Yargıdaki hesapçılığın bir versiyonu da siyasette yaşanıyor. Şu sıralarda farklı siyasi aktörlerin seçim sonuçlarını nasıl değerlendirdiğini izliyoruz.
Bu konuda ne söyleyeceği ilgiyle beklenen parti hiç kuşkusuz CHP. Çünkü CHP arkasına aldığı geleneksel medya desteğine, cemaatle ittifakına, tapelere ve her türlü oy geçişlerine (MHP gibi) rağmen beklenen sonucu alamadı. Üstelik oy oranı olarak ana muhalefet olsa bile ülkenin neredeyse yarısında yüzde 1'ler civarında oy aldı.
Bu tablo üzerine ne yenilikçi olarak bilinen Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkulu çıkıp tek söz söylüyor ne de Ercan Karakaş gibi sosyal demokrat olduğunu söyleyenlerin sesi duyuluyor.
Onların hesabı biliniyor ama CHP'de bu hesaba karşı çıkanlar da var. İşte onlardan biri de "ulusalcı" olarak bilinen İzmir Milletvekili Prof.
Dr. Birgül Ayman Güler. İlginçtir Güler, hem seçim sürecinde yayınlanan yasadışı dinlemelere hem de cemaatle ittifaka karşı "ilkeli" bir duruş sergiledi. Bakın, seçim sonucuna ilişkin tweet'inde ne diyor:
"Cemaatle işbirliği, ateş denizinden çıkmak için mumdan gemiye binmekti; mumdan gemilere ateş denizinde ne olursa, seçim sonucu da o oldu."
Statükocu, ulusalcı Güler böyle diyor, sosyal demokrat yenilikçiler ise susuyor. CHP'deki bu tuhaflığı izah etmek gerçekten zor.