Ataerkil bir toplum olduğumuz için, birçoğumuz "erkek" kavramını belli sınırlar içinde değerlendiriyoruz: Ailenin reisidir, ev işlerine, yemeğe, temizliğe, bebek bakımına karışmaz. Evde uzun süre oturması bile fazlalık görülebilir. Hele doğumda hiç bulunamaz, ne anlar ki… Kendisi de bu düşüncelerin çoğunu kabullenmiştir zaten. Günümüzde ise bahsettiğimiz tüm bu mitler her erkek için geçerli değil artık ve hayatın pek çok anında erkekler, "Ben de buradayım" demeye başladılar. Bebek bakımı sırasında, mutfakta, ev işlerinde, bakım merkezlerinde, meditasyonda, yoga kurslarında ve daha pek çok yerde… Kısaca her yerdeler. Sorumluluk duygusu, yaratıcı olma ve kişisel gelişim bilinciyle; ülkemizin erkekleri de değişen çağla birlikte değişiyorlar. Aile olma sürecinde de bu böyle. Artık erkeklerin önemli bir kısmı hamilelik ve doğum süreciyle yakından ilgileniyor veya eşlerinin gittiği yolda onlarla beraber öğrenip kendilerini geliştiriyorlar. Ülkemizde eşlerle birlikte gidilen doğuma hazırlık eğitimlerinin sayısı da her geçen gün artıyor. Bu eğitimlerin özellikle doğuma ve doğumun doğasını öğretmeye odaklı olanları ve nasıl bir doğum destekçisi olunabileceğini gösterenleri ise erkekleri doğuma girmeye daha fazla teşvik ediyor. Bu kurslarda doğumu öğrenen erkekler, doğumda yer almaya karar vererek eşleriyle ve bebekleriyle ilişkilerinde ve kendi kişisel gelişimlerinde çok farklı bir boyuta geçiyorlar. Eşi her iki doğumuna da girmiş bir anne-bebek editörü olarak bu konuda söyleyecek çok şeyim var, ama elbette en güzeli, sözü uzmanlara ve babalara bırakmak. Babaların doğuma girmesi olgusunu; yaptırdıkları birçok doğuma babaların da girmesine şahit olan Keşkesiz Doğum ekolünün yaratıcıları ve eğitimcileri Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Çoker ve Hamile ve Doğum Psikoloğu Neşe Karabekir ile birlikte değerlendirdik. Ve dergimizde paylaşmak üzere hikayelerini yazan 5 babaya da müteşekkirim. Onlar hem doğuma hazırlık eğitimi alarak doğuma girmiş olan hem de doğal doğum deneyimi yaşamış olan babalar... Ve hikayelerini o kadar duygusal ve coşkulu aktardılar ki, konuyla ilgili tartışmalara son noktayı koydular diyebilirim.
Babalar doğuma girmeli mi?
Ülkemiz dil, din ve kültür açısından büyük farklılıklar gösteriyor. Bu yüzden bir baba doğuma girmeli dersek yanlış bir cümle kurmuş oluruz. Bazı kültürlerde baba doğuma girmez, ama kadın tüm ruhu ile onun dışarıda destek olduğunu bilir. Bu da aslında bir çeşit doğumda var olmadır. Yani bir babanın doğuma girmeye zorlanması doğru değildir. Batı kültürüne yakın toplumlarda ise babaların artık doğuma katılmakta istekli olduklarını görüyoruz. Eğer baba hazırsa ve doğumda bulunmak istiyorsa, sistemin görevi bu organizasyonu ona sunmaktır. Zaten son yıllarda özellikle batı illerimizde olmak üzere birçok ilde babaların doğumlara girmeye başladıklarına şahit oluyoruz. Bir de şunu vurgulamak lazım ki, çoğu baba doğuma girmeye psikolojik olarak hazır değil. Bu durumda onu zorlamak ve en önemlisi de doğuma girmek istememesini kötü babalık gibi algılamak yapılacak en büyük yanlış olacaktır.
Babaların doğuma girmesinin yararları neler?
Doğum anı o kadar kutsal bir an ki, bir kadın ve erkeği anında bir aileye dönüştürebiliyor. Babanın doğum boyunca orada olması en basit anlamı ile eşin "yanındayım" demektir. Bu kadın için büyük bir güç ve destektir. Biz doğumlarda, doğum boyunca orada olan bir babanın eşine olan saygı ve sevgisinin arttığını görüyoruz. Ve en güzel duygulardan biri de birlikte başarma duygusudur. Artık o an, her ikisi arasında kimseye anlatamayacakları büyülü bir andır. Doğum ailelerin zaten güçlü olan ilişkilerini daha da kuvvetlendiriyor ve aile olma kavramını güçlendiriyor.
Doğuma girmeden önce babalar da hazırlanmalı mı?
Doğuma hazırlanmadan bir babanın doğuma sokulmasına da, girmesine de açıkçası karşıyım. Aksi halde bahsettiğim tüm olumlu şeyler tersine dönebilir ve baba doğumdan travma ile çıkabilir. Bu açıdan babanın da doğuma hazırlanması kesinlikle şarttır. Doğuma hazırlanmayan bir baba, doğumda her an hem anne hem de doktor için tehdit oluşturabilir. En basitinden uzun süren doğum saatlerinde gerilebilir, anne destek istediğinde bunu acil bir durum olarak görebilir, doktorun sürekli orada olması gibi bir istekte bulunabilir. En kötüsü de eşini kurtarıcı rolüne soyunabilir. Tüm bunlar doğumu bozar. Babalar "sadece doğum odaklı eğitim veren" doğuma hazırlık kurslarında, doğumun fizyolojisini ve doğumdaki anne-bebek ihtiyaçlarını öğrenir. Kurtarıcı gibi ağır bir sorumluluktan çıkar.Yargılamaları biter. Sadece orada kalarak "desteği" öğrenir. Doğumun kendine ait önlenemeyen risklerini de algıladığı için sağlık çalışanlarına da güven verir. Doğuma hazırlık sonrasında babaların neredeyse tamamı mükemmel birer destekçi haline gelirler.
Bir baba doğumda eşine ne şekilde destek verebilir?
Doğuma hazırlık eğitimi sayesinde panik olmaması ve kurtarıcı rolüne girmemesi bile en büyük destektir. Ama bununla kalmaz. Doğum boyunca sakin kalabilir, eşinin sözel dışı ihtiyaçlarını hissedebilir. Öğrendiği nefes ve masajlarla eşini destekler. Ara ara sıvı alımını sağlar. Pozisyonlar değiştirebilir. Olumlama cümlelerini kullanabilir. Eğer profesyonel destek için birebir sürekli orada olacak bir ebe, doula, doğum psikoloğu alınmışsa onunla uyumlu çalışır ve bu kişiler sayesinde ara ara da dinlenebilir. Eğitimden gelen güvenle bu aileler genellikle hastaneye yalnız gelirler. O ne yapacağı belli olmayan ve sağlık çalışanlarında da stres yaratan kalabalık oda da olmaz. Gerekirse onlara bilgiyi baba taşır ve böylece odaya gelmelerinin annede yaratacağı gerginliği önler. Son yıllarda doğumlarımızın neredeyse tamamında babalar doğuma girdiler ve hepsinin desteğini gururla izledim.
Babaların doğum anında olumsuz etkilenmemesi için nelere dikkat ediliyor?
Doğum anında babaya rehberlik önemlidir. Bazen babalar da duygusal anlar yaşarlar. Çünkü orada bir şey yapamadan sabırla beklemek kolay değildir. Bu yüzden sağlık çalışanları babanın ihtiyaçlarına da dikkat etmelidirler. Doğum anında ise babanın içeride olma zamanları, anneye göre durduğu yer gibi hassas konularda rehberlik edilmelidir. Doğum anında babanın ideal yeri, annenin arkası ve omuz hizasıdır. Böylece doğum olayından çok, anneye odaklanabilir. Bebek doğduğu anda da anne kucağına verilirken, birlikte karşılayabilirler.
Çiftlerin cinsel yaşamı olumsuz etkileniyor efsanesi doğru mu?
