Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Türkiye'nin seçimi

2010 yılı temel sorunlara çözüm adımının atıldığı ve "Türkiye'nin seçimi"ni yaptığı bir yıl olacak… Seçimden kastettiğimiz sandıksal seçim değil, toplumun tercihlerinden söz ediyoruz.
Aslında Türkiye toplumu neyi tercih ettiğini sayısız kez gösterdi ama bir kez daha yapması gerekiyor.
Çünkü çok şey birbirine karıştırıldı ve halkın iradesi görmezlikten gelindi.
Küresel bir dünyada hâlâ "darbe planları" yapanlar ve onları açık açık savunanlar var. Bu nedenle toplum yeniden bir karar vermek zorunda.
Ne istiyoruz ve neden yanayız?
Bu sorunun yanıtını vermek için Türkiye toplumu;
1- Meclis'le Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumlar arasında,
2- Siyasete müdahale eden orduyla işini iyi yapan ordu arasında,
3- 12 Eylül Anayasası ile daha özgürlükçü yeni bir anayasa arasında,
4- Kürtlere Anayasal eşitlik hakkı vermekle vermemek arasında,
5- Parti içi demokrasiye izin vermeyen Siyasi Partiler Yasası ve temsil hakkında eşitsizlik yaratan Seçim Yasasıyla daha özgürlükçü ve katılımcı siyasi partiler yasası arasında bir tercih yapmak zorunda.
Kısaca özgürlük ve farklılıkların zenginlik yaratacağını savunanlarla, bu farklılıkların altının çizilmesinin ülkeyi böleceğini söyleyenler arasında bir tercih yapacak.
Bu açıdan baktığımızda 2010 yılı daha umutlu görünüyor ama yine de kolay geçmeyecek. Çünkü Türkiye'de normal bir siyasal kutuplaşma değil siyasal bloklaşma yaşanıyor. Değişimci-statükocu, darbeci ve darbe karşıtı gibi…
Bu bloklaşma her partiyi ayrıştırıyor ve her partinin içinde aynı yapıları yaratıyor.
Bu yüzden siyasi mücadele sert geçiyor.
Bu sert mücadele siyaseti de, siyasi partileri de yeniden şekillendirecek.
Mücadelenin sona ermesini ise, toplumun tercihleri belirleyecek.
Peki, toplum bu tercihini 2010 yılı içinde bir erken seçimle ortaya koyabilir mi?
Önce şu tespiti yapmakta yarar var. Ekonomistlere göre 2010 yılı 2009'dan daha kötü olmayacak. Daha önemlisi yılın ikinci yarısından sonra düzelme ve yükselme yaşanacağından 2010'da değil, düzelmenin daha net ortaya çıktığı 2011'de yani zamanında seçim yapılacak.
Elbette ne siyasi hayat, ne de ekonomi evdeki hesaba uymayabilir.
Bu durumda şu sorunun cevabı önemli: Peki, 2010'da hesapta olmayan gelişmeler bir erken seçimi zorlayabilir mi?
Bir tek ihtimal görünüyor, o da şu; Eğer 2010 içinde 2009 yılında ortaya çıkartılan "darbe planları"ndan biri hayata geçirilmeye kalkar ve başarısız olursa o zaman bir erken seçim olur. Tabii bu durumun tersini düşünmek bile istemiyorum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA