Aşk ve sadakatsizlik

Bu defa hamilelik dönemi ya da bebeğinizle ilgili bir konu yerine, evli ya da bekar, çocuklu ya da çocuksuz herkesin her zaman gündeminde olan aşk konusuna girelim dedik. Yaşamınız aşk dolu olsun ama uzmanımızın tespitlerini dikkate almakta yarar var...

Giriş Tarihi: 6.12.2017 10:03 Son Güncelleme: 11.12.2017 10:29
Aşk ve sadakatsizlik

Her şeyin hızlıca tüketildiği günümüzde, kaç insan sadık kalabiliyor ilişkisine? Sevmek sadık kalmaya yetiyor mu? Yetmediği durumlarda ilişkiler hiçbir şey olmamış gibi devam edebiliyor mu? Ne kadar da karmaşık ve zor sorular… Şu bir gerçek ki, aşk sadakat bekler! Bence sadakat bir karakter değil, davranış biçimi. Yalnızca aşk için mi geçerli? Hayır tabii ki de. İnsan tüm ilişkilerinde sadakatli olmalı. Fakat bu bir mecburiyet olmamalı, insanın içinden gelmeli.

İnsanların hayatlarımızdaki yerlerini yalnızca onlara tahsis ettiğimiz ve bir başkasını oraya almak istemediğimiz için sadık kalmalıyız. Her ne kadar aşkın gözü kördür dense de, sadakatin olmadığı yerde aşk da fazla durmaz, çeker gider. Affettik sanırız bir süre, ya da affedildik... Bir bakmışız ki, aşk uçup gitmiş ve sadakatsizliğin faturasını aşkımız ödemiş. Psikiyatrist Dr. İbrahim Bilgen aşkı, sadakatsizliği ve sonrasında çiftler arasında yaşananları anlattı.

Aşk

Aşkın çok sayıda tanımı içersinde benim en fazla hoşuma gideni; "aşk, hayal ettiğimiz ile onun gerçek olan değerini anlayana kadar geçirdiğimiz süredir". Birisine aşık olunduğunda onun olumlu yönlerini abartırken, olumsuz yönlerini küçültür, görmezden gelir ya da görseniz de aldırmazsınız. Bazen o kişiye öylesine bağlanırsınız ki, ayrılığın düşüncesine bile katlanamazsınız. Aşıklar mükemmel bir uyum içinde olduğunu düşünür.

Hatta öylesine bir beraberlikleri vardır ki bu beraberlikte dış dünyaya duyulan ihtiyaç giderek azalır. "Aşkın gözü kördür" sözü de buradan çıkıyor. Bir elmanın iki yarısı olmak, etle tırnak olmak sözleri hep bu dönemde söylenir. Kişi hep, aşık olduğu kişiyi görmek istediği şekilde görür. Zamanla o sis perdesi ortadan kalkıp da, gerçek olanlar göründüğü zaman bu ilişki ayrılıkla sonlanabilir. Ama şayet aşık olunan kişiyi kafanızda koyduğunuz yere ne kadar yakın olarak buluyorsanız aşkınız da artık sevgiye dönüşmüştür.

Yapılan çalışmalar, aşkın yok olarak, gerçeklerin görülme süresinin ortalama 17 ay olduğunu söylüyor. Yani aşkın ömrüne ortalama 17 ay biçiliyor. Aşk bir dürtü iken, sevgi, ilişkinin sürmesine neden olan ana unsurdur. Başka bir deyişle aşkla sevgi arasındaki fark, "Seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var" ile "Sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum," arasındaki fark gibidir.

Bağımlılık

Aşk bir bağımlılık gibidir. Kişiler aşık olunan kişiye değil, aşık olmaya aşıktır. Bunun nedeni de aşk gerçekten beyinde bağımlılıkta rol alan bazı maddelerde değişikliklere yol açar. Çoğu bağımlılıkta dopamin adını verdiğimiz bir madde rol alır. Bu madde beyinde ödüllendirici merkezi uyararak bağımlı olunan şeye bağlanmayı daha da arttırır. Örneğin; sigara bağımlılıklarında her nefes çekildiğinde bu ödüllendirici merkeze dopamin adını verdiğimiz madde salınır. Dolayısıyla her nefes çekildiğinde o maddeye bağlanmanız daha da artar. Aşık olma durumunda yapılan çalışmalarda kişilerin beyninde dopamin salgısında bir artış olduğu kanıtlanmıştır. Resmen bir uyarıcı etkisi yapar. Bir gün gelir de sigara bağımlısı kişiye sigara vermediğinizde nasıl kesilme bulguları oluşuyorsa, aşık olunan kişi tarafından beklenmedik bir anda terk edildiğinde de bir boşluk hissi yaşanır. Daha önce o kişi sayesinde yaşanılan tüm hoş duygular bir anda yok olur. Onunla yaşanmış her an özlenir. Onsuz yapılamayacağı, hayatın anlamının olmayacağına varana kadar kötü duygular yaşanır.

