Günlerdir medyada Ertuğrul Özkök'ün kampanyaya dönüştürdüğü "sivil faşizm" kavramı tartışılıyor.
Başından beri bu uydurma siyasi tahlilin bu kadar büyütülmemesi hatta hiç üzerinde durulmaması gerektiğini düşündüm. Tabii bu yaklaşımla, AK Parti gibi tek parti iktidarına yönelik bazı kalemlerin yönelttiği eleştirileri birbirine karıştırmamak gerekiyor. Son dönemde artan o tür eleştirilerde de abartı payı var ama yine de gerekli ve uyarı özelliği taşımaları açısından önemli.
Özkök ise başka bir şey yapıyor. Bu eleştirileri bir kampanyaya dönüştürmek istiyor.
Sanıyorum önümüzdeki süreçte sadece köşe yazarı olarak devam edeceği için daha fazla bu tür yapay gündem yaratacak iddialar ortaya atacak.
Bu kadar kesin konuşmamın nedenini merak ediyor olabilirsiniz, hemen söyleyeyim:
Elimde Halit Esendir'in hazırladığı Babıali'nin Meşhurları isimli kitap var.
Kitapta Çetin Altan'dan Oktay Ekşi'ye, Hüseyin Gülerce'den Mehmet Şevket Eygi'ye, onlarca Babıali mensubunun hayatları anlatılıyor.
Bunlardan biri de Ertuğrul Özkök... Kendi anlatımıyla solda yer almasına rağmen ne kadar milliyetçi olduğundan, 12 Eylül askeri darbesini neden desteklediğine kadar bir dizi ilginç tespit yer alıyor.
Ama şu tespiti, kendisini tanıma ve yukarıda söylediklerimizi doğrulama açısından çok önemli:
"Bir şeyi itiraf etmeliyim; o dönemlerde kendi kendimize birtakım hayali faşizmler yaratıp onların üzerine gidiyorduk. Donkişotlar gibi..."
Beni, Özkök'ün kendi yarattığı "hayali faşizm" in üzerine gitmesi şaşırtmıyor, daha çok geniş bir çevrenin konuyu uzun süre tartışması şaşırtıyor.