Kürt siyasetinin önemli aktörlerinden Leyla Zana, önce Başbakan Erdoğan'a ilişkin sözleri sonra da baş başa görüşmesiyle yeni bir gündem yarattı. Ve Türkiye toplumunu umutlandırdı.
Toplum, Zana'nın bu çıkışına şiddeti sonlandırma umuduyla destek verdi. Aynı umudu şimdi Kürt aydınlarının imza kampanyasında görüyoruz. Aralarında Şivan Perwer, Yılmaz Erdoğan, BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak ve AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu gibi isimlerin de bulunduğu yüzlerce aydın, siyasetçi Leyla Zana'ya destek bildirisi yayınladı. Söyledikleri ve beklentileri de çok net:
"Hiçbir savaş sonsuza kadar sürmez. Bu topraklara barış mutlaka gelecek. O gün gelsin artık. Leyla Zana'nın siyasi çözüm ve barış çabalarını destekliyoruz."
Ancak ilginçtir toplumun ve aydınların bu desteğine rağmen başta BDP yönetimi olmak üzere, sol çevre Zana'nın çıkışından hoşlanmadı ve bir kısmı da sert tepki gösterdi.
Bu tepkiyi en net biçimde BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Taraf gazetesinde Neşe Düzel'in "Leyla Zana bu sorunu Erdoğan'ın çözebileceğini ve onun desteklenmesi gerektiğini söyledi. Siz bu sözler hakkında tam ne düşünüyorsunuz?" sorusuna verdiği cevapta görüyoruz:
"Leyla Hanım kişisel görüşlerini ifade etti. Biz parti olarak Leyla Hanım'ın "Başbakan desteklenmelidir, umut Başbakan'dır" görüşüne katılmıyoruz. Başbakan'ın sorunu çözmeye gücü var ama niyeti yok. Başbakan iktidarını zorda hissetmedikçe asla özgürlükler konusunda adım atmaz. Bu yüzden muhalefet, Başbakan'ın özgürlükçü ve demokrat olmadığını iyi teşhir etmeli. Başbakan oy kaybetmeye başlamalı ki, bir şeyleri değiştirebilsin."
Demirtaş'ın bu yaklaşımı aslında son dönemde BDP ve Türkiye solunda çok yaygın bir görüş. AK Parti "özgürlükçü ve demokrat" olmadığı için Kürt meselesini çözemez... Kimin demokrat olup olmadığı tartışılır da... İspanya'da sosyalistler de Bask meselesini çözemedi. Onlar özgürlükçü değiller miydi?
Dahası Güney Afrika'da Mandela'nın önünü genelkurmay ikinci başkanlığından gelen ırkçı De Klerk açtı.
Peki, De Klerk çok mu özgürlükçüydü?
İşin özü, etnik, dini ve cinsiyetle ilgili sorunlar kolay sorunlar değil ve tek bir reçetesi de yok.
Zana, Kürt meselesi gibi derin bir sorunun demokrasi içinde çözülmesini, toplumun yüzde 50 desteğini alan, darbe girişimlerinin önünü kesen, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın yargılanmasının önünü açan Başbakan Erdoğan'dan istiyor.
Doğru olan da bu...