MAGAZİN dünyamızda manşetlere taşınmanın, boy boy resimler yayınlatıp oradan televizyonlara taşınmanın en kolay yolu, halkın yakından tanıdığı, genelde kendi mesleğinden kişiler hakkında ileri geri laflar etmek. Haber üretmek gibi zor bir işin peşinde koşma yerine kolayı seçen medya, bu lafı yakalıyor. Hadii, karşı tarafı tahrik. Ondan yanıt, bundan yeni yanıt.. Sayfalar, programlar doluyor.. Böyle olunca "Saldırı" ucuzluğuna herkes düşüyor.
Cem Yılmaz'ın da düşmesine şaştım..
"Ben talk şov yapmayı sevmem ve yapmam" dersin. Saygı duyarım.. Ben de öyleyim.. Hayatımda görmediğim paraları teklif ettiler, kabul etmedim. O başka iş. Benim işim değil.. Ama Cem o kadarla kalmıyor.. Yapanlara, Okan Bayülgen, Beyaz gibi meslektaşlarını aşağılayıcı cümleler ediyor, sıfatlar kullanıyor.. "Ben tenezzül etmem" diyor sonunda..
Talk şov yapmak aşağılık bir işmiş gibi.. Oysa dünyanın en zor işidir. Bu yüzden dünyada en çok parayı talk şovcular kazanır, en ünlü televizyoncular onlardır.
Hazır bir metni okumak için oyunculuk yeteneği yeterlidir. Komedyenlik yeteneğiniz de varsa, o zaman stand upçı olabilirsiniz..
Talk Şovculukta, elinizde, ya da kafanızda hazır bir metin yoktur.Soruları, esprileri, şakaları orada üretmek zorundasınızdır. Talk Şov işi, Stand Up işinden bu yüzden kat kat zordur.
Cem'in sözleri bana Ezop'un öyküsünü hatırlattı.. Hani asmanın tepesinde ulaşamadığı yerdeki üzümlere bakmış bakmış da.. Yapma Cem!..