Sadakatsizlik

Aşık olmaya aşık olanlar, aşk bittiğinde hala beraberlikleri sürüyor ve ayrılmaya cesaretleri yok ise risk almaya başlarlar. Çünkü kişi, yaşanılan o hoş duyguya bağımlı olmuştur. Bağımlılık uğruna her türlü risk alınmaya başlanır. Kişi, anlık yaşanan haz uğruna kazanılmış her şeyi riske etmeye başlar. Yani sadakatsizlik basit bir tanımla, mevcut birliktelik dışında üçüncü kişiyle yaşanan duygusal veya fiziksel bir ilişki sonucu mevcut birlikteliğin beklentilerinin ya da standartlarının çiğnenmesi anlamına gelir. Sadakatsizliğe uğrayan kişi şaşkınlık, şok, inkar, öfke, umutsuzluk, çaresizlik, üzüntü gibi hoş olmayan duygular yaşar. Kişinin kendisine ve partnerine olan saygısı azalır. "Senin için özel olduğumu sanıyordum.

Şimdi kolayca gözden çıkarılabilir olduğumu anlıyorum" şeklinde düşünceler yaşanılır. Beklenmedik biçimde ortaya çıkan sadakatsizlik travması bireyin yaşadığı dünyaya güvenini sarsar ve dünyanın güvenilir bir yer olduğuna ilişkin inancını alt üst eder. Yoğun bir değersizlik duygusu yaşanır. Bunu yaşatana da doğal olarak öfke duyulur. Yapmış olduğum terapilerden elde ettiğim tecrübeye göre, bu sadakatsizliğe rağmen süren birlikteliklerde öfke asla bitmez, sadece ertelenir.

Beraber seyredilen bir filmde izlenilen bir sahne neticesinde kişi, yaşadıklarına tekrar dönerek o anı tekrar yaşamaya başlar. Yıllar geçse de eskiden yaşadığı o çaresizlik ve değersizlik duygusunu tekrar yaşamaya ve engelleyemediği bir öfkeye kapılır. Bir anda çiftler tekrar kendilerini kavga ederken bulurlar. Sadakatsizlikten yıllar geçtikten sonra ayrılan çiftlerin boşanma nedeni, "Ne yaparsak yapalım bu duygu asla bitmeyecek" çaresizliği ve umutsuzluğudur. Öncelikle kimse bir ilişkiye aldatılmak için ya da aldatmak için başlamaz.

Her beraber olan çift mutlu olacağı ve dünyada başka bir kişinin hayatında olmayacağını düşünerek ilişkiye başlar. Bunun zıddı olan durumlar mantık evliliği adı altında duygudan yoksun beraberliklerdir. Ama ne yazık ki bazı ilişkiler aşk bittiği zaman sadakatsizlikle tanışır. Aldatılma durumunda eşler bir kriz dönemindedir. Aldatılan kişi değersizlik, tercih edilmişlik duygusu yaşar. Bazı çiftler ilişkiyi noktalarken, bazıları ise devam eder, hatta daha sık görüşür ve eskiden yapmadıklarını yaparlar.

Sadakatsizlik sonrası...

Öncelikle çiftler sınırlarını net bir şekilde belirlemelidir. Zorlama, hazır olmadan zorunluluk adı altında beraber olunmamalıdır. Siz ve eşiniz hatta üçüncü kişi arasında net sınırlar belirlenmelidir. Eşinizle devam kararı alıyorsanız, çevreye karşı da eşinizle birlikte fikir birliğine vararak sınırları belirlemelisiniz. Cinsel hayattan tutun da her konuda dinginleşmek gerekir. Sadakatsizlik yapan kişi bu durumun bir an önce bitmesini ve hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı ister.

Çünkü bu sıkıntı durumunu içinde tolere edemez ve en kolay yolun inkar olduğunu düşünerek sık sık bir şey yokmuş gibi davranmayı tercih eder. Bu durum, aldatılan eşi daha da öfkelendirir. Eşler arasında güvenin sarsılmasını daha da arttırır. Zaten aldatılan kişi eğer eşini seviyorsa bu durumun bir daha olmayacağını umut ederek ilişkisini devam ettirmek isterken, bu davranışlar onun eşine olan güvenini daha da sarsar. Bu olayın eşinin yeteri kadar bilincinde olmadığını ve bir daha bu durumun başına geleceğini düşünerek bir huzursuzluk hisseder.

Bu durum aldatılan eş için adeta ne zaman patlayacağı belli olmayan bir mayın tarlasında yürümeye benzer. Çoğu eş bu belirsizliği tolere edemediği için sevse de ilişkisini bitirmeyi tercih eder. Aldatan kişi bu durumda sabırlı olmalı ve eşinin dönem dönem ortaya çıkabilecek öfke nöbetlerine hazır olmalıdır.

Olmaması gereken bir diğer durum ise, aldatılmış olunan kişiyle yaşanılmış ilişkinin detayları asla konuşulmamalıdır. Bu aldatılan eş için daha derin travmalar açar. Olamasa bile gözünün önüne gelen imgelerle yaşar. Bu da eşler arasında daha sık ortaya çıkan kavgalara neden olur. Aldatılan eş sık sık neden bunu eşinin yaptığını merak eder. Sık sık bu soruyu kendisine ya da eşine sorar. Bu sorunun yanıtına genelde eşler ulaşamaz. Bu soruların yanıtını eşler ileri aşamalarda konuşmalıdırlar.

ARKADAŞINA GÖNDER
Aşk ve sadakatsizlik
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA