masal dinleyen çocuklar kendilerini çok kolay bir şekilde o diyarlarda bulabilir. Çocuklar masalı kendi tahayyüllerinde yaşamaya başlayınca, masal karakterleriyle birlikte duygudan duyguya, halden hale geçerler; onlarla birlikte heyecanlanır, şaşırır, onlarla birlikte korkar ya da kahramanca mücadele ederler. Duygu merkezleri güçlü bir şekilde uyarılan çocuklar kahramanların karşılaştığı sorunları kendi sorunlarıymış gibi deneyimler ve çözüm üretirler. Böylelikle hem empati becerileri hem de kendi çözümlerini bulma deneyimleri gelişir. Çocukların özgüvenleri artar. Bilimsel araştırmalar göstermektedir ki; küçük yaşta düzenli masal dinleyen çocuklar masal dinlemeyen çocuklarla kıyaslandığında, yetişkinlik dönemlerinde karşılaştıkları problemlerle çok daha rahat baş edebilirler. Ayşe Senem Donatan: Masalların hem yetişkinlerin hem de çocukların ruhsal gelişiminde son derece etkili bir işlevi var. Büyümek ve gelişmek başlı başına bir gerilim kaynağı... Masallar kendi içlerinde barındırdıkları hayat deneyimleri ve bilge sözlerle bu gerilimin azalmasına katkı sağlıyorlar. Örneğin; masaldaki kötü karakterlerin vahşice cezalandırılması çocukların da yetişkinlerin de ruhunun derinliklerindeki adalet duygusunu güçlendiriyor. Ruhun dili aklın dilinden çok daha farklı olduğu için, günümüzde rasyonel yaklaşımlar masallardaki "vahşeti'' acımasız bulup yargılıyor. Oysa yargılamak yerine, masaldaki sembolik vahşetin ruh dilindeki manasını araştırmak, idrak etmek ve anlatırken de bu bilinçle anlatmak gerek. Masallar konusundaki "rasyonel'' önyargıların önüne ancak, nitelikli araştırma ve idrak çabasıyla geçilebileceğine inanıyoruz.

Ayşe Senem Donatan: Masalların hem yetişkinlerin hem de çocukların ruhsal gelişiminde son derece etkili bir işlevi var. Büyümek ve gelişmek başlı başına bir gerilim kaynağı... Masallar kendi içlerinde barındırdıkları hayat deneyimleri ve bilge sözlerle bu gerilimin azalmasına katkı sağlıyorlar. Örneğin; masaldaki kötü karakterlerin vahşice cezalandırılması çocukların da yetişkinlerin de ruhunun derinliklerindeki adalet duygusunu güçlendiriyor. Ruhun dili aklın dilinden çok daha farklı olduğu için, günümüzde rasyonel yaklaşımlar masallardaki "vahşeti'' acımasız bulup yargılıyor. Oysa yargılamak yerine, masaldaki sembolik vahşetin ruh dilindeki manasını araştırmak, idrak etmek ve anlatırken de bu bilinçle anlatmak gerek. Masallar konusundaki "rasyonel'' önyargıların önüne ancak, nitelikli araştırma ve idrak çabasıyla geçilebileceğine inanıyoruz.

Masalı anlatma şekli ne kadar önemli?
Ayşe Senem Donatan: Masallar ruhun dilini konuşur dedim ya, işte bu dili duyabilmek için insanın kalp kulağını, diğer bir değişle can kulağını açması gerekir. Masallar aklın gözüyle, aklın sözüyle anlaşılamazlar. Eğer kalbimizi açıp onları dinlemeye niyet edersek, masallar bize bin yıllardan beri hayatta kalmayı başarabilmiş hakikatleri öğretirler. Sezgileri çok gelişkin olduğu için çocuklar bu gerçeği bilirler ve masalları can kulağıyla dinlerler. Biz yetişkinler de çocukları kendimize örnek alırsak, masallardan hem kendi hakikatimize dair hem de evrenin hakikatine dair birçok bilgelik öğrenebiliriz. Hele ki dinlediğimiz masalı anlatıcı gerçekten yaşıyor gibi anlatabilirse işte o zaman dinleyenlerin beyninde masalın içinde yaşanan tüm olaylar kendi yaşadıkları bir deneyim olarak kaydedilir. Beyin açısından bir şeyin hayal ya da gerçek olması herhangi bir fark yaratmadığından masaldaki tüm bilgece deneyimler artık bizim deneyimimiz olur. Belki bilinçli olarak kaydedileni idrak etmemiz yıllar alabilir, ama artık o deneyimin bilgisi bize geçmiştir. Kalp kulağımızı açık tutmaya devam edersek, kaydedilen bilgi zor zamanlarımızda bize rehberlik eder, biz bile şaşırırız; "Nereden biliyorum ben bunu?'' diye. Lafın kısası; masallar şaşırtır, eğlendirir ve yaşamla baş etmemizde hem bize hem de çocuklarımıza rehberlik ederler. Masal deyip geçmeyelim..

Sadece hikaye anlatmak değil, anlatıcının farkındalığı da çok önemli.?

Masal anlatıcılığıyla tanışmak isteyen yetişkinlere yönelik eğitimlere kimler katılıyor?
Ayşe Senem Donatan:
"Ben hayal kuramıyorum'' diyerek gelen de var, "Masallar çok saçma, ama çocuklar seviyor, mecbur anlatıyoruz'' diyerek gelen de var. Çocuklarına daha etkili masal anlatmak için eğitime katılan ebeveynlerin, torunlarıyla veya yeğenleriyle daha sıcak bir paylaşım yaşamak için masalların dünyasını yakından tanımak isteyen büyükanne ve büyükbabaların, teyzelerin, amcaların, halaların, dayıların sayısı artıyor. Yetişkinler çocuklarla ilişkilerini geliştirmek amacıyla geliyorlar, eğitim esnasında kendi içlerindeki yaratıcı çocukla tanışıp şaşırıyorlar.

Sizce anlatıcının farkındalığı ne kadar önemli?
Ayşe Senem Donatan:
Yetişkinlerin kendi içlerindeki yaratıcı dinamiklerinin, yani en temelde hayal kurma ve imge görme yetilerinin, imgeleri söze dökebilme becerilerinin farkına varmalarını sağlamak çok önemli! Her insan biricik. Herkesin farklı algı yönelimleri ve faklı estetik ifade becerileri var.
Herkesin anlatmak istediği masalı kendi biricik tarzıyla anlatmasının, diğer bir değişle kendi içinden geçirerek doğurmasının koşullarını yaratmaya çalışıyoruz. İyi birer ebe olma gayretindeyiz. Elbette bu koşulları sağlamak o kadar kolay değil. ''Masal anlatmakta ne var ki, çocuk işi'' diyen birçok insan var. Oysa masallar ruhun dilini, sembolik dilini konuşurlar ve günümüzün modern tahayyülünün çok daha ötesinde bir anlam derinliğine sahiptirler. Bir masala yaklaşırken ona salt yazılı bir metin olarak yaklaşamayız. Her masal sözlü gelenekle binlerce yıldır dilden dile, kulaktan kulağa aktarılan canlı bir organizmadır. Masala ancak yaşayan bir varlık olarak yaklaşırsak, ona hak ettiği değeri verebiliriz ki tahmin edersiniz bu da o kadar kolay bir iş değildir. Sanırım masalların gücünü sezen ebeveynler gün geçtikçe artıyor. Eğitim sürecinde hayal kurmanın beynin doğal bir işlevi olduğunu ve "hayal kuramamak'' diye bir olgu olmadığını teorik bilgiler ve uygulamalı oyunlarla öğreniyorlar. Sonunda herkes hayal kurmanın ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu deneyimleyerek ayrılıyor. Masalları saçma bulan ya da masalları sadece rasyonel aklın kalıplarıyla algılamaya çalışan katılımcılar da masalların derinliğine dair bilgi ve deneyim sahibi oluyorlar.

