ANKARA Türkiye'nin başkenti olur, ama başkentin gazetesi yoktur.. Zamanında vardı.. Ben gazeteciliğe başladığım yıllarda.. Zafer, Ulus, Yeni Gün vardı.. Kudret vardı.. Sonra Öncü.. Daha başkaları da..
O zaman İstanbul gazeteleri uçakla gelir, öğleden sonra dağılırdı. Millet de Ankara gazeteleri alırdı, mecburen.. Sonra Malik Yolaç'ın Akşam'ı yarışı başlattı. Önce hızlı kamyonlar, sonra Ankara baskıları derken, İstanbul gazeteleri sabahın köründe kapının önünde..
Hiçbiri İzmir'in Yeni Asır'ı olamadığı için dayanamadılar. Yerel gazete olamadılar, ulusalda da İstanbul'a ezildiler, yok olup gittiler.. Başkent gazetesiz kaldı..
Kalmıştı.. Artık değil..
Sabah Ankara ekini 10 gündür dikkatle izliyorum.. Tam bir Ankara gazetesi gibi çıkıyor.. Dört dörtlük.. Az biraz daha.. Daha sonra Sabah'tan ayırsanız, Ankara'nın Yeni Asır'ı olur, tek başına satar, öylesi güzel, öylesi dolu.. Ersin Ramoğlu şefliğindeki ekibi yürekten kutluyorum..
İki eleştirim var.. Bir defa köşe yazısı çok.. Hemen her sayfanın başında bir köşe.. Ankara'nın yetiştirdiği en ünlü gazetecilerden Şinasi Nahit "Bu memleket uzun laftan battı" der.. İkincisi.. Gazetede çok fazla Melih Gökçek beni rahatsız etti.
Zamanında İstanbul eki çıkarırdık. Bir süre sonra, ek, İstanbul Belediye Başkanlarının reklam sayfalarına dönüştü.. İstanbul eki gitti, giderken de, aslında zehir gibi bir gazeteci olan şefini de bin dedikodu içine düşürüp götürdü, şimdi esamisi okunmuyor.
Sabah Ankara'yı böylesi tehlikeli sulara sokmamak gerek.. Aman dikkat çocuklar!..