Karmaşık ve zordur aşk. Garip bir duygu kapılırsın. Zaman zaman sen sen çıkarsın kaybetme korkusuyla… durumun bile farkına varamazsın, aşık olmuşsundur. En ufacık şey canını acıtır. Yani biraz karmaşık bir ruh hali yaratır "aşk". Ama her şeye rağmen çok güzeldir. Kimi aşklar hüsranla biterken, kimileri evlilikle sonuçlanır. Biz de Sevgililer Günü'nün kutlandığı Şubat ayında bu konuya kayıtsız kalamadık, NP Nöropsikiyatri Hastanesi'nden Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a evlilikte aşkın ömrünü uzatmanın yollarını ve ömür boyu mutluluğun sırlarını sorduk. Ayrıca bazı anneler aşkın ömrü ve Sevgililer Günü ile ilgili düşüncelerini paylaştılar bizimle… Aşkınız hiç bitmesin!
Aşkın ömrü
Aşkın ömrü kişilerin tutumuna göre değişir. Tek bir ölçü yoktur bu anlamda. Bazen balayında da bitebilir aşk, bazen de bir ömür boyu sürer. Bu konudaki araştırmalarda; genellikle ilk başlarda hissedilen aşkın 2 senenin ardından durgunluk dönemine ve azalmaya girdiği saptanmıştır. Ancak bitmesi söz konusu olmayabilir, tabii kişiler aşklarını doğru şekilde besleyip alevlendirebilirlerse... Aşk değişkendir, sabit değildir. Söndüğü zaman bittiği anlamına gelmez. Mangaldaki ateşe benzetebiliriz aşkı. İlgi ister. İlgi gösterildiğinde yanar, ilgisiz kalındığında ise söner. Bu yüzden doz iyi ayarlanmalıdır, üzerine çok düşüldüğünde yakar. İhtiyaç olduğu kadar aşkı dozunda tutmak önemlidir.
Evlilik
Evlilikte kadın için romantizm ve duygusallık ön plandayken, erkete erotizm ön plandadır. Bu iki duygu psikolojik ihtiyaçları karşılar. Kadın yalnızlığını, duygusal ihtiyaçlarını gidermek için evliliği tercih ederken, erkek erotizmi birinci öncelik olarak hisseder. Nişanlılığın akabinde yapılan evliliklerde güven yoksa erkek tapuyu almış zanneder. Öyle ki kendinde sadakatsizliği hakmış gibi görür. Duygusallığı ana duygu olarak yaşayan kadında sadakat daha fazladır. Çünkü kadının duygusal önceliği vardır. Erkek, evliliğe zarar verme konusunda daha hoyratça davranabilir.
Evlilik aşkı öldürür mü?
Evlilikte güven çok önemlidir. Bir ilişki güven yoksunuysa, evlilik aşkı öldürür. Değilse tam aksidir. Evlilikte yalan söylememek de çok önemlidir. Şaka dahi olsa evli çiftlerin birbirlerine kesinlikle yalan söylememeleri gerekir. Çünkü yalan söylenen yerde güven zayıflar, güvenin azaldığı yerde ise sevgi kaybolur ve bu da korkuları beraberinde getirir. Bir bakarsınız ki ilişkinizi korkular yönetmeye başlar. Bu da evlilik bağlarını zayıflatır. Yani evlilik aşkı öldürmez, birtakım duyguları göz ardı etmediysek…
Çocuk aşka darbe mi?
Nasıl meyve verilen ağaç sevilir, çocuk da evlilikte arzu edilen bir durumdur. Ama çocuk olmaya da bilir. Mesela meyvesiz çok güzel ağaçlar vardır. Yani çocuk olmazsa olmaz değildir. Çocuk konusunda eğer takıntılı talepleri yoksa ailenin, yani kontrol edebilecekleri, değiştirebileceği veya değiştiremeyeceği şeyleri biliyorsa çiftler yeni durumu kabullenip ona uygun neler yapılabileceğini düşünüp kendilerine yeni yol çizmelidir. Arzu ettiği şey her zaman kişinin kendi yararına olamayabilir. Çocuğun takıntı hale getirilmemesi gerekir. Taraflar çocuk olmasına sağlıklı şekilde yaklaşıyorsa, çocuğun olması ya da olmaması olumsuz etkilemez aşkı. Özellikle erkek, çocuk olunca evliliği ve eşini garantilemiş gibi hisseder, tapuyu pekiştirmiş gibi görür. Daha hoyratça davranabilir ve bu da evliliğe zarar verir.
Mutlu bir evlilik için öneriler
Mutlu bir evlilik için önemli olan karşılıklı, iyi işbirliği oluşturmaktır. Bir evlilikte sevginin, saygının, güven ve ilginin olması gerekir. Evlilik masanın bacakları gibidir. Sevgi önemlidir ama ifade edilemiyorsa kapalı bir kutu gibidir. Saygı yoksa ilişkilerde karşı tarafı incitecek şekilde davranılır. Doğruluk yoksa güven oluşmaz, ilgi yoksa bunların hiçbiri beslenemez. Bu dört ayak çok önemlidir. Bu duyguların dengeli şekilde yürütülebilmesi halinde kişilerin ömür boyu aşık olmamaları imkansız değildir. Bunu yapamadıkları için evlilikler biter. Evlilik bir projedir. Evliliğe başlamadan önce niyet sözleşmesi yapılmalıdır. Taraflar o sözleşmeye uygun davranırsa ömür boyu mutluluk elde edilir.
Evlilikte sevgili kalma taktikleri
Mangaldaki ateş örneğini vermiştim. Bu ateşi canlı tutmayı başarabilmelidir çiftler. Genelde kişi evlendikten sonra erkek kendini işe, kadın ise ilgisini çocuklarına verir. İlgi yatırımı azalır ve bilgi transferi bozulur. İletişim, duygu ve zaman paylaşımı azalır eşler arasında. Azalınca da düşünce manasında kuşku virüsleri, evliliği kemirmeye başlar.
Evlilikte ikinci aşama olan güç ve kişilik çatışmaları belirir. İlk aşama romantiklik, son aşama ise bağlılık dönemidir. Ayrıca ikinci dönemde taraflar sağlıklı ilişki kurabilirse bu dönem sorunsuz geçer ve bağlılık dönemine adım atılır. Evlilikte ben değil de "biz" duygusu üzerine hareket edebilmeli çiftler. Çünkü evlilikte iki kişilik düşünce önemlidir. Eşinin görüşlerini de dikkate almalıdır taraflar. Yani biz algısı oluşan evlilikler sağlıklı yürür. Ben algısıyla hareket edilen evliliklerse maalesef kısa sürer.