Başbakan Erdoğan'ın eski Fransız sömürgeleri olan Gabon, Nijer ve Senegal'i kapsayan gezisi sadece Türkiye açısından değil, o ülkeler açısından da önemli.
Çünkü Türkiye, neredeyse 90 yıldır unuttuğu coğrafyaya yeniden dönüp, siyasi ve ekonomik olanaklar bulmanın, o ülkeler ise "sömürgeci olmayan" yeni bir ilişki ve eşit partner bulmanın heyecanını yaşıyor.
Bunu karşılama törenlerinden, ikili ilişkilere her yerde ve her alanda görmek mümkün.
Sömürgecilik ve kötü yönetim yüzyıllardır Afrika'nın kaderi durumunda. Bu nedenle zengin doğal kaynaklarına rağmen dünyanın en yoksul ülkeleri Afrika'da...
Gezinin ikinci günü Gabon Parlamentosu'nda konuşan Başbakan Erdoğan şöyle diyordu:
"Sömürgecilik Afrika'nın kaderi değil. Afrika'nın sorunlarına en iyi çözümün Afrika'nın içinden çıkacağına inanıyorum."
Başbakan Erdoğan, Gabon Parlamentosu'nda Çin Devlet Başkanı ve BM Genel Sekreteri'nden sonra konuşan üçüncü yabancı isimdi.
O konuşmasında Afrika ülkelerine siyasi ortaklık öneriyor, bölgeye 300 işadamıyla geldiğini ve hidroelektrik santrallerinden, altyapıya, konuttan turizme, birçok alanda Türkiye'nin çok şey yapılabileceğini söylüyordu.
Dünyanın en yoksul ülkesi
Gabon'dan ayrılıp Nijer'e geçiyoruz. Nijer dünyanın en yoksul 187 ülkesi arasında sondan ikinci... Nüfusu 15 milyonu aşkın, milli geliri ise sadece 400 dolar. Ama farklı alanlarda potansiyeli olan bir ülke... Tayyip Erdoğan bu ülkeye gelen ilk Türkiye başbakanı...
Havaalanına indiğimizde renkli bir manzarayla karşılaşıyoruz. Bir yanda devlet görevlileri, bir yanda yerel kıyafetler içinde rengârenk kadınlı erkekli kabile temsilcileri...
O sıcak havada biraz bekledikten sonra kalacağımız otele hareket ediyoruz.
Ve iki ülke arasında hızlı bir görüşme trafiği başlıyor.
Önce Başbakan Erdoğan, Nijer Cumhurbaşkanı Muhammed İsofou ile baş başa görüşüyor. Sonra heyetler arası görüşmeler başlıyor ve iki ülke arasında anlaşmalar imzalanıyor.
Ama iş bitmiyor, oradan Türk-Nijer İş Forumu'na geçiyoruz. İçeri girdiğimde şaşırıyorum. Onlarca masada işadamlarımız Nijerli işadamlarıyla görüşüyor. Ferit Şahenk'i Nihat Özdemir'i, Ali Sabancı'yı, Ali Kibar'ı, İbrahim Çeçen'i, Ethem Sancak'ı, Osman Benzeş'i görüyorum.
MÜSİAD Başkanı Nail Olpak'la girişte göz göze geliyoruz. Heyecanla anlatıyor: "Biraz önce çok daha kalabalıktı. Verimli ve çok iyi bir buluşma oldu."
Buluşmanın ardından Başbakan Erdoğan'la mevkidaşı Nijer Başbakanı Brigi Rafini'nin katılacağı İş Forumu'nun kapanış toplantısı başlıyor.
Nijer Ticaret Odası Başkanı işadamları görüşmesinin önemini şu sözlerle anlatıyor:
"Bugün 700 görüşme gerçekleşti. Tek sıkıntımız vakitsizlik."
Başbakan Erdoğan ise Afrika'yı "21'inci yüzyıldaki stratejik ortak" olarak niteliyor ve şöyle diyor: "Sömürgeci bir mantıkla değil, çift yönlü kalıcı bir ilişki istiyoruz."
İki günlük Gabon ve Nijer gezisinin görünen yüzü kadar, arka planı da önemli... O arka planda sadece iş olanakları yaratmak ve "kazan-kazan" ilişkisi kurmak yok. İşin bir de her iki tarafı da ilgilendiren tarihsel ve siyasi yönü var. Tarihsel yönü her alanda eşit ilişkiyi, siyasi yönü ise dünya siyasetinde dayanışmayı hedefliyor.
Bu gerçeği BM oylamalarında gördük. Türkiye, 57 Afrika ülkesinden 32'sinin desteğini aldı.
Türkiye'nin bu yaklaşımı Afrikalıların da hoşuna gidiyor. Gelişmesi için çabaya ve zamana ihtiyaç var.