Önce birkaç soruyla başlayalım: 1- Siyasi partilerin çok kolay, harcıalem gerekçelerle kapatılmaları toplum vicdanını sızlatıyor mu? 2- Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) mahkumiyet rekoru kırması hepimizi utandırıyor mu? 3- Yüksek yargının bir siyasi taraf konumuna gelmesi demokrasimize gölge düşürüyor mu?
Bu üç soruya da toplumun ezici çoğunluğunun "Evet" yanıtı vereceğinden, vermekte olduğundan adımız gibi eminiz.
Bu da, Anayasa'ya ciddi bir neşter atılması zamanının geldiğini ortaya koyuyor. Elbette, tepeden tırnağa yeni bir Anayasa hazırlanmasını tercih ederdik ama madem siyaset kurumunun yapısı ve konjonktür böyle köklü bir reforma elvermiyor, hiç değilse 1982 Anayasası'nda ciddi bir onarım fırsatını kaçırmamalıyız.
Biliyoruz; Anayasa değişiklikleri mümkün olan en geniş uzlaşma zemininde yapılmalı. Geçmişteki Anayasa değişikliklerinin pek çoğunda olduğu gibi.
Yine biliyoruz; uzlaşma zemini de ancak iktidarın "Dayatmacı" olmamasına, muhalefetin de peşinen ve kategorik bir "Retçi" tavır içine girmemesine bağlı.
Mümkün mü? Kesinlikle. Aksi halde demokratik parlamenter sistemin ruhu zedelenmiş olur. Zira uzlaşmanın en meşru ve demokratik zeminini Meclis barındırıyor.
Madem "Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurları"; kapatılmalarını güçleştirecek düzenlemelerin yapılması şart.
Madem alnımızdaki AİHM lekesini silmek zorundayız; vatandaşın iç hukukta hak arama kanallarının genişletilmesi şart.
Madem yargı "Türk milleti adına" karar veriyor; demokrasinin olmazsa olmazı bu kuruma karşı oluşan güvensizliğe son verilmesi şart.
Hazırlanan Anayasa değişikliği teklifinde bu üç soruna da çözümler öneriliyor. Beğenilir, beğenilmez.
Beğenilmezse, daha iyisini bulmak için çaba harcanabilir. Harcanmalı da.
Paket fazla ya da eksik bulunabilir.
Fazlaysa budanması için uzlaşma aranabilir; eksikse tamamlamak için öneriler getirilebilir.
İyi niyetler de, art niyetler de teklifin yasalaşması sürecinde ortaya çıkar.
Merak etme Ankara; halk her şeyi görüyor: İyi niyeti ödüllendirmesini de, art niyeti cezalandırmasını da çok iyi bilir...