Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Sitcom gazeteciliğinin gençler üzerindeki etkisi

Geçen hafta bir asrı devirmiş Pertevniyal Lisesi'ndeki gençlerle sohbetteydim. Daveti aldığımda niyetim, bu genç arkadaşlarla muhabir ruhunu kaybetmeden yazmaya çalışan bir yazar olarak haberciliği, insan hayatında yarattığı etkiyi falan konuşmaktı. Genç arkadaşlarla kısa bir tanışma seremonisinden sonra ortamın verdiği havayla olsa gerek, öğretmen edasıyla sordum; "Evetttt. Söyleyin bakalım... Kimler gazeteci olmayı düşünüyor içinizden?" diye.
Tabii mesleğine âşık bendeniz, bu suale karşılık tek bir tanesinden bile, "Ben" diye cevap alamayınca da öylece kalakaldım.
Hayır hayır daha da abartmam lazım. Sadece kalakalmadım! Dumur oldum adeta! Ve hatta ne diyeceğini bilemez bir hale düşüp, durumu kurtarmak adına başladım laf çevirmeye.
Bozulmuşluğuma mı, vurgun yemiş dalgıç gibi oturduğum sandalyenin üzerinde sağa sola kaykılmama mı şaşırdı genç arkadaşlar bilemiyorum ama başladılar kikirdemeye.
"Nasıl yani?" dedim. "Hiçbiriniz de istemiyor mu gazeteci olmayı!"
Karşı taraftan yine reaksiyon gelmeyince bu kez aslolan soruyu koydum önlerine:
"İyi ama niye?"
Önce, adının sonradan Nedret olduğunu öğrendiğim bir kız öğrenci, sonra Sıddık. Ondan sonra Murat, Özlem, Aslı ve diğerleri başladılar dökülmeye.
Anlayacağınız onlar anlattı ben dinleyip tek tek not aldım.
İçlerinden biri, "Binbir çaba sarf edip fakülte okuyacağım ama gazeteci olabilmek için ya bir dayının gelip elimden tutmasını bekleyeceğim, ya da gittiğim yerde kendime bir dayı yapıp onun sırtımı sıvazlamasını umut edeceğim!" dedi.
Bir başkası ise, "Sadece dayı da yetmiyor artık! Dayın olsa bile o dayı senden muhakkak maymunluk yapmanı isteyecek! Oranı buranı açarak poz ver, mini etek giy, uzun bacaklarınla röportajlarında şov yap diyecek. İtiraz edersen, kapının önüne değilse bile, seni fotokopi makinesinin başına koyacak!" diye devam ettirdi sohbeti.
Bir diğeri, "Ekranlara bakıyor musunuz siz hiç? Mankenden bozma kızlardan geçilmiyor! Güzel olacaksın, şuh olacaksın ve ayrıca senden ne istenirse istensin ekranda yapacaksın!" dedi.
En sonuncusu ise tam 12'den vurdu: "Kusura bakmayın ama sitcom adı verilen gazetecilikte bir gelecek göremiyoruz. Aileme, 'Gazeteci ya da televizyoncu olmak istiyorum' demeye kalksam şok geçirirler herhalde beni kolumdan tuttukları gibi bir psikiyatriste filan götürürler!"
1 saat diye planladığımız sohbeti zar zor 3 saatte bitirdik. Çünkü dilim döndüğünce, gücüm yettiğince onlara bu mesleğin güzelliklerini, sorumluluklarını ve büyüklüğünü anlatmaya çalıştım.
İkna edebildim mi peki?
Maalesef.
Ne yazık ki maalesef. O genç arkadaşların, sayesinde evime ekmek götürdüğüm mesleğime dair ettiği laflar beni çok utandırdı. Ayrıca çok üzdü. Ancak neden sonra aklım başıma geldi ve kendi kendime dedim ki; "Kasma kendini Sevilay! Kabahat senin değil ki! Kabahat bu çocuklara bunları söyletenlerde! Keşke bu çocukların karşısına sen değil de, onlar gelmiş olsaydı. Keşke mesleki itibarımızı nasıl beş paralık ettiklerini kendi kulakları ile duysalardı! Duysalar da bu mesleğin anasını ağlatmaktan bir an evvel vazgeçselerdi!"
Haksız mıyım?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA