Türkiye 2007 öncesi gibi derin bir sıkışma yaşıyor. Bu koşullarda klasikleşen Abant Platformu, 2 gün sürecek önemli bir tartışmaya, "Vesayet ve Demokrasi" tartışmasına ev sahipliği yapıyor.
Yapıyor çünkü Türkiye, neredeyse 60 yıldır bir türlü çağdaş bir demokrasiyle buluşamıyor.
İçinden geçtiğimiz 2010 yılında bile hâlâ sivil bir anayasaya sahip değiliz. Hâlâ çağdaş bir siyasi partiler ve seçim yasası yok. Hâlâ askeri darbe tehlikesi söz konusu... Hâlâ etnik, dini ve sosyal sorunları çözemiyoruz.
İşte Abant'ta bu soruların cevabı aranıyor.
70'lerde solun gündeminde olan "bağımlı veya yarım demokrasi" ya da "Filipin tipi demokrasi" meselesi, bugün artık toplumun muhafazakârları, dindarları, Kürtleri, Alevileri, liberalleri ve demokratlarının da gündeminde.
Abant Platformu bu gündemi tartışma masasına taşıyarak önemli bir görevi yerine getiriyor. Daha ilk oturumda ortaya çıkan gerçek şu: 60 darbesinin üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen, AB yolunda önemli adımlar atılmasına rağmen Türkiye'de hâlâ güçlü bir "vesayet" rejimi var.
Peki neden?
Bu konu iki gün boyunca çok sayıda siyasetçi, bilim adamı, sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla ele alınıp tartışılacak. Katılımcılar arasında Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Saadet Partisi Başkanı Numan Kurtulmuş, HAKPAR Başkanı Bayram Bozyel ve eski DP Başkanı Süleyman Soylu, Prof. Dr.
Ergun Özbudun, Prof.
Dr. Levent Köker, Prof.
Dr. Cemil Koçak, eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin gibi farklı isimler bulunuyor.
Burada ayrıntılarına girmeden konuşmacılardan birkaç çarpıcı tespiti aktarmak istiyorum.
Son yıllarda çok tartışılan vesayet kavramını en çarpıcı biçimde Adalet Bakanı Sadullah Ergin dile getirdi: "Siyasi olarak baktığımızda vesayet, demokrasimizin zafiyetidir.
Bu hastalıklı zihniyete göre halk cahildir. Bu nedenle ülkenin yönetimi Haso'lara Memo'lara bırakılamaz. Siyasi partilere güvenilmez. Parlamento başıboş bırakılamaz. Bugün mücadele tam demokrasi isteyenlerle bu zihniyete sahip vesayetçi demokrasi isteyenler arasında sürüyor."
Saadet Partisi Başkanı Numan Kurtulmuş yakın tarihimizin geniş ve çarpıcı bir özetini yaptığı konuşmasını, CHP'ye bir çağrıyla bitirdi:
"Bugün yargı bürokratik oligarşinin de üzerinde olduğunu ilan etmiş ama bunun önüne geçilememiştir. Bugün önerilen bir anayasa değişikliği ortaya konulmuş fakat Anayasa Mahkemesi yine milletin bu iradesine engel olmuştur. CHP yönetimi Ergenekon'un avukatlığından milletin avukatlığına soyunduğunu söylüyorlar. O halde bıraksınlar demokratikleşme süreci yürüsün. CHP'ye öneriyorum, paketi geri çekin ve halka gidin..."
Abant Toplantısı'nın açılış konuşmasını ise Prof. Dr. Ergun Özbudun yaptı. Özbudun, "Vesayetçi Anayasa Mühendisliği" başlıklı konuşmasında Türkiye'deki anayasal süreçlerin nasıl oluştuğunu anlatıp, sözü yeni bir anayasa yapmanın zorunlu olduğuna getirdi:
"Bugün ciddi bir kilitlenme yaşanıyor. Tek çare önümüzdeki seçimlere yeni bir anayasa yapma önerisiyle gitmek. Seçimler anayasa referandumu şeklinde cereyan etmelidir. Halk, eğer bu vesayetçi rejimin tavsiyesini ve batılı bir demokrasi istiyorsa o zaman oylarını buna göre vermelidir.
Her parti de kendi anayasa teklifiyle halka gitmeli ve bunun arkasında durmalı..."