Kristal Gazinosu'nda yeni yıla giriyoruz. 1950'lerden bir yıl. İlkokuldayım. İlk defa yılbaşı balosuna götürülüyorum. Kristal, gece hayatının en ünlü gazinosu. Geniş cephesiyle Taksim Meydanı'na bakıyor. O yıllar olmayan AKM'nin yerindeki Taksim Karakolunun tam karşısında. Arada anıt var. Meydanın ve anıtın gerçek adı "Cumhuriyet Meydanı" ve "Cumhuriyet Anıtı"dır, unutuldu.
Tramvaylar, meydanı dönerek Harbiye veya Aksaray yönlerine dağılıyor. Kırmızı, yeşil vagonlarıyla... The Marmara Oteli yok, Tarlabaşı yıkılmamış. Sıraselviler'in girişinde Halkevi var. Beyoğlu ise ancak kitapla anlatılır.
İstanbul tarihini koruyor. Antik kentin yıkımı başlamamış. Gecekondular yok, Barbaros Bulvarı, Vatan, Millet Caddeleri, Sirkeci- Bakırköy sahil yolu, hele hele Boğaz Kazıklı yolu yollar yok, dalgalar surları okşuyor.
Boğaz 'daki yalılar yakılmamış, sırtlar yemyeşil koruluk: İleride yok edilecek veya kirletilecek onlarca temiz dere denize akıyor.
Çengelköy'ün bademi, Yedikule'nin marulu, Arnavutköy'ün çileği, Langa'nın hıyarı ünlü... Surların çevresi, Boğaz'ın arkaları İstanbul'a "yerli sebze" veren bostanlarla dolu. Sonradan Etiler, Ulus denilen sırtlar mis kokan Osmanlı Çileğini yetiştiriyor. Bugün hatırlanmayan Şehzadebaşı'nda 5 sinema var. Eski İstanbul'un ünlü Direklerarası Tiyatroları sinemaya dönüşmüş. Laleli, Aksaray, Beyazıt, Çemberlitaş, Fatih, nezih aile semtleri. Bu bölgede 5 tiyatro salonu daima doluyor.
Kadıköy yakasında muhteşem konaklar... Salih Sait beylerin Erenköy'deki konağını ve içinde atla dolaştığımız palmiyeli bahçeyi unutamıyorum. Beşiktaş'taki evimizin bahçesindeki kocaman havuzu... Meyva ağaçlarıyla dolu, futbol sahası büyüklüğündeki bahçesiyle anneannemin Vefa'daki, Samatya'daki konakları... Beşiktaş'tan Ihlamur'a, Nişantaşı'na, Teşvikiye'ye kadar uzanan boş alanlardaki birbirinden uzak konaklar...
Yılbaşı gecesine dönelim. Sahnedeki teyzeye bayılıyorum. Şalvar giymiş, komik bir şarkı söylüyor. "Zehra Bilir"miş adı... Sonra, lacivert elbiseli bir amca şarkı söylemeye başladı. Uyumuşum.
O yıllar; Ayhan Işık artist olmaya çalışır, Zeki Müren'i kimse tanımazmış, Ahmet Üstün sahnelerin kralıymış. NATO'ya alınmıyoruz, depremler oluyor, Galata'da yanan gemideki 61 yolcu ölüyor. Ve bir yıl daha ölüyor.