Yerel seçimlere henüz çok var ama bir test seçimi olacağı için daha şimdiden hazırlıklar, hesaplar siyasetin gündeminde.
Bu hesabın kilit ismi Mustafa Sarıgül, kilit şehri ise İstanbul... Bu nedenle Sarıgül'ün ne yapacağıyla, İstanbul'da CHP'nin nasıl bir strateji izleyeceği merak ediliyor.
Buradaki netleşme AK Parti tarafından dikkatle izleniyor. Ama henüz CHP-Sarıgül ilişkisi netleşmiş değil. Son gelen bilgiler CHP yönetiminde Sarıgül'ün davet edilmesinin ciddi ciddi düşünüldüğü doğrultusunda. Her an bir sürpriz olabilir.
AK Parti'ye yakın bir isim şöyle diyor: "CHP neden çekiniyor anlamıyorum. Sarıgül'ü aday yapıp kazanırsa büyük başarı, kazanmazsa sürekli tehdit unsuru olan Sarıgül gibi bir aktörden kurtulacak."
Sanıyorum CHP yönetiminde de bu düşünce ağır basıyor. Ancak hâlâ kaygı yaratan, Sarıgül'ün ne yapacağı... Yani imkânsızı isteyerek süreci zora sokmasından çekiniliyor.
Tabii işin bir de Türkiye Değişim Hareketi boyutu var. TDH'liler ağırlıkla kendi partilerinin kurulmasını istiyor. Bunu da şu teze dayandırıyorlar: "CHP çok karışık ve CHP'de toplumun her kesiminden oy almak zor. Ama TDH partileşirse her kesimden oy alır."
Burada birçok kritik soru var. Genel siyasette CHP'siz başarı elde edilebilir mi? Partileşme ne zaman olacak ve TDH önümüzdeki yerel seçimlere katılacak mı? Yoksa yerel seçimlere kadar partisiz mi gidilecek? Partileşme ihtimali uzak görünüyor çünkü Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda yüzde 7'lere ulaşan oyu bırakan bir siyasi akıl, kendini yerel seçimlerde riske sokmaz.
Anlaşılan Sarıgül, çevresinde hâlâ etkin olan aklın önerdiği "Kenarda bekle CHP bir gün senin olacak" düşüncesiyle "pazarlık gücümü artırırım" düşüncesi arasında gidip geliyor.
Birinci hesap ABD seçimlerini Obama'nın kazanmasıyla riske girdi, ikincisini ise CHP'de bir stratejik akıl olsaydı çoktan bozardı.