Seiba bünyesinde hangi çalışmalar yapılıyor? Sizin etkinliklerinize katılmak isteyenler size nasıl ulaşabilir?
Şeyda Çevik:
Seiba Sahnesi, Seiba Okulu ve Seiba Bahçesi başlıklarıyla topladığımız çok sayıda eğitim ve etkinliğimiz var. Seiba Sahnesi'nde her ay çocuklara ve yetişkinlere yönelik masal anlatı etkinlikleri düzenliyoruz. "Ustalarla Buluşma'' etkinliklerine bazen Anadolu'nun geleneksel anlatıcıları veya dünyanın farklı yerlerinden ünlü hikâye anlatıcıları bazen de "Hikaye Anlatma Sanatı'' üzerine çalışma yapan psikologlar, antropologlar, sosyologlar, gezginler, tarihçiler ve felsefeciler hikaye severlerle buluşuyor. "Hikaye Anlatma Sanatı''nı temel alan iki tane uzun dönem eğitim programı yürütmekteyiz. İlki; profesyonel Hikaye Anlatıcısı olmak isteyenler için 2 yıl süren "Anlatıcının Yolu'' adlı bir meslek eğitimidir. İkincisi ise; 10 ay süren "Anlatan Öğretmen'' eğitimidir. Bu eğitim hikaye anlatıcılığını sınıf ortamına taşımak, ders müfredatını hikaye gibi anlatmak isteyen öğretmen ve eğitimciler için tasarlanmıştır. Her iki eğitimin sonunda katılımcılar uluslararası tanınırlığı olan bir sertifika almaya hak kazanırlar. "Çocuk Masalcılar" adı altında 6-12 yaş aralığındaki çocuklara yönelik kısa süreli anlatıcılık eğitimleri de düzenliyoruz. Bu eğitimlerin bazıları şehirde, bazıları ise doğanın içinde 3-4 günlük yoğunlaştırılmış kamplar şeklinde yürütülüyor. Eğitimler ve etkinliklerimiz hakkında ayrıntılı bilgiye www. seibaanlatimerkezi.com adresinden ulaşabilirsiniz

Masal anlatıcılığı sanatsal bir ifade yoludur

Almanya'nın Thüringen eyaletinde 2001 yılından bu yana her iki yılda bir, hikaye anlatma sanatı alanında çalışmalar yapan kişilere verilen Thüringen Masal ve Efsane Ödülü'ne bu yıl (2017 ödülü) değer görülen Nazlı Çevik Azazi, masal anlatıcılığının insanlık kadar eski bir sanat olduğunu söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Gökkubbenin altında insan olarak var olmaya, kendimizi dil denen sembolik sistemle anlatmaya başladığımız zamandan beri masallar anlatıyoruz. Bu masallar aracılığı ile; evreni, içinde yaşadığımız gezegeni, kendimizi ve ilişkileri anlamaya ve yeni anlamlar yaratmaya çalışıyoruz. Berlin Sanat Üniversitesi'nde "Tiyatro Pedagojisi" alanında yüksek lisans yapmak için 2007 yılında Berlin'e gittim. 2008 yılında üniversitede eğitimime başladım. Biz bu eğitimde disiplinler arası çağdaş tiyatro uygulamaları yapıyorduk. Ayrıca öğrendiğimiz tüm uygulamaları birlikte çalışacağımız gruplara (çocuklar, gençler, yetişkinler, yaşlılar) pedagojik yollarla nasıl aktaracağımızı öğreniyorduk. Çalıştığımız bu alanlardan birisi de "Hikaye Anlatma Sanatı"ydı. Ben ilk derste gördüğüm ve birebir deneyimlediğim bu sanata aşık olmuştum. İki yıllık yüksek lisans süreci boyunca bu alanda hem teorik hem pratik birçok ders gördük. Daha sonra yine aynı üniversitede "Sanatsal Anlatım-Eğitimde ve Sanatta Hikaye Anlatıcılığı" isimli bir bölüm açıldı. 1.5 yıl süren bu eğitimde Avrupa'nın birçok farklı ülkesinden gelen usta hocalarla çalışma şansı yakaladım. Böylece alanda derinleşmeye başladım. Daha sonra sadece bu alanda çalışmaya karar verdim. O zamana kadar birçok farklı sanatsal ifade yolu denemiştim. Dans, tiyatro, performans sanatı. Ama hiçbiri beni hikaye anlatıcılığı kadar etkilemedi. Hikaye anlatıcılığı tüm sanatları kapsayan, seyirci ile birebir samimi bağlar kurabileceğimiz, muhabbet kültürünü hep birlikte deneyimleyebileyeceğimiz bir sanat. Bu beni o kadar çok etkiledi ki bütün birikimlerimi, aldığım tüm eğitimlerimden öğrendiklerimi ve deneyimlerimi "Hikaye Anlatma Sanatı" başlığı altında toplamaya karar verdim. Seiba ekibi ile birlikte bu alandaki en büyük hayalimiz Avrupa'daki hocalarımızdan öğrendiğimiz metodoloji ile Anadolu topraklarındaki anlatı geleneklerini ve bu coğrafyanın manevi geleneklerini hikaye anlatıcılığı sanatında buluşturabilmek. Bunu yaparken de evrensel insan değerlerini ön plana çıkartan, dünyadaki her kişiye hitap eden çağdaş bir hikaye anlatma sanatı metodu geliştirmek. Böylece Seiba olarak dünya çapında bir çekim merkezi oluşturmak."

Çocuklara sorduk: Masal ne demek ?

- Benim için güzel bir hayal demek.?
- Benim için masal bir rahatlık, mutluluk ve güzel bir şey demek.
- Masal dinleyince kendimi bir hayal dünyasında hissediyorum.
- Benim için masal yarın okulda anlatacaksa uyuyup sakinleşmek ve güzel masal anlatmak demek.
- Masal benim için uyku getiren bir şey ve dinleyince farklı gezegenlere gidiyorum.
- Hikaye ve uyumak için lazım olan şey demek.
- Masal benim için farklı farklı ve uyku getiren güzel cümleler anlamına geliyor.
- Masal benim için karakterlerin olduğu yer.
- Benim için masal yepyeni bir dünya. Ben masal dinlerken bir dünyadan bir dünyaya geçiyormuşum gibi oluyor.
- Eğlence demek. Mesela gece 9 oldu diyelim. Uyumaya yarar o zaman.
- Masal benim için eğlence ve kulağın gelişmesi demek…

Çocuklara sorduk: okulda masal olmalı mı ?

- Derslerde masal olmazsa çok sıkılırız. Durmadan yeni şeyler öğrenip durmadan onları çalışırız, ama masal anlatılırsa daha eğlenceli olur.
- Okulda masal okunmazsa hep sıkıcı, hep renksiz, hep beyaz, hep çok sıkıcı şeyler düşünürüz.
- Bence öğretmenler masalı derslerde anlatmalılar. Masal olmazsa sıkıcı olur. Sıkıcı olunca da öğrenemeyiz. Öğrenemezsek de beynimiz daha çok gelişmez. Yani öğrenirsek masallarla dolu bir matematik gelecek bizim beynimize.
- Çocuklar derste sıkıldığında öğretmen azıcık masal anlatırsa çocuklar için bu zevkli olur.
- Bence öğretmenler masal anlatmazlarsa çok sıkıcı olur.
- Masal okunursa hem dersler daha eğlenceli olur hem de çocuklar daha çok eğlenir ve akıllarında daha renkli bir dünya kalır.
- Bence masalları derste kullanırlarsa çocuklar daha çok eğlenir ve hem kendileri eğlenmiş olur hem ders yapmış olurlar. Mesela okulu sevmeyen çocuklar okulu sevmeye başlar.
- Mesela matematiği masalla anlatsalar daha eğlenceli olur.
- Derste öğretmenler masal anlatırsa hem biz eğleniriz ve dersi yapmış oluruz hem de öğretmenler mutlu olur. Zaten öğretmenlerin de mutlu olması gerekiyor.

Masallara gönül vermiş bir yazardan: Hadi masal anlatalım

Çocuklara nasıl masal anlatılır ? Masal ortamı nasıl hazırlanmalı ? Masal anlatırken hangi vurgu nerede yapılmalı ?
Masallar ve masal anlatmakla ilgili en çok sorulan soruların cevaplarını "hadi masal anlatalım" kitabında bulacaksınız.


Sizlere masalların büyülü dünyasını keşfedeceğiniz bir kitaptan söz etmek istiyoruz: "Hadi Masal Anlatalım". Masal üzerine yaptığı araştırmalar ve çalışmalarla bilinen, Kidsnook Masal Akademi'nin de kurucu ortaklarından Ayşegül Dede'nin kaleme aldığı bu kitap, yazarın yaklaşık 13 seneye yaklaşan masallar üzerine yaptığı araştırmaları, eğitimleri ve deneyimlerinin bir birikimi ve masallarla büyümesi arzu edilen bir neslin anneleri için bir başucu kitabı… Masal anlatıcılığını A'dan Z'ye her yönüyle inceleyen, çocuklara masal anlatmaya ve masallardan oyunlar üretmeye dair altın değerinde pratik öneriler sunan Ayşegül Dede ile alanında ilk ve tek olan kitabının ayrıntılarını konuştuk.