Doğuma hazırlanarak giren bir babada bu doğru değil. Hatta tam tersine, cinsel yaşamı olumlu etkilediğini de söyleyebilirim. Ama doğuma hazırlık yoksa ve baba nispeten zorlanarak doğuma alındıysa doğumdan travmatik çıkabilir. İşte ancak bu gibi bir durum, cinsel yaşamı olumsuz etkileyebilir.
"Bebeğin gelişimi en azından ilk yarım saat sadece üçünüz kutlayın"
Toplumumuzda, babalığı hissetmek aslında bebek konuşmaya başladıktan sonra oluyor diye yanlış bir mit var. Oysa babalık hamilelikte başlıyor. Bebek sizi daha içerdeyken biliyor ve tanıyor. Bu yüzden emin olun ki bebek doğumdan sonra önce anne kucağında, sonra da diğer en yakını olan baba kucağında huzur ve güven bulacaktır. Babalara önerim, mutlaka doğuma hazırlık kurslarına eşleri ile birlikte katılmalarıdır. Doğum ile ilgili kararlarını bu kurslardan sonra vermeleri daha sağlıklı olacaktır. Ama doğum şekli ne olursa olsun onlara en büyük önerim, doğumdan sonra odaya geçtiklerinde kendilerine üçlü olarak en az yarım saatlik mahrem bir süre yaratmalarıdır. Aile olma yolundaki bebekle bu tanışma ve bağlanma anı yoğun ziyaretçi ve akraba seli ile kesintiye uğrar, hatta hep ihmal edilir. Bu anı talep etsinler, bebeğin gelişini sadece üçü kutlasınlar.
Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakar Çoker
Psikolojik boyutu: "Babaların doğuma girmesinin pek çok avantajı var"
Babaların doğuma girmesini özellikle roller açısından değerlendirmek istiyorum: Kendi hayat arkadaşı, yoldaşı için orda olması: Eşine destek olmak ve bu sürecin her bir dakikasında ve saatinde eşiyle beraber "ben de varım" demek, bir olmak, pişmek ilişkiye tamamen farklı bir bakış açısı kazandıracaktır. Bebeği için orada olması: Baba olmayı hamilelikte tam olarak hissedemeyen babanın doğum anında orada olması; onun babalık anlamında olgunlaşmaya başlamasını ve aynı zamanda da bunu daha somut hissetmesini sağlayacaktır. Pek çok baba, baba olmaya, çocuğunun onunla konuşmaya başlamasıyla başladığını söyler. Doğuma hazırlanan ve doğuma giren bir baba ise, bebeğin sadece konuştuktan sonra değil, doğum anında da onunla bağlantı kurabileceğini bilir. Örneğin; kalp sesiyle ve annenin farklı pozisyonları almasıyla aslında bebek doğumda da babasına bir şekilde el uzatır ve iletişim kurar. Hatta bebekler; babasının sesine veya dokunmasına farklı bile iletişim kurarlar. Dolayısıyla da tüm doğum süreci boyunca ve doğum anında da bu devam eder ve bababebek ilişkisi ve bağlantısı çok net bir şekilde sağlıklı ve kaliteli olma yolunda adım adım ilerler. Doğumdan hemen sonra babanın bebeğiyle ten tene teması da bu bağlanmayı harikulade bir biçime ve kaliteli bir hale sokacaktır. Doğum ekibiyle bir olmasının avantajı: Doğuma giren baba; doğum ekibine yani doktora, ebeye, hastane personeline, ekipte varsa doula ve doğum psikoloğuna destek olur. Bu noktada doğuma hazırlık eğitiminin gücünden bahsetmemek olmaz. Doğuma hazırlık eğitimi almış bir baba; doğum boyunca tüm kararlarda ve her türlü tıbbi müdahalede, eşiyle beraber hareket etme sorumluluğunu, olgunluğunu ve soğukkanlılığını gösterebilir. Hedef zaten doğum anında bu güzelliği olumlusuyla, olumsuzuyla doğum ekibiyle beraber paylaşabilmektir. Doğum ekibi de bu babadan harikulade bir şekilde yararlanır. Artık aynı dili konuştukları için hiçbir şekilde doğum ekibini veya doktoru tehdit etmeyen, "ya şu olursa, ya bu olursa" demeyen ve dolayısıyla doğuma ve kararlarına sahip çıkan bir baba kesinlikle, yani yüzde 100 şekilde doğum ekibini rahatlatır, kararların alınmasını kolaylaştırır. Ve dolayısıyla da rahatlayan bir ekip zaman ve müdahaleler açısından hem çok rahat hem de çok sabırlı olacaktır. Doğumda babanın kendisi için bulunması, yani kendisiyle ilgili kazançlarının olması: Belki de bu her şeyden önemlisidir. Bu, gerek erkek olma gerek ailenin reisi olma, gerek birinin eşi olma, birinin oğlu, birinin abisi olmak gibi farklı sosyal rollerin haricinde farklı rollere sahip çıkmayla alakalıdır. Bu bir erkeğin ve bir babanın kendisi için yaptığı en büyük yatırım ve en büyük hediyedir. Tabii ki de doğum sırasında bazı kolay anlar, bazı zor anlar veya sıkışık zamanlar gerçekleşebilir. Hedef aslında; gerçekten tam anlamıyla doğuma hazırlayan kaliteli, düzgün bir doğuma hazırlık eğitimi alan babanın, gerçekten eşiyle birlikte doğumuna sahip çıkma sürecidir. Net bir şekilde doğuma hazırlık eğitimi alıp doğuma girip ve daha sonrasında da hakikaten neredeyse kendisiyle, doğumla ve anne olmakla ilgili bütün süreçlerle ilgili önyargıları değişmiş olan erkeklerin, sosyal bir olgu olarak hayat boyu da değişeceklerini düşünüyorum. Bu anlamda; bir babanın doğumda olması bir erkekte sadece eşine yardım etmek değil; kendisiyle, kendi doğum algısıyla, annesine ve eşine bakışıyla ilgili çok yüksek oranda bir sürü şeyi de değiştirecektir.
Doğumla ilgili mitler
Halk arasında olan; doğuma girersen cinsel hayatın biter, eşinden uzaklaşırsın, korkarsın, kan görürsün düşer bayılırsın, doğumda erkeğin yeri yoktur, doğumda erkek bir işe yaramaz, ayak bağıdır gibi bazı mitler var ve ben aslında son yıllarda bu mitlerin çürütüldüğüne şahit oluyorum. Fakat şuna da dikkati çekmek istiyorum; bir babanın doğuma girmesi, tamamen kendisinin ve eşinin insiyatifinde olan bir şeydir. Gerek sağlıkçıların gerekse doğum destekçileri olarak bizim hiçbir şekilde yorumumuz, yargımız, olumlu veya olumsuz bir şekilde olmamalıdır. Evet, olumlu taraflarından bahsettik. Olumsuz tarafları da tamamen o ilişkinin kendi dinamikleri, o erkeğin kendi iç korku ve kaygıları ile alakalı olabilir. Doğuma hazırlık eğitimi alıp, bütün her şeyi öğrenip de hala bir baba doğuma girmek istemeyebilir. Bu saygı duyulacak bir şeydir. Ama doğuma girmek istememe eğer o kişiye özgü olan kendi korkularıyla, mitleriyle alakalı ise mutlaka bunun üzerine gitmek, bunu çözmek gereklidir diye düşünüyorum. Bu, hedefimiz olmalıdır. Babalar doğuma girip girmeyeceklerine, doğuma hazırlık eğitimi aldıktan sonra kendileri karar vermelidir. Bu kararı eşleriyle beraber kendi iç dinamikleri ile vermelidirler.
Hamile ve Doğum Psikoloğu Neşe Karabekir
?
"Doğumdan sonra eşime olan sevgim ve saygım daha da arttı"
Ferhat Azanpa, Muhasebeci, 35 yaşında
Biz eşimle çok küçük yaşlardan beri sevgiliyiz. Dolayısıyla beraber büyüdük. Bu sebeple benim için eşim çok değerlidir. Herkesin eşi değerlidir tabii ki, ancak bizim ilişkimiz çok başkadır. Mesela onun parmağına kıymık batsa ben dünyaları yıkmak isterim. Benim daha çok canım acır. Bu nedenle olacak ki ben çocuk yapmaya uzun bir dönem sıcak bakmadım. Doğumla ilgili bir sürü saçma ve yalan bilgi ile doluydu kafam. Gerek izlediğimiz sinema filmleri gerekse doğumu yıllar önce deneyimlemiş yakınlarımız, doğumun kadın için felaket bir şey olduğunu anlattılar hep. Bu da bende bir önyargı oluşturdu. Benim eşim psikolog ve işte bu sebeple de bana birlikte doğum eğitimine katılmamızı teklif etti. İlk başta kabul etmedim tabii ki, sonuçta ben bir erkektim ve doğumla ilgili doğumhane kapısında bekleyen bir erkeğin bilmesi gerekenleri biliyordum. Üstelik eşim o zaman hamile bile değildi ve bu gereksiz entel işleri bana göre değildi. Her zaman yaptığı gibi eşim beni bu eğitime gitmeye bir şekilde ikna etti. İnanın tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum, iki gün süren o hafta sonu eğitiminde, kendimi buldum. Doğum hakkında ne bildiğimi sanıyorsam aslında hepsinin yanlış olduğunu konunun uzmanlarından öğrendim. Bu eğitimle tüm ön yargılarım kırıldı. Aynı zamanda sadece doğum ekibine değil, anneye ve bebeğe nasıl güvenmem gerektiğini de bana öğretti. Önceleri, eşim doğum yaparsa kesin il sınırları dışında olmalıyım diye düşünürken, bir anda doğum anında eşimin elini tutmam gerektiğini anladım. Çünkü o her kasılma yaşadığında, hayatımızın en büyük sürprizi çocuğumuzun geliyor olacağını biliyordum artık. Eğitimden sonra bizim için bir doğuma hazırlık süreci başladı. Mesela en başta ben sigarayı bıraktım. "Doğumda sanki ben de yeniden doğdum" Eşimin hamile olduğunu öğrendiğimizde mutluluğumuz bir kat daha arttı ve doğuma hazırlık kursuna tekrar katılma kararı aldık. Çünkü ilk eğitimle aradan iki sene geçmişti ve bizim ikizlerimiz olacaktı. İkinci eğitimden sonra tam anlamı ile hazırdım doğuma. Bu süreçte hamile ve doğum psikoloğu desteği ile ben kendi sürecimde negatiflerden ve doğum adına korkularımdan kurtuldum. Doğumda eşimin yanında olmak kalmıştı geriye. Sihirli an 30 Mayıs sabaha karşı gelmişti ve hastanenin yolunu tuttuk. Doğumda ekip çok önemli! Güvendiğiniz insanlarla beraber olmak, öğrendiğiniz her şeye rağmen içinizi çok rahatlatıyor. Doğum harika geçti, her ikimiz için de gözyaşı, mutluluk… Tam bir duygu seliydi. İlk önce oğlumuz Ilgaz doğdu. Doktor bebeğimizi eşimin kucağına verdiğinde, sanki daha önce bu dünyaya hiç ait olmayan bir duygu seline kapıldım, ağlamak ve gülmek artık birbirine geçmişti. Doğum boyunca karşıladığımız dalgaların sonuna gelmiştik artık ve arkasından kızımız Meyra dünyaya geldi. İnsan kendi bebeklerinin doğumuna şahit olduğunda sanki kendi doğumuna şahit oluyor gibi... Yeniden doğuş gibi... Bir nevi artık yaşam amacınız tamamen değişiyor. Doğuma girdikten sonra insan şunu çok açık hissediyor ki, kadınlara gerektiği kadar saygı göstermiyoruz. Doğumdan sonra eşime olan sevgim ve özellikle saygım birkaç kat daha arttı. Korkularımızdan ve gereksiz bilgilerden kurtulduktan sonra hayat daha kolay belki de ve doğum hayatın başlangıcı. Doğum ekibimize binlerce kez çok teşekkür ediyorum. Şu an sizinle bu hikayemi paylaşırken bile gözlerim mutluluktan dolu dolu oluyor.
Hazırlayan: Zuhal EYÜBOĞLU