Yaz tatili biterken bazı çocuklar da ilk defa okula başlayacak. Çocuğu ilk kez anaokulu ya da ilkokula başlayacak olan anne-babaları ise telaşlı günler bekliyor. Her ne kadar artık okul kayıtları önceki aylarda yapılsa da ve böylece anne babalar biraz daha az stresli olsa da, kimileri için okul başlar başlamaz yeni bazı sorunlar baş gösterebiliyor. Çocuk, öğretmenini ya da sınıf arkadaşlarını sevmeyebiliyor ya da okula gitmek istemeyerek ağlama krizleri geçirebiliyor. Bu durumdaysa soğukkanlı olmak ve doğru bir disiplin uygulamak gerekiyor. Sorunsuz bir okul sezonu geçirmeniz dileğiyle…
Anaokulu çocuklar için neden önemli?
Her çocuk okul öncesi eğitimi almalıdır. Anaokulu eğitiminin neden önemli olduğu, bu dönemin neden kritik yılları içerdiği aslında yapılan bilimsel çalışmalarla da ortaya koyulmuş durumdadır. Bu süre içinde kazanılan davranış biçimlerinin etkisi tüm yaşam boyunca devam eder. Diğer eğitim dönemlerinden, okul öncesi eğitim dönemini ayıran en belirleyici özellik olarak bu kritik yaş aralığını (3 yaşından itibaren) gösterebiliriz. Okul, çocuğa ilk sosyal deneyimini sağlar. Okula başlayana kadar evin prensi ya da prensesi olup tüm ilgiyi üzerinde toplayan çocuklarımız; okullu olunca ilgiyi, sevgiyi paylaşmayı, grup bilincine varmayı, birlikte hareket etmeyi, beklemeyi, gerekli durumlarda sabretmeyi öğrenir. Ayrıca gelişimi de bir bütün içinde desteklenir. Bu sebeple 3 yaşını dolduran her çocuk okul öncesi eğitimi almaya başlamalıdır.
Anaokulu seçiminde dikkat edilmesi gereken kriterler
Öncelikle tercih edilecek anaokulunun sistemine bakılması gerekiyor. Çünkü okul öncesi, çocukların en hızlı gelişim gösterdikleri dönem ve bu dönemi tamamladıklarında kişilik gelişimlerinin de temelleri atılmış oluyor. Bu kritik yıllarda çocuğa doğru bir başlangıç noktası sağlamanın temeli de tercih edilecek olan okulun misyonu, vizyonu, kurumsal yapısı ve eğitimsel açıdan sahip olduğu sistemden geçiyor. Ayrıca tercih edilecek okulun kadrosu, çocuğu objektif tanımlamayı sağlayacak araçlara sahip olması, sağlanan rehberlik hizmetinin niteliği ve materyaller de bir o kadar önemli... Bir okulun tercih nedenlerinden olması gereken diğer bir nokta da, çocuk ile ilgili yapılacak görüşmelerin zengin içerikli ve objektif olması. Bu dönemde çocuk için çevresel faktörler oldukça önemli, bu sebeple aileyi de çocuğun gelişimine katkıda bulunacak etkinliklere yönlendirmek elbette okulun bilgi ve tecrübe birikimiyle doğrudan ilgili. Çocuğa kazandırılan becerilerin evde de pekişmesi için velilerle yapılan görüşmelerde farklı etkinlik örnekleri verilerek, çocuğun ailesi ile birlikte geçireceği vakit; eğitimsel açıdan daha kaliteli bir hale getirilmeye çalışılmalıdır.
Psikolojik hazırlık
Çocuğa okulu sevdirmek, onun okula güven duymasından geçer. Çocuğun güven duyması ise kişilik yapısına ve annesine/ailesine karşı geliştirdiği bağımlılık durumuna göre değişiklik gösterecektir. Bu sebeple bu hassas dönemde çocuğa karşı anlayışlı olmak, dile getirdiği kaygılarını dinlemek oldukça önemlidir. Çocuklar onlara vermek istediğiniz mesajı sözlerinizden önce sizin beden dilinizden anlarlar. Aile, çocuğun okula başlaması yönünde aldığı kararın ne olursa olsun arkasında durmak durumundadır. Çocuk bu kararlılığı gördükçe bahaneler öne sürmekten vazgeçecek ve bir zaman sonra da okula güvenmeye ve okulda bulunduğu zamanlardan hoşlanmaya başlayacaktır. Diğer bir durum da okulun çocuğa karşı olan yaklaşımıdır.
Çocuktaki kaygıya dikkat!
Çoğu zaman biz yetişkinler kendimizi çocuğa ifade etmek için kurduğumuz cümlelerle farkında olmadan çocuktaki kaygı düzeyini artırırız. Özellikle okulun ilk günlerinde çocuklarını okula bırakın ailelerin onları okulda kalmaları için ikna etmek üzere kurdukları cümleler bu durumun en doğru örneklerindendir. İşte bu noktada okul ile aile arasında kurulacak ilişki önem kazanır. Elbette bu konuda aileleri bilinçlendirecek kurum okul olmalıdır. Örneğin; anne çocuğa "2 saat sonra gelip seni alacağım." der, fakat bilmez ki, çocuk 2 saatin ne kadar olduğunu bilmiyor. Annem beni burada bırakıp gitti. Ne zaman geleceği de belli değil. Tuvaletim gelirse, karnım acıkırsa ben ne yapacağım diye düşünür çoğu zaman… Oysaki eğitimciler bilir, soyut durumlar somutlaştırılırsa çocuk her şeyi çok daha kolayca öğrenir. Okul yetkilileri, çocuğun kısa sürede okulu sevmesi, güvenmesi için okul başlamadan önce aile ile işbirliğine girip, aileleri okula uyum dönemine hazırlamalıdır.
İlkokula alışma süreci nasıl olur?
Çocuk için okula başlamak, akademik ve sosyal yaşam süreci merdiveninin ilk basamağına adım atmaktır. Bu adım, hem çocuk hem de anne-babalar için heyecan verici ve birtakım kaygıların da içten içe yaşandığı doğal bir serüvendir. Okul açılmadan haftalar önce anne-babaların çocukları için okul hazırlıkları başlar. Çocuğun ihtiyacı olan kıyafet, çanta, kitap, kalem, vb. ihtiyaçlar alınır. Okul öncesindeki ihtiyaçlar karşılanırken, ebeveynlerin içten içe düşündükleri bazı belirsizlikler olabilir. "Çocuğum okula alışabilecek mi?", "Acaba sınıf arkadaşları ile uyum sağlayabilecek mi?", "Okuma yazmayı öğrenebilecek mi?" gibi pek çok soru ailelerin kafasını meşgul edebilir. Bunlar okula başlama sürecinde her ebeveynin yaşayabildiği durumlardır. Özellikle anne babalar bu durumları yaşarken çocuğa bunu yansıtmamaya özen göstermelidirler. Çünkü bu durum çocuğun kaygı düzeyini artırıp, okula uyum sürecini uzatabilir.
Anne babaların tavrı önemli!
Çocukların ilkokula kolay adapte olabilmeleri için anne-babalara bazı görevler düşer. Çocuk, anne-baba ve çevresi tarafından psikolojik olarak okula hazırlanmalıdır. Öncelikle çocuk okula başlamadan önce, hangi okula gideceği ve okulda arkadaşlarıyla birlikte okuma-yazma öğreneceğiyle ilgili bilgilendirilmedir. Okula başlamadan önce çocuğun okulunu ziyaret etmesi, onu okula motive edip heveslendirecektir. Okulla birlikte çocuk, sosyalleşme sürecine de girer. Okul, çocuğun sosyal kuralları öğrenmesinde bir köprüdür. Bu süreçte çocuk yeni kurallar ve sorumluluklar kazanır. Evde yaşına uygun kurallara uyabilen çocuk, okul yaşamında uyması gereken kuralları çabuk benimser. Bu dönemde anne babalar çocuğa, evde yerine getirebileceği birtakım sorumluluklar vermeli ve evdeki kuralları tekrar gözden geçirmelidirler. Çünkü yapılan bu küçük dokunuşlar; çocuğun sosyal kuralları öğrenmesini kolaylaştıracaktır.
Okul fobisi için öneriler…
Okul çağı çocukları, korkuları aracılığıyla çevrelerine uyum sağlamayı ve problemlerle baş etmeyi öğrenirler. Korku, çocukları güvende tutan, pozitif bir işleve de sahiptir. Ancak unutulmamalıdır ki; bazen çocuklar hem sosyo duygusal hem de akademik açılardan olumsuz etkilenebilecekleri korkular da yaşayabilirler. Bu da; okula ilk başlayan çocuklarda okul korkusu olarak kendini gösterebilir. Okul korkusu denildiğinde, çocuğun okuldan ya da oradaki bir şeyden korktuğu anlaşılabilir. Bazı durumlarda okul korkusu diye adlandırılan şey, gerçek bir korku ve ayrılık kaygısının bileşimidir. Çocuğun yaşadığı bu okul korkusunu anlamak için, onunla yakın iletişim ve işbirliğinde bulunmak gerekir. Öncelikle gitmek istemediği veya okula gitmediği için çocuğu suçlayıcı ve baskıcı ebeveyn tutumundan kaçınmak gerekir. Bu durumun geçici olduğunun, başka çocuklarda da görülebildiğinin ve kolaylıkla düzelebileceğinin çocuğa anlatılması önemlidir. Okula gitmesi konusunda ailenin tüm bireyleri olarak kararlı ve ısrarlı olmak, bu kararlılığı ve tutarlılığı sözle olduğu kadar beden diliyle de çocuğa hissettirmek zorunludur. Çocuğun düzenli olarak mutlaka okula gitmesi sağlanmalıdır. Çocuk ne kadar fazla devamsızlık yaparsa, yeniden düzenli olarak okula gitmeye başlaması o kadar zorlaşacaktır. Sınıf içinde yapılabilecek küçük dokunuşlar (görev verilmesi ve öğretmeni ile etkileşimin sağlanması, vb.) sorunun çözülmesi için yeterli olabilir.
Okula gitmek istemiyorsa…
İlkokula başlayan bazı çocuklarda okula uyum sağlamışken ve her şey yolunda iken, bir anda çocukta birtakım nedenler öne sürerek okula gitmeme veya okula karşı isteksizlik ve motivasyon düşüklüğü görülebilir. Bu durumda tekrar okula alışabilmesi için öncelikle anne-babaların çocuklarını etkili dinlemeleri ve onu anladıklarını hissettirmeleri önemlidir. Okul dönemi içinde çocuğun sızlanmalarından sonra, "Bugün gitmesen de olur." gibi yanlış yönlendirmelerde bulunulmamalıdır. Bu durum, çocuğun okuldan uzaklaşmasına neden olur ve okula uyumunu güçleştirebilir. Anne babanın çocuğa tutumu kararlı ve net olmalıdır. Eş zamanlı olarak rehber ve sınıf öğretmeninin de çocukla yakın iletişim ve etkileşim içinde olmaları gerekir. Bu noktada çocuğa sevgi ve güven duygusunun da aşılanması önemlidir.
Ödev yapma alışkanlığı nasıl kazandırılır?
Her çocuk yeni ve zor bir bilgiyi öğrenirken kendine özgü ve farklı öğrenme stiline sahiptir. Çocukların her birinin öğrenme stilinin onun parmak izi gibi farklı olduğunu ve başarı reçetesinin herkes için aynı olamayacağını hiçbir zaman unutmamalıyız. Farklılıklara saygı duyulduğunda ve öğrenme ortamları çocuğun tercihleri göz önüne alınarak oluşturulduğunda başarıda yükselme gözlemlenebilir. İlkokula başlayan çocuğun ödev alışkanlığı edinmesi eğitim öğretim süreci boyunca öz disiplini geliştiren bir alışkanlıktır. Çocuktaki sorumluluk bilinci, ödev alışkanlığı ile paralel gelişir. Bu alışkanlığı geliştirebilmek için; öncelikle çocuğa ders çalışmasına uygun bir ortam hazırlanmalıdır. Bu ortam hazırlanırken çocuğun tercihlerini mutlaka göz önünde bulundurmak gerekir. İkinci aşamada, uygun çalışma saati belirlenmelidir. Çalışma masası, dikkati dağıtacak nesnelerden arındırılmalıdır. Böylece çocuğun dikkati dağılmaz.
Hazırlayan: Işıl Evrim Akgün