Öncelikle kısaca kendinizden bahseder misiniz? Masal konusuna gönül vermeye nasıl başladınız? ;
2 çocuk annesiyim. Kızım 8, oğlum 13 yaşında. İstanbul'da 2012'de kız kardeşim Betül Gece ile beraber Kidsnook Masal Akademisini kurduk. Konya Selçuk Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Yazılı ve sözlü edebiyatta masalların insanlar üzerindeki etkisi çok büyük. İnsanlar korkuları ile yüzleşmek için masalları kullanmış ve yüzyıllar boyu bu masallarla kendilerini rehabilite etmiş. Anlatıcılık aynı zamanda büyülü bir performans sanatı. Sözcüklerden daha önemli olan duyguları aktarabilmek... Özellikle öğretmenlik yıllarım ve annelik serüvenimde masallar bana yol gösterici oldu. Ama masallara olan ilk ilgim çocukluktan gelme… Çocukluğum televizyonsuz bir evde geçti. 5 kardeştik. 1. sınıfa gidiyordum o dönem, annem ve babam televizyon karşısında çok vakit geçirdiğimize karar verip televizyonu evden çıkardı. Bilinçli ebeveynler olarak bu boşluğu bolca çocuk kitabı ve masal kasetleri ile doldurmaya çalıştılar. Walkman'imi kulağıma takar saatlerce masal dinlerdim. En çok da Adile Naşit ve Derya Baykal'dan masal dinlemeyi severdim. Tüm radyo tiyatrolarını takip ederdim. Tüm bu dinlediklerim ses ve tonlama ile ilgili kulağımın gelişmesini ve ayrıca masal ve hikaye repertuarımın da genişlemesini sağladılar. Kitapları çoğunlukla sesli okur, kendi sesimi kaydeder ve arkadan tekrar tekrar dinlerdim. Şimdi de öğrencilerime bunları yapmalarını tavsiye ediyorum.

Masal kitabı fikri nasıl çıktı ortaya?
Hadi Masal Anlatalım, alanında ilk ve tek olan bir kitap. Ebeveynlere ve öğretmenlere yönelik çocuklara nasıl masal anlatacaklarına dair tüyolar veren pratik bilgiler ve uygulamalar içeriyor. 2009'dan beri okullarda "Eğitimde Hikaye Anlatıcılığı" üzerine eğitimler düzenliyorum. Sınıf içi çocuklarla iletişimde ve etkili ders planlamalarında masallardan nasıl faydalanabilecekleri hakkında eğitim ve seminerler veriyorum. Hadi Masal Anlatalım kitabı bu eğitim ve seminer içeriklerinden hazırlandı.

Kitapta genel hatlarıyla nasıl bir içerik var?
Kitapta; masalın tarihçesinden dijital çocukların masallara neden daha fazla ihtiyacı olduğuna, masal oyunlarından tutun da beden dili, ses kullanımı ve anlatım tekniklerine, masal anlatmaya başlamadan önce motivasyon çalışmaları ve ortam hazırlamadan çokça merak edilen sorulara ne ararsanız bulmanız mümkün. Tabii özellikle son bölüm, öğretmen ve ebeveynlerin en keyif aldığı kısım. İki tane uygulamalı masala yer verdik. Masalı nasıl anlatabileceklerine dair yönergeler içeriyor. Ayrıca masalların benim sesimden ses kayıtlarını da kitaptaki karekod'u telefonunuza okutarak dinlemeniz mümkün. Ayrı iki masalın sonunda ise masaldan sonra çocuklarla oynanabilecek duyusal oyunları bulabilirsiniz.

Masallar neden önemli sizce?
Yeni nesil çocuklara dijital çocuklar, Z kuşağı ve kristal çocuklar diyoruz. Sanal dünyada çok vakit geçiren bu çocuklarla etkili iletişim kurabilmenin en kolay yollarından biri masallar… Özellikle okul öncesi dönemde çok masal dinleyen çocukların daha uzun, daha sağlıklı oyun kurduklarını görüyoruz. Dil becerilerini de yaşıtlarına göre daha iyi kullanabiliyorlar. İletişim; dinlemek ve anlatmak üzerine kurulu ise okul öncesi dönemde ve ilkokul çağında masal dinlemek ve masal anlatmak bu çocukların gelecekte, yani iletişim çağında kendilerine bir yer edinebilmeleri için çok kıymetli olacak. Ayrıca masalların insanlar üzerinde terapötik etkisi vardır. Korkular ile yüzleşmenin en güvenli yoludur. Öğretmen ve ebeveynler olarak en büyük görevimiz çocuklarımızı gerçek hayata hazırlamak. Güçlü ve problem çözme becerileri gelişmiş çocukların hayattaki başarı oranı daha yüksek olacak. Masallar sembolik dille yazılmıştır ve hayat mücadelesi, yani yaşam yolculuğunu anlatır bize. Hep mutlu sonla bittikleri için umut verir ve rahatlatır.

Kitabınızda detaylıca var, ama bize özetler misiniz, çocuklara nasıl masal anlatılmalı?
Yeni nesil çocuklara öncelikle kendinizi dinletebilmeniz lazım. Dikkatleri çok dağınık ve odaklanma sıkıntıları yaşıyorlar. Çocukların masalı dinlemeye başlamadan önce motive edilmeleri şart. İlk olarak ortam hazırlanmalı diyoruz. Kitapta 9 adımda masala hazırlık aşamaları detaylı olarak anlatılıyor. Bir masal halısı, ki bu evdeki herhangi bir kilim ya da pike olabilir, üzerinde oturmakla başlayabilirsiniz. Kalabalık gruplarda el ele tutuşup bir çember oluşturup masal halkası şeklinde oturmak da etkili olacaktır. Masala başlarken bir mum yakılabilir. Masal bittiğinde ise bu mumu hep beraber üfleyerek söndüreceğinizi söylemeniz faydalı olacaktır. Masal öncesi söylenen şarkı ve tekerlemeler de çocukları masal dinlemeye motive eder.

Çocuklara masalı sevdirmenin yolları neler?
Çocuklar sürekliliği olan şeyler sayesinde öğrenmeye başlarlar. Öncelikle masal dinleme alışkanlığı kazandırmak gerek. Belirli aralıklarla masal saatleri yapılmalı. Uyku öncesi masal saati olabileceği gibi ara ara gün içinde zihnen ve bedenen dinç oldukları saatlerde de masal anlatılmalı. Masal saati eğlenceli hale getirilmeli. Hatta onların verdikleri cevaplar ve öneriler ile masalın şekli değiştirilmeli. "Sus ve beni dinle" gibi bir tutum olmamalı. Her masal saati sonunda bir dilim meyve tarzı atıştırmalık da bu alışkanlığı kazanmalarına yardımcı olacaktır.

Ne zaman masal anlatmaya başlayalım?
Anneler daha hamileliklerinde masal anlatmaya başlamalı… Yenidoğan ve ilk bebeklik yıllarında da tekerleme ve parmak oyunlarıyla çocuğunuzu masal dinlemeye hazırlamalısınız. 18 aydan itibaren tekerlemelerin ardından kısa hikayecikler anlatılmaya başlanabilir. Klasik dünya masallarına 5-6 yaştan sonra başlamak uygun olacaktır.

Bazı masallar korkunç mu sizce?
Okul öncesi dönemde anlatılanlar ebeveynin süzgecinden geçmeli. Ancak unutulmaması gereken en önemli konu, çocuklara ne anlattığımızdan çok nasıl anlattığımız… Kaygı duymadan, neşeli ses tonu ve yüz ifadeleri ile anlatılan hiçbir şey onları korkutmayacaktır. Örneğin; Kırmızı Başlıklı Kız masalında kurdun kızı yutması korkutucu değildir. Hele hele bunu komik bir ses tonu ile söylerseniz... Hatta iyileştiricidir. Çocuk fikir üretmelidir. Anlatıcı korkmazsa çocuk da korkmaz, o eğlenirse çocuk da eğlenir.

Eğitimlerinizi nasıl takip edebiliriz?
Kidsnook instagram sayfası ve www.kidsnook.com.tr internet sitesinden bize ulaşabilirsiniz.

Hazırlayan: Zuhal EYÜBOĞLU - Murat AKTUĞ

ARKADAŞINA GÖNDER
Bana bir masal anlat
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA