Kışın kapıda olduğunu hissettiren soğuk bir sonbahar gecesinde 1.80 boyundaki adam salonda yer döşeğinde uzanmış, hayır uzatılmış, yatıyordu. Masmavi gözleri kapalı, çenesi ve ayakları bağlı...
Salonun bir köşesinde de 11 yaşında bir çocuk ağlıyordu. Hıçkırıklarını duyurmamaya çalışarak. Küçücük yaşına, kısacık ömrüne peş peşe üç ölümün tanıklığını sığdırmanın tarifsiz acısıyla.
Önce teyzesi gözlerinin önünde son nefesini vermişti...
Ardından "Göz pınarlarım artık kurudu, benim de mezarımı hazırlayın" vasiyetinde bulunduktan kısa süre sonra yorgun omuzlarından hayatın ağır yükünü atan dedesi...
Şimdi de babası... Hayatta en sevdiği ama en az sarılabildiği insan. Şair Can Yücel'in dizelerinde anlattığı gibi: "Ben hayatta en çok babamı sevdim / Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk / Çarpık bacaklarıyla ha düştü ha düşecek / Nasıl koşarsa ardından bir devin / O çapkın babamı ben öyle sevdim..."
"Ha düştü ha düşecek" yaşta yetim kalan çocuğun babasının dizelerdekinden tek farkı vardı: "Çapkın" değil "Hasta"ydı. Ve her günü acılı, her gecesi uykusuz uzun bir sürecin sonunda son nefesini vermişti.
Şimdi masmavi gözleri kapalı, çenesi ve buz kesmiş ayakları bağlı olarak yer döşeğinde uzanıyordu. Ve yatağın çevresinde büyükler (iki dayı, birkaç komşu) sohbet ediyorlardı. Kulakları sesi kısılmış radyoda.
"Duydun mu, Gaziantep'te sandıklar çalınmış, olaylar çıkmış..."
"Niğde'de de durum karışıkmış. İstanbul da gerginmiş."
"Allah sonumuzu hayreylesin ama durum kötü. Ahali çok gergin... Bu seçim faydadan ziyade zarar getirdi...
" Bu seçim? 1957 milletvekili genel seçimlerini yorumluyorlardı ölünün evindeki son gecesine eşlik ederken.
Tarih: 27 Ekim 1957 Pazar.
Babamın ölüm tarihini asla unutmam, unutamam. Çünkü demokrasi tarihimizin en kritik seçimlerinden birinin yapıldığı gün yetim kaldım.
Beni yarım yüzyıl öncesine götüren anıları çağrıştıran iki kitap oldu. Aynı gün birkaç saat arayla gelen iki kitap.
İlki 1973-1980 arasında iki dönem CHP Gümüşhane Milletvekili olarak parlamentoda görev yapan, seçim sistemleri ve Türkiye'deki seçimlerin sonuçlarına ilişkin araştırmalarıyla tanınan, TESAV (Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) ve SDD (Sosyal Demokrasi Derneği) başkanlıklarını yürütmekte olan Erol Tuncer'in son çalışması: "1950 Seçimleri".
İkincisi ise 1961-1980 arasında Isparta ve İstanbul Milletvekili olarak parlamentoda bulunan, yani Erol Tuncer'le aynı çatı altında ama farklı partilerde hizmet veren, Süleyman Demirel'in çeşitli hükümetlerinde bakanlık yapan "Koca Reis" Sadettin Bilgiç'in araştırması: "Türkiye'de Seçimler ve Seçim Kanunları".
Erol Tuncer'in çalışması önemli; çünkü Türkiye'de iktidarın ilk kez el değiştirdiği seçimleri konu alıyor.
Sadettin Bilgiç'in araştırması da önemli; çünkü Milletvekili Seçim Kanunu'nda değişikliğin gündeme geldiği sırada önemli bir rehber işlevini görüyor. (Not: Bilgiç bu araştırmasını 1995'te yayınladı, bize kendi ifadesiyle "Önümüzdeki günlerde işimize yaraması" dileğiyle gönderdi.)
Yaradı bile. İki çalışma da.
Yazı takvimimizi değiştirmeye zorlayacak bir gelişme olmazsa, yarından itibaren bir-iki gün geçmişteki seçimleri ve seçim yasalarını ele alacağız.
Meclis'teki Milletvekili Seçim Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin önerinin görüşmelerinde belki yararlı olabilir umuduyla...