Amerika'nın 3 Müslümanın katledildiği saldırıya bakışı tam bir çifte standart. İşin iç yüzünde birden fazla çifte standart skandalı daha var.
3 Müslüman katledildi, ABD'den ses çıkmadı. Çarli'ye kıyamet koparanlar Müslümanların hedef alındığı ırkçı katliamı, "otopark cinayeti" olarak geçiştirmeye çalıştı.
Bu bir çifte standart. Tıpkı daha önce Gazze katliamlarına, Kudüs saldırılarına, Batı Şeria'daki kanlı eylemlere, Mısır'daki Rabia katliamına dönüp bakmadıkları gibi 3 müslümanın infazına da tepkisiz kaldılar.
Katledilen 3 kişi Amerikan vatandaşıydı ama bir kimlikleri daha vardı aynı zamanda üçü de Filistin asıllıydı.
Geçtiğimiz Temmuz ayında Kudüs'te Yahudiler tarafından yakılarak katledilen 16 yaşındaki Muhammet Ebu Hudayr'ın cenazesinde bir saldırı daha yaşanmıştı. Muhammed'in Amerika Florida'da yaşayan amcasının oğulları o cenazedeydi.
14 yaşındaki Tarık Ebu Hudayr, cenaze sonrası ortadan kayboldu. Sonra onu yakalayıp, öldüresiye döven İsrail polislerinin görüntüleri ortaya çıktı. Çocuk öldüresiye dövüldü ardından hapse atıldı.
Babası Selahattin Ebu Hudayr oğlunu 3 gün sonra nezarethaneden kurtardı ama cezası bitmedi, 15 gün ev hapsi ve para cezasına çarptırıldı.
İsrail polisinin kameralar önünde öldüresiye dövdüğü Tarık, tıpkı önceki gün katledilen 3 müslüman gibi Filistin asıllı Amerikan vatandaşıydı.
Tarık'ın babası Selahattin, İsrail'deki ABD Büyükelçiliğine ardından Florida'daki mahkemelere başvurdu, elinde oğluna uygulanan şiddetin belgeleri de vardı ama nafile İsrailli polisler hakkında hiçbir hukuki sonuç elde edemedi.
Belli ki Amerika için öncelik mağdurun ABD vatandaşlığı değil, asıl olarak nereli olduğu, o önemli.
Çünkü 19 Kasım 2014'de 2 Filistinli, Kudüs'teki bir sinagogu bastı, ölen 6 kişiden 3'ü Amerikan vatandaşı İsrailliydi. Amerika anında sert tepkiler vermeye başladı.
Filistin'deki kanlı sürecin hep arkasında olan Amerika, ABD-İsrail kimliği taşıyan Yahudilerin ölümünün ardından Filistinlilere yönelik yürütülen kanlı eylemlerin arkasında daha sert durmaya başladı. Oysa Temmuz ayında İsrail polisinin dövdüğü çocuk da ABD vatandaşıydı ama onun aslı Filistin'di ve Müslümandı.
Aynı Amerika, 2003'de Gazze'de İsrail buldozerinin önünde duran ve ezilerek katledilen Rachel Corrie için de benzer hassasiyeti göstermedi.
Oysa Rachiel Corrie, direk Amerikan vatandaşıydı üstelik Müslüman falan da değildi. Ama onu katleden İsrail olunca, Amerika, kendi öz vatandaşını bile İsrail'e kurban vermekten geri kalmadı.
Kuzey Carilona'da katledilen 3 Müslüman, Floridalı Tarık Ebu Hudayr ya da Gazze'de öldürülen Rachel Corrie. İsimleri, kimlikleri, uyrukları, dinleri aslında çok da mühim değil. Kim tarafından nasıl öldürüldükleri önemli, işte bütün mesele bu.
Taha Dağlı-Haber7