Türkiye Ekonomisi için mikroReformlar ve Rekabet Politikası Sempozyumu'ndayız. Rekabet Kurumu'nun 14'üncü kuruluş yıldönümünde başkan Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı; "modern dünyanın ortak dili: rekabetten" yoksun, kapalı kapılar ardında korunan, millete hesap vermekten uzak yönetim sistemlerinin düştüğü rehavet tuzağını anlatıyor.
Başkan Kaldırımcı'ya göre güçlü rekabet koşullarını benimseyen sistemler; verimlilik, yenilik teknoloji, refah, özgürlük, tüketici memnuniyeti üretiyor.
Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün üzerinde durduğu konu, rekabetçi ortamın oluşması ve işlemesinin, kamu ve özel sektörün aynı esaslara tabi olması şartına bağlanması... Rekabet koşullarını daha iyi kılmak için Türk Ticaret Kanunu'na ilave olarak AVM'lerde yeni düzenlemelerin önemine işaret eden Bakan Ergün; "bankalara verilen cezaların, rekabet ortamının daha sağlıklı işlemesinin gereği" olduğunu söylüyor.
Rekabetin sağladığı faydaya yönelik bir başka örneği EPDK Başkanı Hasan Köktaş, enerji üzerinden veriyor; "Tüketiciler, tedarikçilerini rekabet ortamında serbestçe seçtikçe, %10 ile %30 arasında ucuz enerji sağlayabildiler."
Sempozyumun gündeme taşıdığı konulara bakıyoruz; sanayi stratejisi, inovasyon politikası, teşvikler, devlet yatırımları ve bütün bunları çerçeveleyen rekabet politikası...
14 yıl önce tesis ettiğimiz Rekabet Kurumu, geride bıraktığı çocukluk dönemi ardından, tırmanan ve büyüyen rekabeti "daha iyi yönetebilecek" ergenliğe doğru yol almaya başladığını görüyoruz.
Rekabetten yoksun yapıların ülkeye verdiği kayıplar bir yana, yıkıcı rekabet kültürü yüzünden harcadığımız fırsatları düşündükçe, daha güçlü bir Rekabet Kurumu'na duyulan ihtiyacın giderek artacağını söylemek mümkün.