Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Baş döndüren rakamlar

Kuveyt 17.820 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip, gezimizin ikinci ve son durağı Katar ise 11.427 kilometrekare. Yani iki emirliğin toplamı bizim Trakya bölgesinden birazcık daha büyük...
Kuveyt'in nüfusu yarısı yerli, yarısı yabancı 3 milyon, Katar'ın ise 1.7 milyon kişi. Yani iki emirlikte yaşayanların toplamı başkent Ankara ve ilçelerinin nüfusu kadar ya var ya yok...
Ancak... Kuveyt'te kişi başına yıllık gelir 52.800 dolar, Katar'da ise 78.260 dolar. Bu gelir Katar'ı Lüksemburg ve Norveç'ten sonra dünyanın üçüncü sırasına oturtuyor, Kuveyt'i de ilk 10'a sokuyor. (Not: Geçen yıl galiba biraz geriledi, henüz açıklanmamış olan 2010 verileri Kuveyt'i biraz aşağılara itebilir; çünkü krizde ciddi biçimde yara aldı.)
Gelirlerinin telaffuzu bir yana, sıfırlarını bile şaşmadan yazmanın ciddi bir maharet istediği bu küçük ama petrol ve doğalgaz hazinesi emirliklerde bir iş bağlamak için masaya oturulduğunda en az yedi haneli rakamlardan söz ediliyor.
Emirliklerin kamusal projelerinden, altyapı veya üstyapı yatırımlarından söz edildiğinde ise 7-8-9 sıfırlı rakamlar havada uçuşuyor.
Kuveyt'in önümüzdeki 5 yıllık dönemdeki altyapı yatırımlarına ilişkin haberler gezimizle ilgili haberler çerçevesinde gazetelerde bizler tarafından duyuruldu: Toplam 1.100 proje. Yatırım tutarı 140 milyar dolar. Kuveyt Emirliği, aslında bir şehir devlet. Sadece Kuveyt-City var yerleşim birimi olarak, gerisi çöl ve petrol alanları. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde dev bir uydu kent inşası da öngörülüyor. "İpek Şehir" adıyla. Onun için 77 milyar dolar harcanacak. Ardından daha mütevazı boyutlarda, "Sadece" (!) 36 bin konutlu "Khairan" adlı bir uydu kent daha planlanıyor. Yatırım tutarı: 6.3 milyar dolar. Ona ek olarak iki "Minik" (!) uydu kent daha: 9.500 konutluk "Sabah Al-Ahmet Geleceğin Kenti" sitesi: 5 milyar dolar. Ve 18 bin konutlu "Mutla" projesi. Ona da 5 milyar dolarlık paket ayrıldı.
Sonra 14 milyar dolarlık demiryolu ağı ve metro sistemi, 15 milyar dolarlık yeni rafineri, 8.4 milyar dolarlık 4 elektrik santrali ile deniz suyu arıtma sistemi kompleksi, 5.2 milyar dolarlık Sabah Al-Salam Üniversitesi... İnsanın başı dönüyor.
Arap yarımadasında başka bir dünya olan, insanın bu coğrafyada aklına hayaline bile getiremeyeceği sürprizlerle karşılaştığı, gerçekten bir çağdaş uygarlık vahası diyebileceğimiz Katar'ın yatırım projeleri de en az Kuveyt'inkiler kadar iddialı. Malum; Katar, 2022 Dünya Kupası finallerinin organizasyonunu kazandı. Daha 11-12 yıl var ama kolları sıvadı bile: 9 yeni stat inşa edilecek, mevcutlardan 3'ü de yenilenecek. Yapılacak harcama: 4 milyar dolar. Statlar arasında gidipgelmeyi kolaylaştırmak için metro ve hafif raylı sistem döşenecek. Bir sürü milyar dolar. Konukları ağırlamak için yeni oteller ve turizm tesisleri inşa edilecek: 17 milyar dolar.
Onların dışında yıllık 6 milyon konteynır kapasiteli yeni Doha limanı (6 milyar dolar)... Toplam 24.500 oda kapasiteli oteller, villalar, apartmanlar, iş merkezleri, alışveriş merkezleri inşasını öngören "Urgan Kalkınma Projesi"; kim bilir kaç milyar dolar... 6.3 milyar dolarlık "Lusail Kalkınma Projesi"... 6 milyar dolarlık "Laflan Olafin Kompleksi" projesi...
Dünyanın en güçlü müteahhitlik gruplarının birçoğuna sahip olan Türkiye bugüne kadar bu diyarda çok az iş alabildi. Onları da ana grup değil, yüklenici olarak kazanabildi. Yani diyelim ki, emirliklerden birinde bir ABD, bir Avrupa, bir Japon müteahhitlik grubu büyük bir projeyi kazandı, sonra bazı işleri taşeronlara dağıttı. İşte öyle bir şey. Akmasa da damladı kısacası.
Bu tür büyük bir ihale ana yüklenici olarak kazanıldığında, inşaat için gerekli tüm malzemenin nerelerden sağlanacağına da o karar veriyor. O yüzden Türk inşaat ürünleri sektörü bugüne kadar bu coğrafyadan pek nasiplenemedi.
Bu durum değişebilir mi? Kesinlikle evet. Bir de somut örnek var: TAV grubumuz Doha Uluslararası Havalimanı projesini kazanan iki ana gruptan biri. (Not: Diğeri Japon "Thai Sei".)
Üstelik büyük bir avantajımız, daha doğrusu kozumuz daha var: Müthiş Türkiye sempatisi, sevgisi, hayranlığı, hatta özlemi.
Kuveyt'teki son gecemizde Başbakan Erdoğan'a "Üstün Müslüman Şahsiyet Ödülü"nün verilmesi törenini görmeliydiniz. "Türkiye" ya da "Erdoğan" sözcüğünün geçtiği her cümlede "Courtyard Marriott Oteli" yıkılıyordu.
Türkiye, Başbakan Erdoğan, hükümet, Dışişleri ve iş dünyamız bu coğrafyada "Yumuşak güç"le müthiş mevziler kazanıyor...
Bir not: Biz bu coğrafyada epey dolaştık; itiraf edelim Katar'ı görmekte geç kaldığımıza gerçekten hayıflandık. Keşke İslam'ın doğduğu bu yarımadanın bir ucuna sıkışmış hoşgörü, çağdaşlık, küreselleşmeye iddialı uyum, sadece komşularına değil, 57 İslam ülkesinin en az 45-50'sine esin kaynağı olsa. Keşke...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA