Arınç, NTV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 28 Şubat soruşturmasını önemli bulduğunu ifade ederek, "Bir soruşturma evresinde olan bir konu. Takip etmemiz gerekiyor. Umarım arakasında açılacak dava ve kısa süren bir yargılanma süresiyle bu kişiler hakkında da, olay hakkında da bir yargı kararına ulaşmış oluruz" dedi.
Farklı aktörlerin de bu sürece destek verdiğine değinen Arınç, "Doğrudan ya dolaylı olarak sürece etkisi olanların kişilerin de bu yargılama sürecinde mutlaka sorgulanmaları gerekir diyenler olabilir ama ben hükümet sözcüsü sıfatıyla bu tartışmalara girmek istemem. Şunu biliyorum 1995 seçimlerinde ben parlamentoya girdim. Refah Partisi birinci parti oldu. CHP de barajı yarım puanla geçti. CHP'nin TSK komuta kademesiyle en azından 28 Şubat sürecinin asli faili olduğuna inanlardan birisiyim. Çünkü o zaman ki Genel Başkanı Deniz Baykal, '28 Şubat sürecinde TSK adeta bir sivil toplum örgütü gibi çalıştı.' Bu saçma sapan bir tarif. Bir sivil örgütü gibi silahlı kuvvetlerin hükümeti devirmek gibi sonuçlanan bir eyleminde görev aldığına söylemek siyasetçiye yakışır bir tavır değildir. Ha bu siyasetçidir, buna destek vermiştir, sorgulanması gerekir anlamında söylemedim. Eğer soruşturmanın kapsamını genişletecek olursanız o zamanki medyanın tavrına da bakmanın lazım, beşli çete tabir edilen meslek kuruluşlarının da süreçteki rollerine bakmak lazım. Mesela ben savcı olsaydım bu konuyu ilginç bulurdum ve genişletmek açısından o zamanki sürece dahil olan her kişi ve kurum ve kuruluşa bu işin içerisinde koymak ve ortaya daha haklı, daha doyurucu, daha insanları tatmin edici bir sonuç koymak isterdim ama savcının görüşünü ve ne yapmak istediğin bilmiyorum" diye konuştu.
Arınç, İmralı sürecinin içerisinde olan birisi olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti: "Zor bir sürecin içerisindeyiz ama umduğumuz gibi sonuçlanırsa Türkiye için fevkalade olumlu neticeler verecek. Bütün siyasi partilerin de bu sürece olumlu katkılarının olmasını isteriz. BDP'den giden milletvekillerinin sözleri ile İmralı'dan olumlu bir mektup veya telkinde bulunulduğunu söyleyelim. Bu sürecin başında Başbakanımızın da ifade ettiği gibi öncelikle silahların susması, bırakılması, Türkiye'nin terk edilmesi, ondan sonraki süreçte de artık silahlı eylem devrinin bittiğini, buna ilişkin bazı konuların da çözümlenebileceğini öngördük. Şimdi daha işin başındayız zor bir süreçteyiz. Kırılma noktaları olabilir, hayalperest olmamak lazım ama ümitli olmalıyız. Sürecin olumlu geçmesi için AK Parti olarak biz, diğer partiler de üzerine düşeni yapmalı. İkinci heyetin gidiş gelişenden sonraki duruma bakarsak; Öcalan hem telkinleriyle hem de mektuplarıyla Kandil'e, BDP heyetine veya başka bir noktaya gönderdiği, artık nevruzdan itibaren bir eylemsizlik içine gireceksiniz, eylem yapmayacaksınız, Temmuz, Ağustos itibariyle de silahlar tamamen bırakılacak ve yurtdışına çıkış süreci konuşulacak. Bunlar önemli durumlar. Ama buralarda hangi işler, hangi engeller karışır, nasıl bir olumsuzluk ortaya çıkabilir, Kandil, Avrupa kanadı veya BDP noktasında hangi olumsuzluklar yaşanabilir bilmiyorum. Bu acı olayın son bulması noktasında toplumda büyük bir beklenti var, medyadan önemli bir destek var, tüm anketlere baktığımızda halk bu sürecin olumlu sonuçlanmasını istiyor. Bence şu anda kısmen yaşanan eylemsizlik halinin tamamen silahların susması noktası haline gelmesi önümüzdeki aylarda gerçekleşebilir. Ancak bu Öcalan'ın sözlerine ve telkinlerine karşı Kandil'in, Avrupa kanadının, BDP'nin tabanının nasıl karşılanacağını görmemiz lazım. Şu anda hepsinin 'Öcalan ne derse biz o konuda beraberiz, aynı düşüncedeyiz' şeklinde sözleri var. Ama Fransa'da yaşanan olay, Türkiye'deki bazı saldırılar, yıldönümü bahaneleriyle yapılan sokak eylemleri şiddetli ve yoğun değil. Bu bize Öcalan'ın 'Artık silah devri bitti' sözünün belki de samimi olabileceğini gösteriyor."
