Çocuklar ilk güçlü duygusal bağlarını anneleriyle kurarlar. Bu bağ bebek dünyaya gelmeden anne karnındayken başlar. Doğumla birlikte de devam eder. Doğan her bebek aylar ya da yıllar geçtikçe farklı duygularla tanışır. Bunlardan birisi de kaybetme korkusudur. Bu doğal bir duygu da olsa aşırı olduğunda çocuk, anne ya da babasının her an onu terk edeceğini düşünebilir. Ve bu korkuyla da, günlük hayatta onlardan asla ayrılmaz. Odasında tek yatmak istemez, anne-baba dışarı çıktığında arkalarından ağlamaya başlar. Her iki taraf için de hayat çekilmez bir hal alır. Çocuklardaki korkuların kaynağında anne-baba yaklaşımlarının çok büyük etkisi olduğunu belirten Nörolog Mehmet Yavuz, çocuklarda oluşabilecek terk edilme korkusu ile ilgili bilgiler verdi.
Korkular dönem dönem değişebilir
Çocuklar için anne-babaları, hayatta karşılaştıkları korkular ve zorluklar karşısında güvenilecek tek limandır. Örneğin; bir bebek ilk defa gördüğü insanlara yabancılık çektiği için korkarak bakar. Hatta kucağa alındığında muhtemelen ağlamaya başlayıp anne ya da babasının kucağına gitmek ister. Çocuklar da özellikle okul öncesi dönemde karanlıktan korkarlar. Bu nedenle pek çok anne-baba gecenin bir yarısında odalarına gelen minik bir misafirle karşılaşmışlardır. Bu da çocuklarda belirli korkuların belirli yaş evrelerinde ortaya çıktığını gösterir.
Nedenleri
Normal gelişimin ve kişisel olgunlaşmanın bir parçası olan korku, elbette rahatsız edici ve olumsuz bir histir. Ancak bu his hayatla mücadele ederken çocuğun kendini koruması için öğrenilmesi gereken bir duygudur. Bu dönemde çocuğun yaşadığı tüm korkular gelişim sürecinden kaynaklanmaz. Anne-babanın ve sosyal çevrenin çocukla iletişim kurarken yanlış tutum ve davranışları korkuların oluşmasına neden olur. Anne-babanın evhamlı olması, örneğin evde çalan bir telefon sesine panikleyerek cevap vermesi bile çocukların korkularını pekiştirir.
Belirtileri
Çocuklar hayatın gerçeği olan ölüm kavramını 3-6 yaş arası dönemde fark ederler ve ölümü sorgulamaya başlayıp bununla ilgili sorular sorabilirler. Anne-babayı yitirme korkusunu çocuğun çok yoğun olarak hissetmeye başlaması hayatını olumsuz etkiler. Zihninde sürekli olarak "anne-babayı kaybetme korkusu" çocuğu kaygılı ve endişeli bir ruh hali içine sokar. Böylelikle de sevdiklerinin öleceği ya da onlar tarafından terk edileceği duygusuna kapılır. Ölüm korkusu çocukta kaygı bozukluğuna neden olabilir. Bu dönemde annesi alışveriş yapmak için evden çıktığında gidip bir daha geri dönmeyecek olmasından endişe eder. Okula ya da yuvaya giden bir çocuk annesinin onu okuldan almayı unutacağını düşünür. Çocuk evin içindeyken bile annesinin gözünün önünden ayırmak istemez. Evin içinde anne bir odadan başka bir odaya bile geçse onu göremediği zaman etrafında dört dönmeye ve ağlamaya başlar.
Anne-babalara öneriler
Anne-babalar, çocukla iletişim kurarken tutum ve davranışlara son derece dikkat etmelidirler. Araştırmalara göre ailelerin "daha çok küçük, unutur gider" diye düşünerek çocuğu kandırması ya da verdiği sözleri yerine getirmemesi çocuklarda güven kaybına neden olur. Bazen anne-babalar, özellikle yaramaz çocukların hareketlerini kontrol altına almak için korkutarak isteklerini yaptırmaya çalışırlar. "Beni üzmeye devam edersen hastalanıp ölürüm","Sözümü dinlemezsen seni sevmem başka çocukların annesi olurum" gibi ifadeleri çocuk ciddiye aldığı için her an annesi ya da babasının onu bırakıp gideceği düşüncesiyle daha da kaygılı olur. Bu kaygı onun tüm hayat kalitesini olumsuz yönde etkiler. Kendini güvende hissetmediği için gece uyuyamaz, arkadaşlarıyla oyun oynarken saldırgan bir tutum sergiler ve odaklanma sorunu yaşadığı için derslerinde başarısız olabilir. Çocuğun küçük de olsa bir birey olduğu unutulmamalıdır. Duygularını hafife almamak ve korkularından dolayı onu yargılamamak gerekir. Çocuk ciddiye alınmadığını hissederse duygusal dünyasında telafisi zor hasarlar meydana gelebilir. Çocuklar için dünyadaki en önemli şey, anne-babası tarafından ne olursa olsun sevildiğini hissetmektir.
Hazırlayan: Başak DOĞRU