Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

İstanbul AB Kültür Başkenti oldu da ne oldu?

Son 4 yıldır İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanıyor. Bunun için bir Ajans kuruldu ve harcaması için de ciddi bir bütçe verildi. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu konuda yoğun bir çalışma yürüttü. İstanbul'un dört bir yanı, billbordları "Avrupa Kültür Başkenti" afişleriyle donatıldı.
Ve geldik 2010'a... Artık İstanbul Avrupa Kültür Başkenti...
Peki, başkent olunca ne oluyor?
Avrupa'da çok sayıda kültür başkenti olan şehir var. 1985'te başlayan bu süreç aslında "Ortak Avrupa" fikrinin yaşayacağı şehirler yaratmayı amaçlıyor. Tarihsel ve kültürel kimliğini koruyan, birbiriyle ilişki kuran, yaşanabilir modern şehirler...
İstanbul'un yapılaşmasını, trafiğini, altyapısını ve kente sahip çıkma yaklaşımını düşününce İstanbul'un, Avrupa'nın kültür başkenti olan birçok şehirden daha çok buna ihtiyacı olduğu görülür.
Ayrıca Bizans'a, Roma'ya, Osmanlı'ya başkentlik yapan bir geçmişe, kültürel çeşitliliğe ve doğal zenginliğe sahip...
Dahası Türkiye'nin bölgesel etkinliğinin artmasıyla bir dünya şehri olmaya aday...
Bu nedenlerle İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olması gerekiyordu, oldu da.
Dün İstanbul'un birkaç merkezinde yapılan açılışlar, etkinlikler işin sadece motivasyon ve gösteri kısmı...
Asıl yapılanlar ve iz bırakanlar ise daha derinlerde... Bu süreç bir zihniyet devrimi yaratıyor ve kentte yaşayan herkesi değiştiriyor. İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olduğunun açıklanmasından bu yana geçen 4 yıllık süreye bakın. Bu süre içinde Avrupa kentleriyle çok yönlü ilişkiler kuruldu, önemli adımlar atıldı. İstanbul'un tarihsel ve kültürel zenginliğiyle de ilgili çok şey yapıldı. Bazıları görünmüyor, bazılarını da duyuramadılar.
Bu konuda çok şey söylenebilir. Ama ben sürecin yarattığı olumlu bir örneğe değinmek istiyorum. Daha önce yazdığım bir yazıda yer alan örneği bir süre önce görüştüğüm İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç anlattı. 28 Mart 2008'de Ayasofya'yı gezerken büyük kubbenin tam ortasında devasa bir demir iskele görmüş ve onun 15 yıldır orada durduğunu öğrenince şoke olduğumu bu köşede yazmıştım. Sonra da sormuştum:
"Peki neden? Para yokluğu... İnanılır gibi değil. Her gün yüzlerce turistin gezdiği bu tarihi mekânda o demir yığınını yıllarca orada tutan akla ne denir?"
Yazıdan sonra olaya el konulmuş ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından Ayasofya'nın yarım kalan restorasyonu tamamlanmıştı. Bu restorasyonla sadece o demir iskele ortadan kalkmadı, aynı zamanda 1800'lü yıllarda üzeri kapatılan müthiş bir "Serafim" figürü de ortaya çıktı.
Kısaca İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olması buna benzer onlarca zenginliği bize kazandıracak ve Türkiye'nin çevresini değiştirdiği gibi Avrupa'ya da ilham kaynağı olacak. Böylece küresel dünya insanının sanat, kültür, finans, ticaret, gezi, eğlence ve moda portföyüne New York'un Londra'nın Roma, Paris ve Tokyo'nun yanına İstanbul da eklenecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA