Yıllar önce.. Tarihi tam hatırlamıyorum, ama olayı size daha evvel de anlattığım aklımda.. Gene yeri geldi..
Ankara-İstanbul uçağında Şenol Hoca ile karşılaştık. Hoca üzgün, kırgın ve öfkeli.. Trabzon Antalya'da başarısız bir sonuç almış.. İşler zaten pek iyi gitmiyor. Oklar ona çevrilmiş.. Trabzon seyircisi Hoca'yı fena halde protesto ediyor. İstifa çağrıları yapıyor.. "Bırakıyorum" dedi.. Yolculuk boyu ona görevini anlattım..
"Şenol Hoca, sen Trabzon'un çocuğusun.. Şenol Güneş olmanı Trabzon'a borçlusun.. Şimdi Trabzonlular'a kızıyor olabilirsin, ama şu aşamada bir Trabzon çocuğu olarak, Trabzon'u terk edemezsin. Bak takımının Avrupa kupalarında Aston Villa maçı var, üç gün sonra.. Tam bu sırada teknik direktör krizi çıkarmak sana yakışır mı?.. Bağrına taş basacak, kızılcık şerbeti içecek ama göreve devam edeceksin.."
Ben mi etkiledim, Trabzonluluk mu ağır bastı, akl-ı selim mi galip geldi bilmem. Hoca istifa etmedi. Aston Villa'yı geçerek memleketine güzel bir zafer armağan etti. Takımı şampiyonluğa götürüyordu.. Trabzon'daki son iki maçta 1 puan alsa yetecekti. Son maç rakibi Fener'di. 1-0 da öne geçtiği halde, beraberliği sağlayamadı. Kaybetti ve ayrıldı. Bir daha Trabzon'a dönmedi. Kulüp çalışmaları fiyasko ile sonuçlandı.. Ve herkes biliyor.. Trabzonlu olduğu için milli takımın başına getirildi. Tarihe geçti.
Şimdi Şenol Hoca yeniden Trabzon'da göreve çağrılıyor. Bu defa portföyünde, "Dünya Üçüncüsü Takımın Hocası" kartı var. Yani eskiden daha güçlü, eskiden daha büyük bir destekle göreve gelecek.
Televizyonda izledim.. "Daha bir süre takım çalıştırmayı düşünmüyorum."
Takım başka.. Trabzon başka.. Şenol Hoca'nın milli takımdan kazandığı paraların faizi sadece ömür boyu çalışmadan yaşamasına yeter..
Ama mesele sadece para mı?. Şenol Hoca'nın her başarısının altında Trabzon varken, şimdi görevden bırakın kaçmayı, bizzat kendisi ortaya atılmalıydı..
"Kulübümün bu dar zamanında göreve hazırım" diye..
Trabzon'un Şenol Hoca'ya şiddetle ihtiyacı var.. Gerçek bu..
Şenol Hoca'nın da bir kulüpte çalışmaya ihtiyacı olduğunu bilmeyen yok..
Milli takımdaki başarının ne kadarının kendisine ait olduğunu göstermesi açısından..
Yoksa???