Size iki tablo sunmak istiyorum bu sabah.. Kanımı donduran iki tablo..
Geçen cumartesi günü Bağdat Caddesi'nden dönüyorum.. O dünyalar güzeli Bağdat Caddesi alışkanlık yaptı bende.. Her fırsatta gidiyorum ve her dönüşte kahroluyorum..
Tablo şu.. TEM yolundan ilerliyoruz. Köprü'ye yaklaştık, ama en az 10 kilometre daha var.. Yol tıkandı.. Gıdım gıdım gidiyoruz.. Bir ara baktım.. Biz gidiyoruz, bizim sağımız duruyor.. Biz en sağ şeritteyiz.. Bizim sağımız Emniyet Şeridi.. Yani göreve giden ambulans, polis ve itfaiye dışında girilmesi yasak can kurtarma şeridi, öylesine normal şerit olmuş ki, tıkanmış.. Bir değil, beş değil, on değil, yüzlerle araba emniyet şeridinde..
Yaralı olsanız, kalp krizi geçiriyor olsanız, eviniz yanarken itfaiye bekliyor olsa, bittiniz..
Emniyet şeridi bu.. Ve bu şerit, yolun kendisinden tıkalı.. Biz gidiyoruz, o duruyor..
Emniyet şeridi tıkalı dostlar!.. Emniyet şeridi tıkalı, ey millet..
Emniyet şeridi tıkalı.. Bu ne demek?.. İnsana, cana, kendine saygıdan vazgeçtim. Çünkü Emniyet şeridi ihlal eden hayvanlarda insanlık aramaktan çoktan caydım.. Ama bu hayvanlarda biraz devlet, biraz otorite korkusu olmaz mı?. Çoban korkusu olmaz mı?..
Dağ başından değil, İstanbul gibi bir dünya merkezinden söz ediyorum..
Her lafı getirip AB'ye bağlamaktan nefret eder oldum. Biz hayvanız ya, AB bizi terbiye edecek gibi oluyor bu örneği hep vermek.. Ama elinizi vicdanınıza koyun.. Emniyet şeridindeki bu hayvanları bir Avrupalı görse bize "Buyrun" der mi?..
İkinci tablo..
Bir kavşak.. Kavşağın içinde bir minibüs durmuş yolcu indiriyor.. Arkasında duran araba da, havalı kornasına sonuna dek basarak, etrafı ayağa kaldırıyor.
Minibüsün yaptığı en vahim trafik suçlarından biri..
Ama arkasında ısrarla siren gibi kornasını çalanın yaptığı daha vahim.. Çünkü minibüsün zararı sadece arkada 30 saniye daha bekleyecek arabaya.. Oysa bu canhıraş kornalar, kavşak civarındaki binalarda yaşamak zorunda olanların beynini fena halde tahrip eden bir gürültü kirlenmesi yaratıyor.. Uygar ülkelerde korna yasak.. Bizde de yasak.. Güya..
Herhangi bir kavşakta beş dakika bekleyin, dinleyin kaç korna çalacak..
Şimdi tablo bu değil tabii.. Bu olağan.. Bu sıradan..
Sıra dışı olan ne?..
O minibüs o kavşak içinde yolcu indirip suç işlerken, arkasındaki korna çalarak hem bu suçu duyurur, hem de kendisi başka bir suç işlerken, orada bir trafik polisi var. Kaldırımda dikilip duruyor.. Bitkin, çaresiz, bıkkın.. Ölü..
Orada dururken, sayılmayan, saygınlığı kalmayan devleti temsil ettiğinin farkında değil..
Öylesine bekliyor.. Nöbeti bitsin de gitsin diye kahrederek bekliyor..
Bu iki tabloya bakın ve lütfen, ama lütfen bana çözüm önerin sevgili okurlar..