Benim elektronik işlerimi yürüten sevgili dostum Sony Coşkun'la oturmuş kahvemizi içerken dedi ki, "Hıncal ağbi, benim bir kardeşim var.. Çok yetenekli, ama bir türlü yırtamıyor.. Şuna bir destek olsana.." "Gönder bir konuşalım bakalım" dedim.. Gönderdi.. Radyolarda program falan yapıyor, öteye gidemiyormuş..
Şöyle bir yokladım.. Harika bir komedyen.. Müthiş taklitler yapıyor.. Bir Hıncal oldu, şaşırdım.. Kendimle konuşuyor gibi oldum.. O sıralar TelePazar ekibini kuruyoruz..
Hakan ile Utku'ya "Yazdığınız skeçleri oynayacak harika bir adam buldum" dedim ve Yavuz'un televizyon macerası başladı..
Sonunda tutmayın gitsin.. Kadir İnanır ve Ayşe Armanlı reklamda, tek kelime etmeden rol çalacak kadar ilerledi..
Oraya kadar tamam.. Ötesi bela.. Adam dur durak bilmiyor.. Elinden tuttuk, bizim mesleğe göz dikti.. Dün Ertekin'de oturuyorum.. Önüme bir kitap koydu..
"Ben yazdım Hıncal Ağbi" diye.. Komiklig!.. Kendisi ile üne kavuşturduğu minibüsü kapakta.. Her camdan bir kelle sarkıyor, en arkada da ben..
Kitap başından sonuna futbol üzerine gırgır..
Tam da zamanında çıkmış piyasaya..
Futbolun bir oyun, bir keyif, bir eğlence, vakit geçirme aracı olduğunu unutmuş, öldüresiye ciddiye almaya başlamıştık..
İlaç gibi geliyor Komiklig!.