Hükümet'in işin içerisinde bir noktada kesinlikle olmadığını vurgulayan Arınç, "MİT'in halen sürecin önemli aktörü olduğunu söyleyebiliriz. Ama hükümet olarak, kesin olarak çözüme kavuşacak olursak, şüphesiz siyasi iktidarın da "Biz şöyle bir yol haritasıyla bu sorunu çözmeye kararlıyız' şeklide bir açıklaması mutlaka olacağız. Arınç, MİT'in Kandil ve Avrupa kanadıyla da görüşmelerini sürdürüp sürdürmediği konusunda emin olmadığını ifade ederek, "Bu görevde başarıya ulaşmak için bir istihbarat örgütü ne gerekiyorsa yapar. Gidip görüşmesi gerekiyorsa gider, gelmesi gerekiyorsa gelir ama gün ve gün anbean bu konularda bir görülme var mı buna cevap verecek bir durumda değilim" dedi.
MGK'da bu konuya ilişkin ne görüşüldüğünü söyleyemeyeceğine değinen Arınç, "Şu ana kadar bu sürecin aleyhinde herhangi bir tavır ve tutum gösteren olmadı. Herkes ümitli bir beklenti içerisinde. Bu işin olumlu sonuçlanabileceğini herkesin paylaştığını söyleyebilirim" diye konuştu.
PKK'nın elinde bulunanların hepsinin listesinin bulunduğuna işaret eden Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu insanları nerede bulabiliriz, hangi yollarla bu insanları evlerine kavuşturabiliriz bunun çabasındayız. Bu arkadaşlarımızın ailelerine kavuşması için teyakkuz halindeyiz. Karşı taraf biz size teslim ediyoruz derse buna ancak seviniriz. Geçmişte de bazı kişiler, gruplar, kuruluşlar, STK'lar bazı kişilerin Türkiye'ye kazandırılması noktasında rol oynadılar biz bunlara engel olmadık. İnsan hayatı önemlidir, bir şekilde kazanılması önemlidir. Bu süreç içerisinde Öcalan'ın söylediği iddia edilen, Pervin Buldan tarafından da döner dönmez açıklaması yapılan konulardan anlıyoruz ki PKK elinde bulunan insanların sağlığına dikkat etmeli, ve onların ailelerine kavuşturulmalı. Eğer Öcalan'ın sözü dinlenecek olursa, bunu yerine getireceklerini ben şahsen düşünüyorum. Ama bu bizimle onlar arasında bir pazarlık konusu değil."
Bu gün söylemlerine dikkat etmesi gereken siyasi partilerin olduğunu vurgulayan Arınç, Abdullah Öcalan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum bir hükümlü olduğuna dikkat çekti. Arınç, "Hükmün ne şekilde infaz edildiği bellidir. İnfaz kanunundaki bu tür hükümlüler için getirilen düzenlemeler de beldir" dedi. Öcalan'ın bugün çok uygun bir şekilde infazını çektiğini dile getiren Arınç, "Bu sürecin daha da iyileştirilmesi konusunda hiçbir planımız yok. Bu konuda hiçbir söz söylemek noktasında da değiliz. Gerçekleri göz ardı etmememiz lazım. Bu süreç içerisinde Öcalan önemli bir aktördür. Geçmişte yaptıkları, Türkiye'ye yaşattıkları, işlediği suçlar hepsini bir kenara koyalım. Onları günde bin defa konuşmakla neticeye varamayız. O bir tarafta hüküm haline getirilmiş, Türk milletinin gönlündeki, hafızasındaki bir kayıt. Ama biz terörün bitirilmesini, silah bırakılmasını, Türkiye'nin terörden arındırılmasını şu veya bu şekilde gündemimize almışsak, bu sürecin içerisinde Öcalan'ın önemli bir aktör olduğunu kabul etmemiz lazım. Biz gerçeklerle yola çıkıyoruz. Esasen onun aleyhinde her gün bin defa konuşanlar da bu gerçeği biliyorlar. Bu gerçeği bilmemi onu yüceltmemiz anlamına gelmez. Bu aktörden Türkiye adına nasıl daha çok istifade edebiliriz, nasıl daha olumlu bir rol oynayabilir, etkisini örgüt üzerinde nasıl daha çok oranda gösterebilir, biz bunun peşindeyiz. Akılcı bir siyaset yapıyoruz, başarabilirsek Türkiye 30-40 yıllık bir karabasandan kurutulmuş olacak. Başaramazsak Türkiye daha acı şartlarda terörün acısını, yanığını içinde hissetmiş olacak" ifadelerini kullandı.
ANKA