Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kentsel dönüşüm devrimi

Türkiye, bir süredir adı konmamış bir "devrimi", kentsel dönüşüm devrimini hayata geçiriyor.
Nihayet İstanbul'u sarsan 99 Marmara depreminden 13 yıl sonra Türkiye deprem tehlikesini hatırlayıp harekete geçti.
Aslında bu siyasi fay hatlarını makul noktaya çekip, sistemi normalleştirmekten daha önemliydi. Çünkü sadece İstanbul'da konut stokunun yüzde 60'ı olası büyük depremde yıkılacaktı. Hatta bu, Türkiye'nin egemenliğini bile riske sokacak bir felaketti.
Peki, yeni yasanın farkında mıyız? Doğrusu pek farkında olduğumuzu söyleyemem. Felaketler kapımızı çaldığında isyan ediyoruz o kadar. Geçince de unutuyoruz.
Birkaç gün önce İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi yeni yasayla ilgili bir sempozyum düzenledi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın da konuşmacı olduğu panele, gazeteciler de davet edilmişti.
Acaba kentsel dönüşümle ilgili gelişmeleri basın ve halk ne kadar biliyordu? Konuyla yakından ilgilenen bir gazeteci olarak "Kentsel dönüşüm"le ilgili neler yapıldığını, hangi yöntemlerle vatandaşın ikna edildiğini veya neden edilemediğini biraz araştırınca ve o konuşmaları dinleyince birçok şeyi bilmediğimizi fark ettim.
"Türkiye'nin en önemli meselesi kentsel dönüşümdür" diyen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın şu tespiti mesela: "Biz 60 milyar dolara yakın parayı enerji ithalatına veriyoruz. Bunun yüzde 45'ini binalarımızda kullanıyoruz. Yüzde 45'in yüzde 40'ını ise savuruyoruz. 8-10 milyar dolar paramız havaya gidiyor."
Yani sağlıksız binalarda sadece havaya giden enerjinin bedeli 8-10 milyar dolar.

Vatandaşın yüzde 95'i hazır

YTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek ise şu uyarıyı yapıyordu: "Bilinç ve sevgi, her işin başıdır. Şehir bilinci ve şehir sevgisi kentsel dönüşümün her an kendini kontrol edeceği, gözlemleyeceği, sorgulayacağı ayna olmalıdır."
Panele gitmeden önce kentsel dönüşüm konusunda kafa yoran, proje üreten birkaç işadamı ve belediye başkanıyla görüştüm. Söyledikleri çok çarpıcıydı. En merak ettiğim konu ise 5 Ekim 2012'de start verilen kentsel dönüşümde nelerin yapıldığıydı. Bunu öğrenmek için startın verildiği İstanbul Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'yu aradım. Başkan Göksu'ya ilk yıktıkları 1600 konutla ilgili nasıl bir çözüm ürettiklerini sordum. İşte cevabı:
"Sözünü ettiğiniz 1600 konut sahibiyle, yüzde 65'i onlara yüzde 35'i bize kalacak bir anlaşma yaptık. Tek isteğimiz 100 m2 dairede oturan vatandaştan 80 m2'ye rıza göstermesi. Yüzde 95'i gösterdi. Hastanesi, okulu, ibadet yeri ve yeşil alanı olan yüksek ve modern binalardan oluşan yeni bir kent kuruyoruz."

Dikey mezarlıklarda yaşıyoruz

Taşyapı'nın sahibi Emrullah Turanlı, "Kimse bize fikrimizi sormuyor" diye sitem ettikten sonra şunları söylüyor:
"Bir kere şunu kabul edelim, biz İstanbul'da dikey mezarlıklarda yaşıyoruz. Buna mahkûm değiliz. Tarihi Yarımada ve tarihi eserleri korumak koşuluyla yüksek binalardan korkmamalıyız. Teknolojik yeni binalar, depreme dayanıklı olduğu gibi doğaya da uyumlu. Çünkü enerji ve su tasarrufu sağlıyor. Binalar arazinin yüzde 10'una oturacağı için yüzde 90'ı yeşil alan olacak."
Bu konuda en büyük tehlike "rant" hevesi… Özellikle vatandaşı etkileyip, en az iki veya üç daire alacaksınız diye kandıran ve "deprem zengini" olmak isteyen bir kesim var. Bakanlığın, yerel yönetimlerin ve basının bunu engellemek için olup bitenleri şeffaf biçimde halka anlatması gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA