"İnsan kılığında birtakım varlıklar görüyorum. İki yıl önce akşam yatağıma girdiğimde içimden bir ses 'cama çık' dedi. Pencereden baktığımda gökten insan gibi bir ışık yere indi. Yüzü görünmüyordu, dümdüzdü. Ertesi günden itibaren bir hafta süreyle beni her gün dövdü. Vücudumda morarmalar oldu. Ailem de gördü." Film değil gerçek Bu ifadeler son günlerde oldukça tartışma yaratan ve gerçek cin görüntüleri içerdiği iddialarıyla magazin basınına bile konu olan "Dabbe-Bir Cin Vakası" filminden ya da herhangi bir korku senaryosundan değil. Kendilerine cin musallat olduğunu söyleyerek soluğu Psikiyatr Dr. Hamdi Kalyoncu'da alan binlerce kişiden sadece birinin şikâyetleri.
"Dabbe" filminin daha gösterime girmeden yarattığı ivmeyle mistik sohbetlerimizin asırlardır vazgeçilmez fantastik öğesi olan cinler ve onların insanlara yaptıklarına dair hikâyeler bir kere daha gündemimize girdi. Ne kadarı gerçek ne kadarı psikotik rahatsızlık sonucu görülen halüsinasyonların eseri bilinmez ama ortada olan bir gerçek var ki cinlere dair rahatsızlıklardan şikâyet edenlerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Kısacası meseleye inanılsın ya da inanılmasın cinler ve onların kendilerine musallat olduğunu iddia eden insanların varlığı toplumsal bir olgu olarak gerçek. Yani cinler ya da metafizik varlıklar olarak nitelendirilen bedensiz varlıklarla bazı kimseler sadece sinemada ve romanlarda karşılaşmıyor. Bağcılar'da muayenehanesinde uzun uzun görüştüğümüz Psikiyatr Dr. Hamdi Kalyoncu içine cinlerin karıştığı 5 binin üzerinde vaka incelediğini söylüyor. "Normal şartlarda biz psikiyatrlar bu gibi olayları halüsinasyon, şizofrenik, psikotik rahatsızlıklar ya da onların belirtisi olarak değerlendiririz. Oysa bazı bilinmeyen varlıkların karıştığı iddiasıyla gelen hastaların durumları bunlardan farklılık gösteriyor. Bazı vakalarda rahatsız kişinin görüp duyduklarını aile fertleri de görebiliyor" diyen Dr. Kalyoncu'ya göre bilimle uğraşanların inançlarını işe karıştırmadan bu kadar hasta bunları söylüyorsa dikkate almaları ve bilimsel olarak irtibata geçme yolları arayıp, tespit etmek için uğraşması gerekiyor. Ancak merhum pskiyatri profesörü Ayhan Songar'ın bir sözünü de nakletmeden edemiyor: "Bilim adamları cinlerden bahsetmekten çekinirler çünkü bahsederlerse dinin itibar kazanacağını düşünürler." Ancak onları bugüne kadar objektif olarak tespit edip bunu ispatlayana rastlandığına dair bir bilgi yok. Sadece pozitif bilimciler değil, ilahiyatçılar da onların varlığını tartışmasalar da tespit edilip edilemeyecekleri konusunda oldukça şüpheliler. "Arapların İslam öncesi cinlerle ilgili anlayışlarında ve özellikle Sümer ve Babil kültüründe bu tür varlıklara dair inançlar çok yaygındır" diyen Marmara Üniversitesi İlahiyat Profesörü İlyas Çelebi'ye göre "Örtülü, gizli, görünmeyen varlıklar" anlamına gelen cinler hemen hemen bütün din ve kültürlerde mevcutlar. Çukurova İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Osman Ateş'e göre ise cinlerle ilgili olarak anlatılan bedene girme, evlilik, insanları hasta ya da deli etme ve onları vücuttan kovma hikâyelerinin hepsi batıl inançlardan ibaret. Cin konusunun ve haklarında kulaktan kulağa fısıldanan olağanüstü hikâyelerin kolay kolay esrarını kaybetmeyeceğini biliyoruz ama konuyu bir de uzmanlarına soralım dedik. İşte konuyla ilgili farklı branşlardan uzmanların değerlendirmeleri.
