Aşk; yüzyıllardır üzerine en çok konuşulan ve bir türlü netleştirilemeyen konulardan biri. Bilim adamları, şairler, gazeteciler, yazarlar… Hepsi farklı ve kendince tanımlar getirmedi mi aşka? Büyüme sürecinde hepimiz aşk hakkında hem doğru hem yanlış o kadar çok bilgiye sahip olduk ki, gün geldi gerçek aşktan uzaklaşır olduk… Peki gerçek aşk tam olarak neydi? Doğru öğrettiler mi bize? Heyecan mı, tutku mu, vazgeçememe hali mi? Uzmanlara göre aşkla ilk tanışma 5-6 yaş civarına denk geliyor ve bir daha da bağlantı kopmuyor. O halde aşkın ilk temellerinin atıldığı yaşlardaki duyguları doğru tanımalıyız. Aşkın çocuksu masumiyet hallerinden bu yana tüm öğrendiklerimizi geride bırakarak... Psikolog Burcu Kebapçı, çocukların yaşadığı aşkın içeriğini ve aşk duygumuzun kökenini bakın nasıl anlatıyor…
5-6 yaş civarında çocuklar nasıl davranır?
5-6 yaş civarı; orta çocukluk süreci olarak kabul edilir. Çocuğun farkındalığının arttığı, kendini ve çevresini keşfettiği bir dönemdir. Tüm yaşananları daha net şekilde algılar. Anne-babadan sıyrılır ve arkadaşlık ilişkileri önem kazanır. Oldukça hareketli ve sosyaldir. Kendi kararlarını almak ister. Ani ve değişken isteklerde bulunabilir. Bu davranışlarına anne-babası uyumda zorlanabilir. İlk aşk da çoğunlukla bu süreçte görülür. Aşk anlayışı da yaşına uygun olarak heyecanlı, değişken ve kısa süreli olur.
Aşk nedir?
Aşk aslında çocuksu bir imgelemdir. Masallarda okuduğumuz gibi her türlü gerilimden arınmış bir bütünleşme deneyimi değildir. Aksine aşk egoyu parçalayan, benliği yıkan, gerçeklik hissini elden alan bir süreçtir. Aşk; istemsizce başımıza gelir ve onu ne engelleyebilir ne de erteleyebiliriz. Hepimiz bu şekilde düşmedik mi aşka? Benliğimizi ona teslim edecek şekilde tüm gücüyle kendine çekip hayata karşı geliştirdiğimiz savunma mekanizmalarımızı elimizden almadı mı? Peki herkesin sahip olmak için yanıp tutuştuğu bu aşk bunu bize neden yaptı ve yapıyor? Aşkın anlattığı şey, kadının ve erkeğin yani dişil ve eril prensibin kavuşmasındaki imkansızlıktır. Psikanaliz, bu imkansızlığın ipuçlarını bize kadın ve erkeğin gelişimsel evredeki farklarını ortaya koyarak verir.
Aşk ve cinselliğin keşfi
Bugünkü aşk algımızı ve cinsel kimliğimizi oluşturan evre; 4-5 yaşlarında psikoseksüel gelişimin 3. devresi olan fallik-odipal dönemde başlar. Bu dönem erkek çocuklar için oidipus, kız çocuklar için elektra komplekslerinin yaşandığı süreçtir ve çocuğun zihinsel yapısı, cinsel kimliğin ayrımına varma kapasitesine ulaşır. Fallik dönemde kızlar babalarına, erkekler annelerine özel ilgi duyarlar. Fakat karşılarında kolayca ekarte edemeyecekleri (anne ve baba) rakipleri vardır. Her türlü cinsel kimlik farklılıkları; (annenin göğüsleri var babanın yok, babanın sakalı var annenin yok gibi) çocuk üzerinde önemli derecede etkili olsa da asıl libido nesnesi genital bölgedir. Bu farkları gözlemleyen ve ayrımına varan çocuk, bu zamana kadar unisex yaşarken bir cinsel kimlik tercihi yapmak zorunda olduğunu keşfeder. Artık birey olmanın dışında sosyal bir rol de çıkmıştır karşısına. Erkek çocuk bu sosyal rol için babasıyla özdeşim yapar ve erkek cinsel kimliğini ortaya koyar. Bu durumda bir eşe/kadına sahip olması gerekecektir ve bu kadın haz kaynağı olarak yanı başında bulunan annesidir. Kız çocuk ise dönemin libido nesnesi olan penis eksikliğinden dolayı anneyi sorumlu tutacak ve babaya yaklaşacaktır. Paylaşmak istediği aşkını ve sevgisini babaya verecektir.
Kız ve erkek çocuğun hikayeleri birbirinden oldukça farklıdır fakat bu farklara Psikolog Burcu Kebapçı: "Çocuklarınıza, doğru örnek olun!" Anne-babalar çocuklarının psikoseksüel gelişimlerini başarıyla tamamlamalarını sağlamalı ve onlara bu dönemde iyi birer örnek olmalıdır. Bunun en önemli yolu da; çocuklarını sevgi ve şefkat yönünden doyurmak, korkutma ve sindirme gibi (özellikle cinsel organlar üzerinden) itici yollara başvurmamaktır. Çocuklar her iki ebeveyne de eşit derecede yakınlık hissedebilmelidir. rağmen 6 yaşlarında fallik dönemin sona ermesiyle aynı sonuca ulaşır. Rekabet sonucu bir şey elde edemeyen kız çocuk anne ile erkek çocuk ise baba ile özdeşleşir yani onun gibi olma yolunda ilerler. Aşk ve cinsel kimliğimiz ilk olarak bu yaşlarda keşfedilir. Her ne kadar ilk aşkları çoğunlukla anne-babası da olsa çocuklar arkadaşlarına, öğretmenlerine veya başka bir yetişkine de aşık olabilirler.
Çocuğunuz aşıksa…
Çoğunlukla çocuklarda aşk duygusu aşırı heyecanlanma ya da utanma şeklinde kendini gösterir. Giyim kuşamda farklılaşma ve aşık olduğu kişiye karşı aşırı bir hayranlık duygusuyla kendini kaptırma eğilimi de hakimdir. Hatta o kişiyle evlenme isteğini dile getirebilir. Anne-babalar bu dönemi hoşgörüyle karşılamalı, bunun çocukça ve oldukça masum bir duygu olduğunu bilmelidir. Çocuğun hisleriyle dalga geçmek ya da duygularını bastırmaya çalışmak onu kıracak ve olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacaktır.
Hazırlayan: IŞIL EVRİM AKGÜN