Başbakan Erdoğan'la iki Körfez ülkesini kapsayan gezinin ikinci durağına, Kuveyt'ten Katar'a giderken ayaküstü sohbet ettik. "Biz" derken ben ve 9 meslektaşımı kastediyorum.
Erdoğan'ın sesi kısıktı. Geçen hafta sonunda eksi 10, 15 derecelerde Erzurum'u, Sarıkamış'ı, Palandöken'i, Kars'ı ziyaretinde kaptığı soğuk algınlığı nedeniyle.
20 dakika kadar süren sohbete, Kuveyt temaslarını değerlendirerek başladı. Söz Başbakan'ın:
"Olayın ağırlıklı boyutu ekonomik ama tabii ki siyasi boyutu da var dayanışma noktasında. Müşterek adım atma cesaretini gösterebilmeliyiz. Aslında biz bize yeteriz.
İslam dünyasının ekonomideki ağırlığı yüzde 30'u buluyor. İKT üyelerinin -ki sayısı 57'yi buluyor- oluşturduğu zemin içinde ürettiğimiz ve üreteceklerimizle İslam dünyası kendine yeter. Türkiye olarak müteahhitlik alanında onlara aktaracağımız çok şey var. Onların da bize aktaracakları var. Örneğin petrol. Petrolde çok güçlüler. Teknolojide de Türkiye'nin güçlü yanları var. Bizim yanımız sıra Malezya ve Endonezya da teknolojide ilerliyorlar. Ayrıca biz de çok hızlı nükleer deneyim kazanıyoruz.
Bunun yanı sıra sağlıkta hem beyin gücü, hem teknolojimiz var. Turizm artık sadece kum güneş değil; destinasyon noktasında çok şanslıyız. Eğitim, kültür, sağlık, termal, yayla, konferans turizmleri... Türkiye'nin çok ciddi gücü var. Diğer İslam ülkeleri de turizm zenginliklerine sahipler. Biz istiyoruz ki, vizeler kalksın, halklarımız kaynaşsın.
Otomotivde Türkiye ihracat rekorunu kırdı. Dışarıya satışımız 2009'da 629 bindi, 2010'da 754 bin oldu. Otomotiv firmaları artık kendi markalarını üretmek istiyor. Biz de teşvik ediyoruz. Elimizden geleni yapacağız yüzde yüz yerli otomotiv için.
Uçak sanayisinde de geldiğimiz nokta ortada. Türkiye, cumhuriyetin 100'üncü yıldönümüne uçak, helikopter, insansız hava aracı üretecek. Buralar (İslam dünyası) bizden bunları bekliyor.
Tek boşluk; özgüven eksikliği. Bir de yılların önyargılarından, mahallelere kadar inen dedikodularından, deyişlerden kaynaklanan yanlış anlamalar. Okul kitaplarında da karşılıklı önyargılar bulunuyor. Bunları temizlemek, silmek şart.
Soru: İran'la nükleer sorun, Körfez emirliklerini de yakından ilgilendiriyor. Size bir değerlendirme yaptılar mı?
İran'la nükleer krizde bizim tavrımız, Brezilya ile birlikte ortak tutumumuz bu bölgede takdirle karşılanıyor. Duruşumuzu kutluyorlar.
* Kuveyt, 20 yıl önce kendisini işgal eden Irak'la ilişkilerini biraz olsun düzeltebildi mi?
Bizim ayrılmamızdan hemen sonra Kuveyt Başbakanı Şeyh Nasır, Bağdat'a uçtu. Irak Başbakanı Nuri El Maliki ile 4 saatlik görüşme ve ardından yemek için.
* Türkiye İhracatçılar Meclisi sözcüsü Türkiye-Kuveyt İş Forumu'nda, sizin önünüzde yaptığı konuşmada bu coğrafyada iş yaparken karşılaştıkları engellerden, bürokratik sorunlardan yakındı. Bunlar aşılabilir mi?
İşadamlarımızın bir görevi var: Burada tanıştıkları işadamlarıyla teması kesmeyecekler. Takipçi olacaklar. Biz de 10-15 kişilik bir özel görev ekibi kuracağız. Aralarında bakanlar olacak. Bütün engelleri tek tek kaldıracağız.
* Bugüne kadar neden olmamış?
Bir boşluk görüyorum. Özgüven eksikliği. Bizde de var, bunlarda da var. Yeni jenerasyonda farklı olacak inanıyorum.
* Ortadoğu'da vizelerin kaldırılması (Şamgen) AB'ye alternatif mi?
AB'ye alternatif görmüyorum. ECO (Türkiye, İran, Pakistan ekonomik işbirliği) gibi başladık ama daha büyüdü. Ve daha etkin çalışıyor. Başka ülkeler de katılabilir.
* Mısır'ın geçmişte Arap dünyasında oynadığı gibi bir rol mü oynuyorsunuz? Böyle değerlendirmeler yapılıyor.
Hiç öyle bir derdim yok. Yavuz'un söylediği gibi "Biz Harem-i Şerif'in efendisi değil, hizmetkârıyız." Zaten, oraya insanı millet getirir. Ülke getirir öyle konuma insanları.