Prof. Dr. İlyas Çelebi (MÜ İlahiyat Fak. Kelam Ana Bilim Dalı Başkanı)
"CİNLERLE FİZİKÎ TEMAS MÜMKÜN DEĞİL"
Cinlerin yapısı, şekli, ömürleri, özellikleri dini kaynaklarda nasıl tanımlanıyor? Cinler konusunda dini literatür iki kaynaktan beslenmektedir. Birisi İslam öncesi ve İslam dışı kaynaklardır. Arapların İslam öncesinde cinlerle ilgili inançları vardı. Onları Allah'ın oğulları olarak kabul ediyor ve Allah ile kendi aralarında aracılar olduklarına inanıyorlardı. Tevhid inancına aykırı olan bu durumu reddetmek üzere Kur'an ve hadislerde cinler konu edilmiştir. Ayrıca Ortadoğu'da özellikle de Sümer ve Babil kültürlerinde bu tür varlıklara dair inançlar çok yaygındır. Kur'an'da ve hadislerde bir varlık türü olarak cinlerden söz ediliyor. Ancak onların da diğer varlıklar gibi Allah tarafından yaratılmış ve O'nun emri ve idaresi altında varlıklar oldukları kabul edilmektedir. İlkel dinlerde görülen cin inancı ve özellikle onlara yüklenen misyon ilahi dinlerden sapmalar sonucu ortaya çıkmış bir durumdur. Kur'an'a göre cinlerin insan üzerinde bir sulta oluşturması mümkün değildir. Yani cinlerin ve şeytanın insanın irade ve kudretini elinden alması, onu istedikleri yöne yönlendirmesi gibi bir şey söz konusu değildir. İnsanlar onlara kendi istekleri ile tabi olmadıktan sonra onların insanlar üzerinde bir etkisi yoktur. Peki, insanlarla ne gibi şekillerle temas kuruyorlar? Ben, mucize şeklinde olaylar hariç ayet ve hadislerde onlarla fiziki etkileşimi çağrıştıran sahih bir ifadeyi göremiyorum. Fiziki etkileşim olmayınca insanları biyolojik olarak hasta etmeleri, öldürmeleri, diriltmeleri, onlarla evlenme gibi fizikî temaslardan söz etmek mümkün değil. İmam Şafi "cinleri gördüğünü veya onlarla bu tür fizikî temas halinde olduğunu" iddia eden kişinin şahadetini kabul etmiyor. Cinlerden nasıl korunulur? Kur'an manevi açıdan bir koruyucudur. Okunduğu zaman hem bilgimiz artar ve irademiz güçlenir, onların korkulacak varlıklar olmadığını anlarız; hem de bu tür varlıkların zararlarına karşı manevi bakımdan kendimizi koruma altına almış oluruz. İlgili literatürde cinlerden korunmak için Ayet el-Kürsî, Felâk ve Nâs surelerinin okunması veya yazılı olarak üzerinde taşınması tavsiye edilmektedir.
Dr. Hamdi Kalyoncu (Psikiyatr)
"BEŞ BİNİN ÜZERİNDE VAKA GÖRDÜM"
Meslek hayatınızda pek çok "cin" tasallutlu hasta gördünüz sanırım? Ben kendilerine cin musallat olduğunu ileri süren hastalarla çok karşılaştım. Ama bütün psikiyatrlar çok karşılaşır anlamına gelmez bu. Ben bu konuda 5 binin üzerinde vaka gördüm. Türkiye'de bu hususta benim kadar vaka gören yoktur. Ondan fazla hoca, cinci, medyum ve papazla bu varlıklara dair çalışma ve tedavileri hakkında görüştüm. Onlar bu varlıklara dair çalışmalarını bana açtılar. Bu duruma psikiyatr olarak yaklaşımınız ne oluyor? Bir kişi kendisine bazı varlıkların musallat olduğunu ifade ediyor. Bazı şeyler görüyor, duyuyor. Normal şartlarda biz psikiyatrlar bu gibi olayları halüsinasyon olarak değerlendiririz. Şizofrenik, psikotik rahatsızlıklar ya da onların belirtisi olarak değerlendiririz. Ama bunun için sıkı bir sorgulama ve muayene yaparız. Oysa bazı bilinmeyen varlıkların karıştığı iddiasıyla gelen hastaların durumları bunlardan farklılık gösterir. Bu tür vakalarda kişi yukarıda tanımladığımız rahatsızlıklardaki gibi görüp işittiklerini gerçek olarak kabul etmediği gibi, gördüğü ve işittiği varlıkla mücadele eder ve kendi dışında bir olay olduğuna inanır. Bazı vakalarda rahatsız kişinin görüp duyduklarını aile fertleri de görebiliyor. Siz bu konuya alıştığımız psikiyatrlardan farklı yaklaşıyorsunuz? Ben inançlarımla, gözlemlerim ve bilimsel tecrübelerimi karıştırmam. Bir şeye inanmam ya da inanmamam hastamı ve inançlarını anlama çabamı engellemez. Sebeplerini sorgulamaya ve tedavi etmeye çalışırım. Öyle hastalarımız oluyor ki bunların belirtileri klasik psikoz ya da şizofreni tanımlamalarına uymuyor. Dolayısıyla klasik tanıma uygun yapılan tedavilerden sonuç alınamıyor. Eğer bir hastanın belirtileri hastalığın tanımına uymuyor ve tedaviden netice alınamıyorsa burada biraz düşünmemiz gerekiyor. Nedenini sorgulamamız gerekiyor. Oysa kimi zaman hoca, cinci, medyum denilen şahısların bu rahatsızlıkları iyileştirdiğine dair hastalarımızdan duyum alıyoruz.
Prof. Dr. Ali Osman Ateş (Çukurova Ünv. İlahiyat Fak. Dekanı)
"CİNLER GAYBI BİLEMEZ"
Cin nedir? Cinler var mıdır? Cin kelimesi, örtmek, gizlemek anlamına gelen Arapça Cenne kökünden türemiştir ve geçmiş çağlarda gözle görülmeyen varlıklara cin denilmiştir (…) İslâm'a göre cinler, melekler gibi ruhanî varlıklar olup, dine inanan bir kimsenin onlara da iman etmesi gerekir. Cinlerin ne gibi özellikleri vardır? Kur'an ve hadislerin bildirdiğine göre cinler, dumansız ateşten (ışından) yaratılmışlardır. Maddi bir bedene sahip değillerdir. Akıl, şuur ve irade sahibi varlıklardır. İnsanlar gibi, Allah'a ibadet etmek için yaratılmışlardır.(…) Son olarak da Kur'an'ı dinlemişler, Hz. Peygamber'e iman etmişler, O'nun buyruklarını diğer cinlere ulaştırmışlardır. Bu açıdan cinlerin de inançlısı ve inançsızı mevcuttur. Cinler de her fani gibi ölümlüdür. Cinlerin inanmayanlarına şeytan denilmektedir. Cinler gaybı (bilinmeyeni) bilir mi? Cincilere bu konuda danışmak doğru mudur? Kur'an ve hadisler, cinlerin gaybı bilemeyeceğini haber vermektedir. Buna göre, cinlerin sadece gaybı değil, şimdi meydana gelmekte olan ya da geçmişte olup bitmiş birtakım olayları da bilmeleri söz konusu olmayabilir. Onların bu konuda insandan farkı yoktur. Bu yüzden, cinlerin veya onlarla irtibat halinde olduğunu ileri süren kâhin, falcı, cinci, bakıcı, medyum diye anılan birtakım kimselerin gaybı bilme iddiaları yalandan ibarettir. Cinlerle evlenmek mümkün müdür? Kur'an ve hadislere göre, cinlerin de erkeği dişisi, kendi aralarında evlenmeleri ve çoğalmaları söz konusudur. Bunun nasıl olduğu konusunda elimizde detaylı bilgiler yoktur. Dumansız ateşten (ışından) yaratıldıkları için vücut yapıları insandan farklıdır. Bu yüzden insanlarla evlenmeleri, çocuk sahibi olmaları mümkün değildir. İnsanların cinlerle evlenmeleriyle ilgili olarak nakledilen şeyler eski din ve kültürlerden geçen birtakım hurafelerdir. İnsanın vücudundan cin çıkarma iddiası doğru mudur? Cinlerin insan vücuduna girdikleri ve ona çeşitli şekillerde zarar verdiklerine dair Kur'an ve sahih hadislerde bir tek bilgiye rastlamak mümkün değildir. Cinlerin insanın bedenine girebildiği, yapılacak birtakım işlemlerle bunların oradan çıkarılabileceğine dair toplumumuzda mevcut olan inanç; Babil, Asur, Yahudilik, Hıristiyanlık ve Cahiliye dönemi gibi İslam öncesinin çeşitli din ve kültürlerine dayanmaktadır. Kur'an ve sahih hadislerde ise, ne cin çıkarma, ne de cin çıkarmak için hastalara dayak atma söz konusudur.
BİROL BİÇER